Türkiye’nin ilk spor kulübü olan İstanbul Golf Kulübü’nün (İGK) bir asra yakın kullandığı İstanbul Maslak’taki Harp Akademileri Komutanlığı’na ait 350 dönümlük araziden İGK, 2012 yılında hastane yapılacağı gerekçesiyle tahliye edildi. Şimdi ise, golf sahasının yerinde lojman olarak kullanılacağı anlaşılan binalar yükseliyor. Bu araziye Ali Ağaoğlu talip olmuş, demokrasi şehitleri için konut yapmayı önermiş; ancak, kamuoyu baskısı nedeniyle, bu istek gerçekleşememişti.
1895 yılında ‘Costantinople Golf Club’ adıyla kurulan İGK, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentinde yaşayan İngiliz ve Amerika vatandaşları tarafından kuruldu. 1869’da İngiltere’den askeri görevle İstanbul’a gelen ve Osmanlı Donanması’nda koramiral rütbesiyle görev alan Sir Henry Felix Wood Paşa ve İstanbul’a golfü getiren kişi olarak tanınan İskoç Ernest Thompson kulübün ilk kurucularıydı. Sadece yabancıların üye olabildiği kulüp Cumhuriyet’le birlikte tüzüğünü değiştirerek Türklere de üyelik hakkı verdi. 17 Aralık 1925’te yapılan toplantıda Nusret Bey kulübün ilk Türk üyesi oldu.
Habertürk gazetesinden Leyla Ünal’ın haberine göre İGK, son sahası olan Maslak’taki araziye ise 1922 yılında taşındı. Arazide İngiliz Sefareti’nin finansmanıyla 18 çukurlu saha ve bir kulüp binası inşa edildi. Gören tüm yabancıların hayran kaldığı İGK Maslak sahası, dünyada çok az bulunan konumuna rağmen 92 yıl sonra tekrar kaybedildi.
615 lojman, 20 komutan konutu inşa ediliyor
Yüz yıla yakın golf severlere ev sahipliği yapan arazide şimdi beton binalar yükseliyor. Boğaz’ı tam olarak gören yeşil alana, TOKİ tarafından üstlenilen ve ihalesi 28 Nisan 2017’de Ahes İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ’ye verilen 615 lojman, 2 misafirhane, 20 komutan konutu ile müştemilat yapılacağı anlaşılıyor. İnşaat 28 Haziran 2017’de başladı. 900 günde tamamlanması bekleniyor.
Atatürk de İGK’de golf oynamıştı
Atatürk’ün güncel konuları yabancı büyükelçilerle İGK ziyaretlerinde görüştüğü, yakın dostu İngiltere Büyükelçisi Sir Percy Loren ile İGK’da vuruş denemeleri yaptığı da anlatılanlar arasında yer alıyor. 1965’te yakın dostu Eli Acıman’ın önerisiyle İGK’ya üye olan Rahmi Koç, o günleri anılarında “İGK’ya 1965’te üye oldum. O zaman arazi büyüktü, gel git olmaksızın 18 delik oynanabiliyordu. Şartları daha mütevazı idi ve kulübün ekseri üyeleri gayrimüslim dostlarımızdı. Kulüp onların kontrolündeydi. Fransızca, Türkçeden sonra en çok kullanılan lisandı” diye anlatıyor. İGK, yerli ve yabancı birçok golf severe 92 yıl kapısını açtı.
İsmet İnönü arazinin kullanımına izin verdi
1922’de İGK’nın kullanmaya başladığı Maslak’taki arazi 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla devlet hazinesine geçti. Aynı yıl arazi için devletle ilk kira sözleşmesi imzalandı. Ancak, 1929’da arazinin askeriyeye tahsis edilmesi istendi. Dönemin başbakanı İsmet İnönü talebi reddetti ve “Sporun mühim bir şubesi olan golf sahası ittihaz edilmek üzere ciheti askeriyece işgalinden sarfı nazar buyurulması...” notuyla arazinin İGK tarafından kullanılmasına izin verdi.
Yıllar içinde araziye Süvari Okulu, İTÜ, Savunma Bakanlığı talip oldu. Arazi önce Savunma Bakanlığı’na, sonra Harp Akademileri Komutanlığı’na tahsis edildi. Golf sahası ise kiralık olarak kulüp tarafından kullanılmaya devam etti ama 18 çukurlu saha 9 çukura indirildi.
Kuruluşundan itibaren İngiltere ve Amerika büyükelçilerinin dönüşümlü olarak, 1941-1951 arasında The New York Times Türkiye muhabiri J. W. Kernick’in başkanlığı üstlendiği İGK’da zaman içinde Türk üyeler yönetimde yer aldı.
İGK, Türkiye’nin en eski spor kulübü olmasının yanı sıra, Türkiye’de golfün yayılmasına katkıda bulundu. İGK, Avrupa’nın da en eski 4. golf kulübü olma durumundaydı. Türkiye’de bir spor dalı olarak görülmeyen golf, yıllarca resmi olarak tanınmamıştı. 1969’da da Tenis Federasyonu’na bağlanarak önemsiz bir spor dalı niteliği anlayışıyla varlığını devam ettirdi. Yabancı golf severlerin ise, “Türkiye’de golf” denilince çaldıkları tek kapı İGK oldu. 1996’da İGK ve başkanı M. Vehbi Koç’un öncülüğünde, İGK üyelerinden Raif Bilir’in kurucu başkanlığında kurulan Türkiye Golf Federasyonu ile Türk golfü hak ettiği kimliğine kavuşturuldu.
İstanbul’da kalan son yeşil alan da böylelikle betonlaştırılıyor. Ne Boğaz ön görünümünde olması, ne tarihi, ne hükümeti, ne askeri ve ne de İstanbul Belediyesi’ni uyandırıyor.