Verda Özer

Verda Özer

verdaozer@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Erdoğan: Bizi F-35 progra- mından çıkarmanız hoş bir karar değil. Lütfen bu kararı revize edin.

Trump: Peki şu an Patriot sistemi satın alabilir misiniz?

Erdoğan: Eğer teklifiniz taleplerimizi karşılarsa, ciddi şekilde Patriot’larla ilgileniyoruz.

Trump: Patriot alırsanız, F-35 uçakları tamamdır. Ama bunun için S-400’ü kutusundan çıkarmayın, yeter.

Bu diyalog iki gün önce bire bir Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump arasındaki telefon görüşmesinde geçiyor. Hem de Erdoğan’ın kritik Moskova ziyaretinin hemen akabinde ve güvenli bölge görüşmelerinin kasvetli gölgesinde.

Bu da her şeyden önce şunu gösteriyor: Türkiye’nin Rusya’dan S-400 alması üzerine kopan fırtına yavaş yavaş diniyor. İki liderin de gösterdiği çaba ve aralarındaki sıcak diyalog, Türkiye’nin Batılı ve Rus savunma kaynakları arasında kurmaya çalıştığı dengeyi rayına oturtmaya gebe.
Bu günlerde müzakere edilen güvenli bölge, İdlib, Patriot, S-400 gibi konular da Türkiye-ABD-Rusya arasında kurulan yeni dengenin ayakları sadece.

Güvenli bölgenin detayları

Resmin tamamını anlamak için, önce güvenli bölge (GB) başlığından başlayalım. Malum, GB ile ilgili olarak hem Türk basınında, hem yabancı medyada çokça yazılıp çizildi. Görüştüğüm Türk kaynağım, yapılan anlaşmanın tüm detaylarını benimle paylaşıyor.

İlk aşama olarak Tel Abyad-Resulayn arasında 125 km’lik bir mesafede kurulması kararlaştırılan GB’yi Ankara, Fırat’ın başladığı noktadan Irak sınırına kadar uzatmak istiyor. Ki bu, 440 km’lik bir mesafe. Derinliğini de 30 km’ye genişletme derdinde. Böylece PKK bağlantılı unsurlar, Türkiye sınırından epey uzaklaştırılmış olacak. Washington ise bu derinliğe ayak diriyor. Ama adım adım alan büyütülüyor.


Bununla birlikte, ABD en başta GB’de Türk askerinin bulunmasına ve uçaklarının uçmasına “zinhar” karşıydı. Oysaki şu an Türk İHA’ları gözlem uçuşu yapıyor. Tehdit görüldüğü takdirde Türk savaş uçaklarının girmesi de müzakere ediliyor. ABD’nin “1 Türk askerine karşılık 1 Amerikan askeri” formülünü ise Ankara reddetmiş. “Biz ihtiyaç olduğu kadar asker göndeririz” talebinin bu günlerde kabul görmesini bekliyor.

Buna mukabil, ABD Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) GB’ye girmesini şimdilik kabul etmezken, mültecilerin güvenlik sağlandığında bu bölgeye geri dönmelerini bizzat Trump Erdoğan’la görüşmesinde olumlu karşılamış.

Kaynağım, Urfa’daki Ortak Harekât Merkezi’nde bulunan iki ülke askerlerinin de 1-2 hafta içinde ortak devriyeye başlayacağını söylüyor.

Rus uçağı mı?

ABD ile müzakere paketine Rusya’yı da ekleyin. Dört gün önce Moskova’da Putin’le görüşüp, sonra da 3-4 saatini Rusya Havacılık Fuarı’nı gezmeye ayıran Erdoğan, her iki ülkeyle pazarlıkta elini güçlendirmeye çalışıyor. Moskova ziyaretiyle eş zamanlı olarak S-400 sisteminin 2. bataryasının Ankara’ya ulaşması da, bu gezinin Havacılık Fuarı’na denk getirilmesi de, pazarlık kozunu artıran hamleler.


Putin de elbette boş durmuyor. O da Rus 5. nesil savaş uçağı olan Su-57’yi bizzat Erdoğan’a fuarı gezdirirken ısmarladığı dondurma eşliğinde satmaya çalışırken... Türkiye’nin ABD’den F-35 yerine Rus Su-57 almasını sağlayarak, Washington’a gol atmaya çalışıyor.

Erdoğan ise Putin’in attığı Su-57 pasını almadı, topu sahada bıraktı. Dolayısıyla, ziyaret sonrasında Rus basınında çıkan “Teslimat konusunda Türkiye ile görüşme yapıldı” haberleri gerçeği yansıtmıyor.

Patriot alınır mı?

Kıssadan hisse; henüz hiçbir şey sonlanmış değil. Ankara ve Washington en baştaki “maksimalist” taleplerini şimdilik kenara koymuş, birbirine yaklaşmaya ve orta yolu bulmaya çalışıyor. Türkiye S-400’den de, GB’den de taviz vermeyerek “kararlılığını koruyan bir esneklik” gösteriyor.

Aynı esneme payı ABD tarafına da hakim. Hatırlarsanız, S-400’lerle ilgili olarak Washington ilk etapta “Türkiye-Rusya arasında anlaşma yapıldığı anda, CAATSA yaptırımları devreye girer” diyordu. Sonra bu tehdidi, “S-400 teslimatı olduğu anda yaptırım uygularız” seviyesine çekti. Şimdi ise “Kutudan çıkarmayın yeter” çizgisinde.

Gelelim dananın kuyruğunun koptuğu yere: Peki, bu durumda Patriot işi ne olacak? Kaynağım, şu anda iki tarafı da tatmin edecek bir çözüm bulunamadığı için “karşılıklı arayışın” devam ettiğini söylüyor. Bu da, S-400 teslimatının biteceği nisan ayına kadar müzakerelerin süreceğini, kapının Patriot’a açık olduğunu gösteriyor.

Bayezid-i Bestami ne demiş: “Aramakla bulunmaz ama bulanlar ancak arayanlardandır.” İki taraf da harıl harıl aradığına göre, belli ki en az faturayı çıkartmak üzere bulunacak bir çare.