Geçen haftaki Kredi Garanti Fonu Anonim Şirketi (KGF) konulu yazıma, KGF yönetiminden yanıt geldi. “Verdiğiniz bilgiler yaklaşık 1 yıl öncesine ait. Bu süreçte KGF’nin yapısında çok önemli değişikliklere imza attık” diyorlar. Ben verdiğim bilgileri KGF’nin internet sayfasından aldım. İnternet sayfalarında hala benim verdiğim bilgiler duruyor. Bu denli önemli bir kurumun ‘şeffaflık’ adına mutlaka internet sayfasını güncel tutması lazım. Özellikle ‘geri ödenemeyen ve garanti kapsamına giren kredilerin büyüklüğü ve oranı’ sürekli güncellenmeli.
En son sermaye yapısı
KGF’nin mevcut sermayesi 318.2 milyon TL olup, 4 Mayıs 2017’de yapılan Genel Kurul ile kayıtlı sermaye tavanı 500 milyon TL’ye çıkarılmıştır. Mevcut ortaklık yapısı ise;
- TOBB % 29.1
- KOSGEB % 29.1
- 27 Banka % 41.7’dir.
Ortaklık yapısında bulunan 27 Banka/Katılım Bankası özel sektör ve kamu bankaları olup, bankacılık sektörünün piyasa büyüklüğünün % 98’ini oluşturmaktadırlar.
Anonim şirketler borçlarından sermayeleri kadar sorumludurlar. Yani kredilerin geri ödenmemesi halinde, KGF en fazla 500 milyon TL’ye kadar ödeme yapabiliyor. Kurulan sistem çok başarılı ama bankaların bu riski iyi hesaplamaları ve kredilerin geri ödenebilmesi konusunda daha titiz davranmaları lazım.
Yenilenme
KGF’nin açıklamalarına göre, 2016 yılının başından itibaren KGF’nin yeniden yapılandırılması süreci başlatılarak, işleyişi ve altyapısı yeni baştan şekillendirilmiştir. Kadrolar profesyonelleştirilmiş ve teknolojik altyapısı son teknolojiye sahip sistemlerle yenilenmiştir. Kefalet tahsis sistemi, diğer dünya örneklerinde olduğu gibi bankalar ile entegre şekilde çalışan bir yapıya kavuşturulmuştur.
Ayrıca eşzamanlı olarak tüm iş süreçleri yeniden gözden geçirilerek tanımlanmış, yönetmelik ve uygulama talimatları ile kurallara bağlanmış, şeffaf, hesap verilebilir, denetlenebilir bir yapı oluşturulmuştur. Böylece, KGF 2016 yılı içerisinde uluslararası standartlara uygun kurumsal bir kurum haline getirilmiştir.
Ancak sistem içinde hala ciddi riskler vardır. Bu risklerin gündeme gelmesi halinde ülke hükümet ve bankacılık sistemi için, büyük bir kriz yaratılabilir. Sistemin risk durumu günlük olarak takip edilmeli ve sistemi koruyan ek tedbirler alınmalıdır. En büyük risk, kredilerin geri ödenmesindeki gecikme ve aksamalardır.
Üst limit ve risk artıyor
KGF’nin verdiği genel kefalet tutarı azami 3 milyon TL olup, kefalet oranı %80’dir. Hazine destekli kefaletlerde ise üst sınır KOBİ’ler için azami 12 milyon TL iken kefalet oranı da %90, KOBİ dışı firmalar için ise azami kefalet tutarı 200 milyon TL iken kefalet oranı %85’dir. Ancak ihracatçı veya döviz kazandırıcı faaliyeti olan işletmeler için Hazine destekli kefalet oranı %100’e kadar çıkabilmektedir.
Ekonominin büyümesi
2009 yılından itibaren başlayan Hazine destekli kefalet sistemi kapsamında 2015 yılsonu itibariyle 5.652 işletmeye 1.8 milyar TL kefalet verilmiş iken, sistemin 31.10.2016 tarihinde yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile değiştirilmesi KGF’nin kurumsallaştırılması ve yeni sisteminin getirdiği güç ile birlikte ilk etapta 2016 yılsonu itibariyle 19.483 işletmeye 5 milyar TL kefalet verilmiş, Şubat 2017 sonunda ise 20 milyar TL büyüklüğe ulaşılmış ve Hazine Müsteşarlığı’nın KGF’ye sağladığı toplam kefalet tamamen kullanılmıştır.
KGF’nin kefalet hacminin 20 milyar TL’den 250 milyar TL’ye yükseltilmesi ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararı da 10.03.2017 tarihinde yayımlanmış ve 15.03.2017 tarihinde Hazine Müsteşarlığı ile imzalanan protokolle birlikte 28.05.2017 tarihi itibariyle toplamda 274.060 işletmede yaklaşık 180.4 milyar TL kredi hacmine ulaşılmıştır. KGF, 5 ayda dünyanın en büyük Kredi Garanti Kurumu haline gelmiştir. Risk de buradadır.