Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD yönetiminin Münbiç için verdiği sözleri tutmadığını dile getirerek, “Ama Münbiç er ya da geç gerçek sahiplerini bulacaktır. Biz de üzerimize düşeni yapmak durumundayız. Bizdeki mülteciler arasında da Münbiçliler var; ‘Artık evlerimize dönelim’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
Vatikan’ı ziyaret eden ve 1 milyar 200 milyon Katoliğin ruhani lideri Papa Franciscus ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, temaslarının ardından sorularımızı yanıtladı. Roma’da İtalya Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ile de görüşen Erdoğan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
VATİKAN’LA İRTİBATIMIZ SÜRECEK: Papa ile yaptığımız görüşmelerde bölgesel sorunları ve dünyadaki malum gelişmeleri ele aldık. Ortadoğu’daki gelişmelerle ilgili olarak Türkiye’nin ve kendilerinin görüşlerinin ne kadar önemli olduğunu değerlendirdiğimiz bir görüşme gerçekleştirdik. Sonra Vatikan Devlet Sekreteri (Başbakan) Kardinal Parolin ile bir araya geldik. Onunla da Türkiye’deki bazı vakıf sorunlarına yönelik konuları değerlendirdik; ne tür adımlar atılabileceğini görüştük. Papa Franciscus’la görüşmeleri sürdürme, irtibatı kesmeme konusunda mutabık kaldık; barışa yönelik, dünya barışına yönelik ne gibi adımlar atabileceğimizi telefon diplomasisi aracılığıyla temas kurmak suretiyle de olsa çözümler üretme hususundaki kararlılığımızı ifade ettik. Onların da bu konudaki hassasiyetleri bizleri memnun etti. Papa’yla görüşmemde, 1915 olayları konusundaki hassasiyetimizi de aktardım. Bunun tarihçilere bırakılmasından, siyasi malzeme yapılmamasından yana olduğumuzu anlattım.
PAPA DA KUDÜS KONUSUNDA HASSAS: (Kudüs meselesinde Vatikan’ın yaklaşımı): Papa Franciscus’un bu hususta ilk günkü gibi kararlı olduğunu gördüm. Kudüs, hem Müslümanlar, hem Hıristiyanlar, hem Museviler için kutsal bir şehir. Papa’ya göre de şehrin statüsünün korunması gerekiyor. O da, ABD’nin attığı adımın yanlış olduğunu söylüyor. Kendisine, ‘Siz 1 milyar 200 milyonluk Katolik dünyasının ruhani liderisiniz, an itibarıyla ben de 1 milyar 700 milyonluk İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanıyım. Kudüs’ün statüsünün muhafaza edilmesi için beraberce çalışmalıyız. Katolik dünyasına bu doğrultuda sizin vereceğiniz mesajlar önemli’ dedim. Hep birlikte gayret gösterme konusunda mutabık kaldık. BM Genel Kurulu’nun konuyla ilgili toplantısı vesilesiyle kendisiyle telefonda görüşmüştüm. O dönemde o da Katolik dünyasına gerekli mesajları vermişti.
KULİS YAPMAK GEREKİYOR: (ABD’nin tavırlarının bir karşıt blok oluşturduğunu söyleyebilir miyiz?): ABD’nin attığı adımın yanlış olduğu, BM Genel Kurulu’nda 128 oyla tescil edilmiştir. Önemli olan bu tescili gerçekleştiren 128 ülke arasında bu hususta bir dayanışma sağlanmasıdır. Bunun için çaba harcamak, kulis yapmak gerekiyor. Ben 128 ülkenin liderlerine bu konuda mektup yazdım; BM Genel Kurulu’nda sergiledikleri tavrı gelecekte de muhafaza etmelerinin önemli olduğunu hatırlattım. Bu işi diri tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu, düşünce kuruluşları yapabilir. Hükümet olarak, dışişleri bakanlarıyla yapabiliriz.
