Verda Özer

Verda Özer

verdaozer@gmail.com

Tüm Yazıları

"Tarih tekerrür etmez ama bazen kafiye yapar.”

Bu cümleyi sarf eden kişi, Frederick Kempe. Yani ABD’nin en köklü düşünce kuruluşu olan Atlantik Konseyi’nin Başkanı. Kempe Soğuk Savaş yıllarında Wall Street Journal gazetesinin Almanya bürosunu yönetmiş. Aslen de Doğu Almanyalı.

İşte bu deneyimleri sonucunda da Soğuk Savaş’ın en hararetli yıllarını anlatan ve ABD’de “en çok satanlar” listesine giren “Berlin 1961” kitabını yazmış. Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık’ın katkılarıyla Türkçeye çevrilen kitap, her ne kadar Soğuk Savaş’ın simgesi Berlin Duvarı üzerine gibi görünse de... Aslında o dönem ile bugün arasındaki “kafiye”leri, yani tarihin neresinde olduğumuzu netlikle ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Soğuk Savaş’tan bugüne

İstanbul’da buluştuğumuz Fred Kempe, “Soğuk Savaş 3. Dünya Savaşı’ydı” dedikten sonra, bugün ile o dönem arasında paralellik kuruyor. Yani 2. Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliği’nin başını çektiği Doğu Bloku ile ABD liderliğindeki Batı arasında cereyan eden, 91’de Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle sona eren Soğuk Savaş yıllarını bugüne benzetiyor. Başkan Trump’ın “Rusya ile ilişkilerimiz Soğuk Savaş zamanından bile daha kötü” sözünü de buna örnek gösteriyor.

Ne var ki ben bugün ile o dönem arasında sadece “yarım kafiye” olduğunu düşünüyorum. Zira o yıllarda Sovyetler de ABD gibi küresel bir güçtü ve aralarındaki mücadele dünyanın dört bir yanında sürüyordu. Bugün ise her şeyden önce Rusya ekonomik olarak küresel bir güç değil. Elinden nükleer gücü ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi koltuğu alınsa, geriye Brezilya’yla eşdeğer bir ekonomi kalıyor.

***

Soğuk Savaş 2 mi
Dahası, bugün ABD-Rusya arasındaki mücadele de sadece bölgesel ölçekte (Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar’da). Küresel çapta ise iki ülke birbirine çaresizce muhtaç. Bugün karşı karşıya oldukları neredeyse hiçbir krizi el ele vermeden çözemezler. Batı’yla Rusya’nın ekonomileri de iç içe geçmiş durumda. Enerji bağımlılığı da bunun önemli bir parçası.

Kısacası, Rusya ve ABD, aslında mevcut küresel sistemi birlikte ayakta tutan iki güç. Gelecekte bir Soğuk Savaş baş gösterecekse, bu ancak ABD ile Çin arasında olacaktır.

Haberin Devamı

Berlin Duvarı

“Berlin 61” kitabındaki 2. “kafiye” ise elbette duvar meselesi. Zira Kempe, Berlin Duvarı’nın 30 yıl boyunca Soğuk Savaş’ın simgesi olduğunu anlatırken, Amerikan hükümeti Trump’ın Meksika duvarı ısrarı nedeniyle kapalıydı...

***

Bugün mültecilere karşı örülen duvarlar gibi, aslında 46 km’lik Berlin Duvarı’nın inşasının bir sebebi de, Doğu Almanya’dan Batı’ya kaçmaları önlemekti. Düşünün ki 1945-61 arasında 2.8 milyon mülteci, Batı Almanya ekonomisinden yararlan mak için bu sınırdan kaçak olarak geçmiş.

Ancak bu benzerliğe rağmen elbette bugün konuştuğumuz “duvar”, ideolojik bir sembol değil. Oysaki 61’de inşa edilip, 89’da yıkılan Berlin Duvarı, sadece Almanya’yı Doğu-Batı arasında bölmüyordu. Komünist-kapitalist ayrımının sembolü olarak tüm dünyayı ideolojik olarak ayırıyordu. Zaten yıkılmasıyla birlikte de Soğuk Savaş sona erdi.

Yine de uyandırdıkları sorular benzer: Berlin Duvarı sıcak çatışmayı önledi mi, yoksa Soğuk Savaş’ı kızıştırdı mı? Bugün örülen duvarlar da mülteci akınlarını önlüyor mu, yoksa tam tersi, büyütüyor olmasın?

Haberin Devamı

***

Son olarak kitabın bana düşündürdüğü 3. şey de şu oldu: O dönem dünyadaki ayırımı simgeleyen coğrafi bir nokta ve dolayısıyla bir duvar vardı. Berlin Duvarı’nın yıkılışının 30. yılında, bugün dünyaya baktığınızda böyle bir duvarı nereden geçirirdiniz? Korkarım cevabı: Her yerden.