Dünya peş peşe olaylarla sarsılıyor. Bir yandan, Rusya ve İngiltere arasında patlak veren casus krizi tüm Batı’ya yayılıyor. Diğer yandan, nükleer savaş çıkarmasından korkulan Kuzey Kore’nin çılgın lideri, ilk kez ülke dışına çıkıp gizli gizli Çin’le görüşüyor. Böylelikle Çin, yakında Kuzey Kore lideriyle görüşmeye hazırlanan Trump’ı ve tüm dünyayı gafil avlıyor.
Şimdi kimine göre soğuk savaş yeniden Rusya ile Batı arasında patlıyor. Kimine göre ise Çin ile ABD arasında. Oysaki ortada ne bir soğuk savaş var ne de bu iki gelişme birbiriyle bağlantısız.
Rusya’nın yükselişi
Malum, Rusya ile İngiltere arasında çıkan ajan kriziyle birlikte, önce Londra 23 Rus diplomatı sınır dışı etti. Hemen akabinde, bu krizle ilgileri olmamasına rağmen, önce ABD, sonra da 14 Avrupa Birliği (AB) ülkesi bu adıma katıldı. NATO da derhal bu diplomatik savaşta yerini aldı.
Oysa Batı uzun süredir bu kadar sıkı bir dayanışma göstermemişti. İngiltere daha yeni AB’den ayrılma kararı aldı. Trump’ın başkanlığıyla birlikte ABD ile arasına da kara kedi girdi. Avrupa ülkeleri arasında da Rusya ile iş birliğine sıcak bakanlar var. Peki, şimdi ne oldu da birdenbire tüm Batı Rusya’ya karşı birbirine kenetlendi?
Cevabı basit: Rusya’nın önlenemez yükselişi. AB’nin bu hafta “askeri Schengen bölgesi” oluşturma kararı da yine bundan. Rusya’nın gitgide daha büyük bir tehdit haline gelmesiyle, AB ülkeleri askeri ekipman ve birlikleri için bundan böyle “kontrolsüz serbest dolaşım” başlatıyorlar.
Çin’i çevrelemek
Rusya’nın diğer küresel devle, yani Çin’le sıkı münasebeti ise Batı’yı iyice tutuşturuyor. Çünkü Çin orta vadede ABD’nin yerini alacak gibi görünüyor. Dolayısıyla, Batı’nın en büyük derdi, Rusya’nın yükselişine ket vurmak ve Çin’le bir araya gelmesini engellemek. Ki bu stratejinin asıl mimarı, “ABD için en tehlikeli senaryo Rusya-Çin ortaklığıdır” diyen ABD dış politikasının en önemli stratejistlerinden Brzezinski.
İşte Kuzey Kore de burada denkleme giriyor. Çünkü bu izole ülkenin en büyük ticaret ortağı ve tek müttefiki Çin. Trump şimdi Kuzey Kore’yi yanına çekmeyi ve böylelikle Çin’e büyük ekonomik zarar vermeyi hedefliyor. ABD’nin müttefiki olan Güney Kore’yle onun ezeli rakibi Kuzey Kore arasında diyalog kurulmasını sağlaması da bu yüzden. Yine mayısta bizzat Trump’ın Kuzey Kore lideriyle görüşecek olması da aynı sebepten.
Bu olan biten karşısında Çin de Kuzey Kore lideriyle görüşerek dünyaya “Oyunda ben de varım” mesajı veriyor.
***
Ama yine de bu resme bakıp, “Batı Çin’e ya da Rusya’ya karşı” gibi bir soğuk savaş çıkarımı yapmak mümkün değil. Bugün uluslararası denklem soğuk savaş yıllarından çok farklı. Karşı karşıya olduğumuz uluslararası ve bölgesel krizleri büyük güçler el ele vermeden çözemezler. Başta enerji olmak üzere küresel ticaret de ekonomileri iç içe geçirmiş durumda. Artık başka bir ülkeye yaptırım uygulamak, kendi bindiğin dalı kesmek anlamına geliyor.
O yüzden “Soğuk savaş geldi” diyenler, dünün güneşiyle bugünün çamaşırını kurutmaya çalışıyorlar. Gelsinler artık bu sevdadan vazgeçsinler.