MÜNBİÇ’İN GERÇEK SAHİPLERİ ARAPLAR: (Münbiç konusunda ABD ile Türkiye görüşmeleri ne aşamada? Türk askeri ile ABD askeri arasında çatışma riski görüyor musunuz?) Münbiç yeni bir olay değil. Bu, Obama döneminde başlayan bir süreç. Biz ne düşündüğümüzü ABD’ye baştan beri söyledik. Maalesef Obama bu hususta bize yalan söyledi. Trump yönetimi de -maalesef, istemeyerek söylüyorum- görünüşe göre aynı istikamette ilerliyor. Trump bize, ‘Onlar (YPG) orada kalmayacaklar, kalamazlar, Fırat’ın doğusuna gidecekler’ demişti. Münbiç’in gerçek sahibinin Araplar olduğunu kabul etmişti. Ama söylenenler hayata geçirilmedi. Şu anda Münbiç’in içinde bir hareketlilik var; oradaki insanlar, aşiretler adeta bir ayaklanma halindeler. Münbiç er ya da geç gerçek sahiplerini bulacaktır. Biz de üzerimize düşeni yapmak durumundayız. Bizdeki mülteciler arasında da Münbiçliler var; ‘Artık evlerimize dönelim’ diyorlar. ABD ve koalisyon güçleri samimi iseler ‘Türkiye’de 3,5 milyon mülteci var, oradaki Suriyelilerin kendi evlerine, kendi topraklarına dönmeleri için onlara yardımcı olmalıyız’ demeleri lazım. Bunun yapılması herkesin yararına olur. Bunu Papa’ya da İtalya Cumhurbaşkanı’na ve Başbakanı’na da anlattım. ‘Bize mali destek verilirse, Türkiye’deki mültecilerin tekrar topraklarına dönmeleri icin her şeyi yapmaya hazırız’ dedim.
SOÇİ VE CENEVRE: Cenevre sürecinin çok başarılı olduğuna inanmıyorum. Yapılan tüm çalışmalara rağmen, somut bir şey ortaya çıkarılamadı. Astana süreci ise netice alma bakımından daha verimli oldu. Astana’yı biz Cenevre’nin adeta mütemmim cüzü (tamamlayıcısı) olarak değerlendiriyoruz. Soçi’yle ilgili sıkıntılar yaşandı, bunların aşılması için Mevlüt Bey’in epey gayretleri oldu. O gayretler neticesinde bazı yanlışlar düzeltildi. Ama tamamı düzeltildi diyemem. Örneğin o terörist adamın (Mihraç Ural) oraya gitmiş olması. Bunu ben Sayın Putin’e söylediğimde, ‘Benim bundan haberim yok’ dedi. Bize aktardıkları bilgiye göre adam oraya sahte kimlikle giriş yapmış. Gereken her şeyi söyledik. Mevlüt Bey de Lavrov’a söyledi. ‘O adam oraya madem o şekilde girmiş, elinizdeyse bize iade edin’ dedik. Böyle bir teröristin her ne surette olursa olsun görüşmecilerin arasına sızabilmesi, Soçi’nin en büyük açığı olmuştur. Bunu anlamak mümkün değil.
YPG MAYMUNCUK GİBİ: (YPG’nin Esad’la işbirliği yaptığı, bunun Rusya’nın Afrin operasyonuna bakışını değiştirebileceği yönünde iddialar var. Böyle bir durumda Türkiye’nin yaklaşımı ne olur?) YPG bir maymuncuk gibidir, nerede ne yapacakları belli olmaz. Bunu herkes kullanabilir. Türkiye’nin böyle bir maymuncuğa ya da böyle bir maşaya ihtiyacı yok. ABD’nin bir terör örgütüne karşı bir başka terör örgütüyle mücadeleye yönelmiş olduğu ortamda biz kendimizin neler yapabileceğine odaklanmak durumundayız. Rusya’nın ya da İran’ın dediğiniz türden bir hareket tarzı benimseyeceklerine ihtimal vermek istemiyorum.
KIBRIS HASSASİYETİ: İtalya ile enerji alanında çalışmalarımız var. İtalyan ENİ şirketi konusundaki hassasiyetimizi ifade ettik. ENİ’nin Doğu Akdeniz’de attığı adımların yanlışlığına dikkati çektik. Oradan çıkacak gazda sadece Rum kesiminin değil Kuzey Kıbrıs’ın da hakkı vardır. Uluslararası hukukun da gereği olan bu hakkı sonuna kadar arayacağımızı belirttik. Türkiye olarak bu hususta KKTC’yi yalnız bırakmayacağımızı, sondaj gemimizle, tüm imkanlarımızla oraya gideceğimizi hatırlattık.
‘Sayın Bahçeli ile ittifakta mutabıkız’
(Bahçeli ile tekrar bir araya gelecek misiniz? Nasıl bir mutabakat formülü var?) İttifakla ilgili arkadaşlar bu hafta tekrar bir araya gelecekler. Şu anda görüşülen bir çok şey var, bunlar müzakere ediliyor. İsmi, ‘milli mutabakat’ ya da ‘cumhur ittifakı’ tarzında bir isim olabilir. (İttifaka girecek parti sayısını sınırlamayı düşünüyor musunuz?) Şu anda öyle bir sınırlama söz konusu değil; bu konuda Sayın Bahçeli ile mutabıkız. Üç olur, dört olur. Yeter ki oturalım, konuşalım, mutabık kalalım. Bütün mesele gerçekten milli yerli olsun.
