Dünkü yazımda, dünya piyasalarındaki düzelme eğilimini incelemiş, gelişmekte olan ülkelere fon akımlarının artmaya başladığını vurgulamış ve dalgalanmaların küresel ölçüde azaldığından bahsetmiştim.
Küresel piyasalardaki düzelme eğilimi, ülkemize olan fon akımlarındaki artışı da tetikliyor. Akbank, TCMB ve IIF kaynaklı aşağıdaki grafik, hisse senedi ve devlet tahvili (DIBS) cinsinden ülkemize olan, fon akımını milyar dolar bazında gösteriyor.
2015 yılında 10.1 milyar dolar çıkış gösteren ülkemize fon akımı, 2016’da 1.6 milyar dolar pozitif bir artışa yerini bıraktı. Ülkemize fon akımları Mayıs 2013’ten beri zayıflamış bulunuyordu. Yılbaşından bugüne kadar ise 8.4 milyar dolar seviyesinde bir yabancı fon girişiyle karşılaştık. Bu giriş, İstanbul Borsası endeksini de yükseltti.
ABD’deki Trump politikalarının belirsizliği, Kuzey Kore’nin nükleer silah denemeleri, Katalonya’nın bağımsızlık planı ve Ortadoğu’daki savaş durumu gibi politik belirsizliklere rağmen, ülkemize ve gelişmekte olan ülkelere fon akımlarının güçlü olacağı anlaşılıyor.
Faiz farkı
Gelişmekte olan ülkelerin faiz oranları ile gelişmiş ülkelerdeki faiz oranları farkı, gelişmekte olan ülkeler fon akımının miktarını belirliyor.
Akbank ve Bloomberg kaynaklı yukarıdaki grafik, 2013 yılından itibaren Türkiye ve ABD devlet tahvilleri arasındaki faiz farkını gösteriyor. 2013 yılından bugüne kadar olan faiz farkı ortalaması % 7.3 oldu.
Enflasyon oranımızda sürdürülebilir bir düşük seviye gerçekleşmeden ve bölgemizdeki jeopolitik belirsizlikler ortadan kalkmadan, halen % 8.8 olan faiz farkının daha düşük seviyelerde gerçekleşmesi beklenmiyor. Üstelik uluslararası bankalar, borç alma faizimizin daha da yükseleceğini ve 2018 yılında % 11 civarlarına kadar tırmanacağını öngörüyorlar.
Büyüme inşaat sayesinde
Öncü göstergeler, ülkemizdeki büyümenin süreceğini fakat büyümenin sadece inşaat sektörüne bağlı olarak gerçekleşeceğini gösteriyor. İnşaat sektöründe büyüme gerçekleşirken, araştırma ve geliştirme ile ileri teknoloji konularında gerileme sürüyor.
Akbank ve TÜİK kaynaklı yukarıdaki tablo, büyümenin sürdüğünü fakat makine ve teçhizat büyümesinin giderek düştüğünü gösteriyor. Zaten, hükümet de bu konularda başarılı olamadığını kabul ediyor.