Ülkemiz, yıllık 320 milyar doları aşan narkotik yollarından biri üzerinde. Biz dahil, bir çok gelişmiş ülke afyon ticaretini engellemeye çalışırken, Güney ve Orta Amerika ülkelerinde afyon ticareti serbestçe yapılabiliyor.
Örneğin Bolivya’nın başkenti La Paz’da, Villa Fatima Pazarı’nda her türlü afyon ticareti legal olarak yürütülüyor. Bu ülkelerde afyonlu diş macunu, afyonlu çay bile satılıyor. Bolivya’da, 2014 yılında, 33 bin ton kuru afyon yaprağı üretilmiş, 19.798 ton afyon yaprağının ise yasal yollarla ticareti yapılmıştı.
Bugün ABD’de, 1 gram saf kokain 200 dolara satılıyor. Satılan kokainin yüzde 70’i Meksika’dan geliyor. İşte bu nedenle, Amerikan başkanları Meksika ile ilişkileri kontrol etmek ve gerekirse sınıra duvar örmek durumunda kalıyorlar. Meksika sınırına yakın yaşayan Amerikalılar, günü birliğine Meksika tarafına geçip arabalarını ucuza tamir ettirebiliyor, reçetesiz ilaç alabiliyorlar.
Rekabetten ortaklığa
2012 yılında, El Salvador ile Meksika narkotik kartellerinin rekabet savaşı sırasında, 4 bin Salvadorlu ve 60 bin Meksikalı öldürülmüştü. Afyon ticareti Orta Amerika ülkelerinin büyük geliri durumunda olduğu için, hükümetler karşı gibi gözükse de, afyon kartellerini destekliyorlar.
2012 yılındaki rekabet savaşı sonrasında, karteller birlikte çalışmayı daha kârlı buldular ve hükümetlerle işbirliğini genişlettiler.
Dominik Cumhuriyeti’nin geçmiş diktatörlerinden Rafael Trujillo bir taraftan ülkeyi yönetirken, bir taraftan da afyon ticareti ile uğraşıyordu. Trujillo, yaşadığı sarayın her odasındaki yer döşemelerine afyon yaprağı ve ad-soyadının baş harflerini kazıtmıştı.
Orta ve Güney Amerika’dan Avrupa’ya gelen kokain, İspanya’dan ülkelere dağılıyor. Kolombiya’dan İspanya’ya getirilen kokainin kilosu 20 bin sterlin’e mal oluyor ve İngiltere’de 24 bin sterlin’e müşteri buluyor. Üstelik, İngiliz polisinin bulduğu bilgilere göre, ticaret, sadece 2 kişi tarafından organize ediliyor ve bu kişiler yılda 50’şer milyon sterlin kâr ediyorlar.
Ceza yerine caydırma
İngiltere’de 500 pound’luk, Avrupa Birliği’nde 200 euro’luk büyük kupürlü banknotlar var. Büyük kupürlü banknotlar sayesinde, legal olmayan paralar kolaylıkla el değiştirebiliyor. Büyük küpürlü paralara, bu nedenle “Bin Laden Kupürleri” deniliyor.
Yapılan hesaplamalara göre, bir kişiyi hapiste tutmak, o kişiyi üniversitede okutma masrafından daha fazlaya mal oluyor. Bu nedenle ülkeler, “suçtan caydırma” politikasına önem vermeye başladılar ve narkotik ticaretini de en azından daha az zararlı “marihuana” gibi ürünler için serbest hale getirmeye çalıştılar. Üstelik, hapse düşüp de patronlarını ele vermemiş olan suçlular, cezalarını bitirdiklerinde patronları tarafından çok güvenilir kişiler arasına alınıyorlardı.
Kirli işlerle uğraşanlar, basını ve medyayı her zaman kontrol etmek istemişlerdir. Narkotik kartelleri de aynı şeyi yaptılar. Bulundukları ülkelerdeki gazeteci ve köşe yazarlarının birçoğunu satın aldılar, televizyon kanalları kurdular.
Bunlar sayesinde halkı kendi taraflarında tutmayı başardılar. Meksikalı narkotik kartelinin şefi El Chapo tutukladığında, Şubat 2004 yılında on binlerce kişi onun bırakılması için gösteri yaptı. Göstericiler onun takma adı olan “Shorty” tişörtü giymişlerdi ve “senin için ölmeye hazırız” diye bağırıyorlardı.
Öte yandan, 2004 yılında, sadece Meksika’da, narkotik kartellerinin aleyhine yazı yazdığı için 13 gazeteci öldürüldü. Yarın devam edeceğim.