2017 yılında ekonomimiz % 7.4 büyüyerek, son 4 yılın en yüksek büyüme oranına ulaştı. Ancak, geçen hafta biraz yükselmesine rağmen, Türk Lirası son 3 ayda % 5 civarında değer yitirmiş bulunuyor. Bu sürede petrol fiyatları da % 3.7 oranında yükseldi. 2017 yılı boyunca artış eğilimini koruyan ülkemizin brüt dış borç stoku 453 milyar dolara ulaştı. Bu stokun GSMH’mize oranı da % 53.3’ü buldu. Bu tutar içinde yer alan “kamu dış borç stoku” 136.2 milyar dolar.
Cari açık sinyal veriyor
Yüksek büyüme, yüksek cari açık ve enflasyon baskısına neden oluyor. Bu durum da Türk Lirası’na değer kaybı yönünde baskı getiriyor. Altın ve enerji ithalatındaki artış nedeniyle, “cari açık”ımız Ocak 2018 ayında 12 aylık kümülatif hesapla 52 milyar doları buldu.
Akbank, TÜİK, Bloomberg ve Merkez Bankası kaynaklarından derlenen aşağıdaki tablo, ekonomimize benzer ülkelerdeki verileri gösteriyor. Görüldüğü gibi, diğer ülkeler alt bantları zorlarken, ülkemiz en negatif etkilenen ülke durumunda. (*Türkiye için 2017 tahmini; ** Politika faizleri ve enflasyon gerçekleşmesi farkı)
Kredi büyümesi yavaşlıyor
Kredi Garanti Fonu benzeri yeni tedbir alınmaz ise, aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere, kredi büyümesinin yavaşlayacağı anlaşılıyor.
Merkez Bankamızın yeterince sıkı para politikası uygulamadığı ve faiz artışlarına gitmediği dile getirilse de bu aşamada Merkez Bankası tedbirleriyle sorunun çözülemeyeceği görüşündeyim.
İstikrar içinde istikrarsız
Ülkemizde politik istikrar bulunmasına rağmen, başta sıkıyönetim ve yargı sorunu olmak üzere uluslararası serbest ticaret pratiğinden gittikçe uzaklaşılması, yabancı doğrudan yatırımların ülkemize gelmesini sınırlandırıyor. Ülkemize doğrudan yatırım ve uzun vadeli dış kredi girişi % 47 oranında azaldı. Oysa uluslararası sermaye, artık gelişmekte olan ülkelere yöneliyor. Aşağıdaki tablo, fonlama maliyetlerindeki yükselişi gösteriyor.