Global kriz sonrasında karşılaşılan “Avrupa Birliği ekonomik krizi” hâlâ sürüyor. Kriz, Avrupalılara sağduyularını kaybettirdi. Bize karşı son yıllarda gösterdikleri hoşgörüsüz ve taraflı tutumlar bunun en güzel örneği. Öte yandan, global ölçüde bir çürümeyle de karşı karşıyayız.
Finans piyasalarının davranışı, Amerikalı ekonomist Hyman Minsky’nin önemli görüşlerine pek kulak verilmediğini gösteriyordu. “Finansal İstikrarsızlık” hipoteziyle tanınan Minsky, kapitalist ekonomilerde finansal istikrar dönemlerinin, büyük ekonomik istikrarsızlık dönemlerini getirdiğini savunuyordu.
Yunanistan, hâlâ global krizin muazzam yükleriyle başa çıkmaya çalışıyor. Aşağıdaki grafikte görülen GSYİH’sindeki dramatik çöküş karşısında Yunanistan’ın, büyüme modellerini tamamen yenilenmesi gerekiyor.
Krizin, önceki 28 yıl boyunca sağlanan ilerlemeyi silip süpürdüğü bir ülke Yunanistan. Yunan hükümetinin bütçe açığını daraltmak, vergi yönetimini iyileştirmek, harcamalardaki verimsizlikleri azaltmak, ticaret açığını küçültmek, bankacılık sistemini güçlendirmek ve operasyonlardaki şeffaflık ve hesap verilebilirliğini artırmak adına, hükümetin 2012-2017 arasında uyguladığı politikaların Yunan vatandaşlarının çoğunluğunu rahatlatmamış olması şaşırtıcı değil.
Sonsuza kadar sürmez
Bütün bunlar, Herbert Steins’ın sürdürülemez kavramı konusundaki basit ama muazzam formülasyonuna uyuyor: “Bir şey sonsuza dek devam etmeyecekse durur.” Üstelik duruşu, korkunç ve inanılmaz derecede zarar verici oldu.
2008 krizi sonrasında, ABD dünyanın büyük bölümüne öncülük etmeyi başardıysa da toparlama gücü küresel ekonominin tamamına lokomotif olacak düzeyde değildi. Sonrasında, ABD’nin döviz kurunu politika aracı olarak fiilen kullanımı politikasını bu kez diğer ülkeler ABD’ye yapmaya çalışınca büyüme farkı daraldı. Fakat bütün bunlar, dünyanın ekonomik sistemini, küresel refahı ve finansal istikrarı onarabilecek bir durumda olamadı.
Mohamed A. El-Erian’ın “Şehirdeki Tek Oyun” kitabında anlatıldığı gibi, ABD Merkez Bankası Başkanı Yellen, 2014 başında göreve geldiği zaman, çok sayıda zorlu meseleyle karşılaştı. Kendisinden önceki üç kişi de göreve gelir gelmez farklı şekillerde sınanmış olsalar da (Paul Volker yüksek enflasyonla, Alan Greenspan borsadaki 19 Ekim 1987 “Kara Pazartesi” çöküşüyle ve Ben Bernanke küresel finans kriziyle) bunların hiçbiri Başkan Yellen’ın karşısında duran ve hâlâ da durmakta olan sorunlar kadar geniş kapsamlı değildi.