CHP AÇIKLAMALARI: (CHP Parti Meclisi üyelerinin bazı isimleri tartışılıyor. CHP PM üyelerinin sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?) Bahsettiğiniz kişileri kimler seçti? (“Kemal Bey’in delegeleri” yanıtı üzerine) Bitti. Halk seçmedi. Bizim onlarla bir işimiz yok. Biz sadece halkımıza doğruları anlatmaya odaklanacağız.
‘Bu kafayla enflasyon inmez’
Faizle ilgili yaptığımız son zirveden sonra arkadaşlar kendi aralarında bir çalışma yürütüyorlar. Tekrar bir araya geleceğiz. Benim için bu konu çok açık ve net: Faiz sebep, enflasyon neticedir. Şu anda yine her şey ortada. Enflasyon, çift haneli rakamdan tek haneye inmiş değil. Bu mantıkla, bu kafayla gidildiği sürece inmez de. Şu anda yüzde 16, 17, 18, hatta 20’nin üzerinde faiz uygulayan bankalar var. Ama birileri hala görmezlikten geliyor. Geçenlerde bir banka karını açıklıyor: 6 küsur milyar TL. Şimdi biz bu faiz lobisine mi çalışacağız? Ben arkadaşlara açıkça söyledim. Birinci derecede Merkez Bankası ve BDDK, ondan sonra da devletin bankaları burada aktif rol almak zorunda. Siz aktif rol almadıktan sonra, öbürleri istediği gibi at oynatır. Kararlı ve dik duracağız, kesinlikle faizde taviz vermeyeceğiz. Faizi aşağıya doğru çekeceğiz. Faizi aşağıya doğru çektiğimizde enflasyon da düşecektir. Öyle ya da böyle bu meseleyi çözeceğimize inanıyorum.
‘Savunma sanayiinde süratli olmalıyız’
Son yaptığımız Savunma Sanayii İcra Komitesi, toplantısında 55 projenin değerlendirmesini yaptık. Savunma sanayimizi geliştirmek zorundayız. Dünya hangi alanlarda hangi süratlerle ilerliyorsa, bizim de çok daha farklı alanlarda daha süratli yol kat etmemiz lazım. Biz çok süratli adım atmaya mecburuz. Denizaltı noktasında çok farklı bir çalışmamız var... SİHA’larımız da oldukça kaliteli. Bunların mühimmatını da kendimiz üretir hale geldik. Bu alanda ihracat da ciddi manada artıyor.
ATAK BANTTAN İNMEYECEK: İtalyan Cumhurbaşkanı Mattarella ile önce ikili bir görüşme yaptık... Zeytin Dalı Harekatı’nı hepsi merak ediyor. Bu konuları İtalya Başbakanı Gentiloni ile de konuştuk. İtalya’da Cumhurbaşkanı sembolik bir makam. Başbakan Gentiloni’yle ticari, ekonomik, siyasi, kültürel tüm konuları ele alma imkanı bulduk. Biz, iktidarımız zamanında en önemli savunma anlaşmasını İtalya ile yaptık. Agusta Westland firması ile yapılan helikopter anlaşması bunlardan biridir. Bu helikopterlerin üretim bandında aksama olmasın, üretim daha yoğun bir şekilde devam etsin istiyoruz. Bu hususu kendileri ile konuştuk. Başladığımız andan itibaren 29 ATAK helikopteri ürettik. Gerçekten güzel helikopterler; askerimizin övünçle kullandığı, şu ana kadar aldığımız helikopterlerle mukayese edilemeyecek vasıflara sahip helikopterler. Görüşmede bunun aksatmayacağına dair kendilerinden söz aldık.
ALTAY TANKLARI YOLDA: Fransa ziyaretinde de hatırlarsınız, EUROSAM konusunda bir anlaşma yapmıştık. Burada İtalyanlar ile de onu konuştuk. Onlar da EUROSAM’ı bir an önce hayata geçirme konumundalar. Bu gerçekleştiğinde, savunma füze sistemlerinde çok ciddi bir güce sahip olacağız. S400’lerle ilgili süreç de zaten başladı. 2020-21 yıllarına, hele hele 2023’e ulaştığımızda, inşallah kendi güvenliğini alabilen bir ülke haline gelmiş olacağız... Yeni gelişmeler ışığında Almanlarla da inşallah süratle yeni adım atacağız. Leopard tanklarının tamir ve bakımını kendi ülkemizde yapıyoruz. Bu arada Altay tankları da yolda. İhale süreci tamamlanmak üzere. Altay’ın üretiminin başlamasıyla, Leopard tanklarının tamir ve bakımlarıyla, çok güçlü bir kara harekatını takviye edebilecek konuma gelmiş olacağız.
SAVUNMA SİSTEMİ MARAŞ’TA: İtalya’nın Maraş’taki savunma sistemi konusu var. Kendilerinden bunun Eylül 2018’e kadar uzatılmasını rica etmiştik. Bu da uzatıldı. Bunu da önemsiyoruz.