Piyasa, alıcı ve satıcının karşı karşıya gelmesi ve fiyatta anlaşmasıyla oluşur. Öte yandan, fiyat oluşması için, alınan ve satılan mal konusunda hem alanın hem de satanın yeterli bilgiye sahip olması şarttır. Bol alan ve bol satanın bulunduğu piyasalara, “derinleşmiş piyasalar” deriz. Derinleşmiş piyasalarda, hem spekülasyon hem de manipülasyon çok daha az yapılabilir. Günümüzde hisse senedi ve tahvil piyasaları ve değeri bir kâğıda bağlanmış olan mal ve hizmet piyasaları, derinleşmiş piyasalara örnektir. Mal ve hizmetlerin alım satımını kolaylaştıracak şekilde bir dokümana (kâğıda) bağlanmasına “seküritizasyon” denilir.
Kazananın laneti
Birçok mal ve hizmetin satışı “açık artırma” veya “açık eksiltme” yoluyla olur. Bu cins satışlar, genellikle devlet ile yapılan işlemlerde yapılır. Ayrıca, sanat eserleri müzayedelerinde de benzer sistemler uygulanır.
Açık artırmalarda kazanan teklifin gereğinden ve malın gerçek değerinden fazla yüksek olması, olasılığı vardır. Bu talihsizlik, “kazananın laneti” olarak bilinir. Açık artırma veya eksiltmelerde, teklif veren herkes satılan mala kendince bir değer biçtiği için, farklı değerlerden oluşan geniş bir fiyat aralığı söz konusu olabilir. Sisteme göre, en yüksek veya en düşük değeri veren teklif sahibi, malı, ihaleyi veya hizmeti alır.
Ancak, malı alan rakiplerinden daha yüksek fiyat vermiş olacağı için, genellikle kazıklanmış sayılabilir. Ayrıca çeşitli vergi ve komisyonlar da fiyatın üstüne biner. Sanat müzayedelerinde, mallar genellikle değerinin en çok %20’si kadar düşük bir değerle müzayedeye sunulur.
Müzayede türleri
1951 yılında ABD’li matematikçi John Nash “oyunlarda denge noktası” kavramını geliştirdi. Buna daha sonra “oyun teorisi” adı verildi. Bu kavram, açık artırma teorisinin bir öğretisi haline geldi. 1961 yılında Kanadalı ekonomist William Vickrey, açık artırmaları tahlil ederken, oyun teorisini kullandı.
İngiliz usulü açık eksiltmelerde, mal fiyatı yüksekten açılır ve fiyatlandırma, tek bir kişi kalana kadar sürer. Aynı usul, Hollanda’da da geçerlidir.
İlk fiyat açık artırmalarında ise, gizli teklifler alınır ve en yüksek teklif veren kazanır. Bizdeki devlet ihalelerinde, gizli tekliflerden sonra ihale devam ettirilmekte ve en düşük teklif veren kişi veya firmaya ihale verilmektedir. Bazı açık artırma veya eksiltme türlerinde, kazanan için bir indirim yapılarak, kazanana ihale, “ikinci verilen en iyi teklif” üzerinden nakledilir. Bu son usul, ülkemizde uygulanmıyor; ancak, birçok durumda bu usulle, ihale yapanlar için (örneğin, devletler) daha elverişli bir fiyat ortaya çıkabileceği kanıtlanmıştır. Bizde de devlet ihalelerinde veya özelleştirme satışlarında böyle bir sistem uygulanabilir.
Gölgelenmiş...
İhale ve açık artırmalarda, teklif sahiplerinin biçtikleri değerin altında fiyat sunmalarının, bir açık artırma veya eksiltme stratejisi olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle, petrol sahalarının satın alınması sırasında, petrol şirketleri böyle bir strateji kullanırlar. Böylece, satıcının değil, alıcının en iyi fiyatı bulmasına olanak sağlanmaya çalışılır.
Bazı ihale ve açık artırmalarda, fiyatların düşük tutulmasını veya misilleme yapılarak teklifler sunulmasını engellemek; ya da gizli anlaşmalar yapılmasının önüne geçmek amacıyla, teklif sahiplerinin kimliği gizlenir. Bu yaklaşım satılan malın en yüksek fiyat ile satılması ve dikkatsiz alıcıların büyük zarar etmesi ile sonuçlanır.