Verda Özer

Verda Özer

verdaozer@gmail.com

Tüm Yazıları

Allah Güney ve Kuzey Kore’nin muhabbetini tabii artırsın, gözümüz yok. Ama dünyanın yangın yerine dönmüş bu bölgesinden bakınca, insanın ister istemez bir içi gidiyor. 65 yıldır kavgalı olan, daha birkaç ay önce 3. Dünya Savaşı’nın patlak vereceği düşünülen bu iki ülkeden bir anda barış rüzgârları esince, “Bizim neyimiz eksik?” diye insan gayri ihtiyari hayıflanıyor.

***

Bir yanda, daha 4 ay önce Trump’ın “Şişko cüce adam, sana gününü göstereceğim, dünyanın daha önce görmediği bir gazap ve öfkeyle karşılaşacaksın!” diye tehditler savurduğu Kuzey Kore (KK) lideri Kim var. Diğer yanda, evvelki yıl yolsuzluk iddiasıyla iktidar devrilince, “Kuzey Kore ile barış yapacağım” vaadiyle başa gelen, ABD’nin de desteklediği Güney Kore (GK) lideri Moon. Peki ne oldu da 65 yıl önceki Kore Savaşı’ndan bu yana teknik olarak savaş halinde olan bu iki ülkeden şimdi barış esintisi geliyor?

Haberin Devamı

ABD’nin derdi Çin

ABD’nin bu barış sürecini niye desteklediği belli: Hedefi, Çin’in gücünü sınırlamak. Zira Çin, KK’nın en yakın ortağı. Ve ekonomik olarak kendisi de KK’ya bağlı. İşte ABD de kendi yakın müttefiki olan GK ile KK’yi barıştırarak, Çin’i zayıflatmayı amaçlıyor.

GK deseniz; KK ile düşmanlık yüzünden savunmaya ve güvenliğe haddinden fazla yatırım yapmak zorunda kalıyor. Ve burnunun dibindeki bu düşman, uykularını kaçırmaya yetiyor. Zaten Kim’in 27 Nisan’da Moon’la tarihi görüşmesinde, “Duydum ki benim nükleer testlerimden dolayı çok erken uyanıyormuşsun. Merak etme, artık rahat uyuyacaksın” diye takıldığı, haberlere yansıdı.

Peki, ABD ve Güney Kore tamam da, Kim neyin peşinde?

Kuzey Kore neyin peşinde?

Her şeyden önce, KK liderinin asıl hedefi, rejimini devam ettirmek. Nükleer ve balistik testlerine devam ederse, bir müdahaleye maruz kalacağını, yani rejimin sonunun geleceğini iyi biliyor. “Dahası, barış görüşmelerine yanaşmasından anlıyoruz ki KK lideri nükleer programında zaten belli bir seviyeye artık ulaşmış. Daha fazla test yapmaya ihtiyacı yok ki masaya oturuyor” diyor Dr. Altay Atlı. Koç Üniversitesi’nde ders veren Asya uzmanı Atlı’ya göre, KK liderinin son yıllardaki sert söylemi ve hızlandırdığı nükleer testler de zaten masaya güçlü oturmanın hazırlığıydı.

Haberin Devamı

İkincisi, Kim böylelikle Batı’nın ve Birleşmiş Milletler’in yaptırımlarından da kurtulmuş oldu. Tabii müdahale ihtimalinden de böylelikle uzaklaştı. Haziran başında Trump’la yapacağı ikili görüşmede de muhtemelen bunu garantileyecek. Çünkü Trump da kendi ülkesinde kasımda yapılacak ara seçimlere hazırlanırken, böyle bir başarı hikâyesine ihtiyaç duyuyor.

En önemlisi ise, Kim şahin tutumunun sürdürülebilir olmadığını çok iyi biliyor. Çünkü ekonomik olarak tamamen Çin’e bağlı. Çin ise KK’nın nükleer silahtan arınmasından ve söylemini yumuşatmasından yana. Çünkü KK’nın nükleer tehdit olması, her şeyden önce ABD’nin Güneydoğu Asya’daki askeri varlığını haklı çıkarıyor. Zaten Çin KK’dan bu memnuniyetsizliğini uzunca süredir gizlemiyordu.

***

Ama tüm bunlar yine de KK’nın Çin’den uzaklaştığı ya da tamamen ABD/Batı cephesine katılacağı anlamına gelmiyor. Her şeyin başında, KK’nın Çin’e danışmadan böyle bir adım atmış olması zaten düşünülemez. Bunun nedenleri ve Çin’in şimdi ne yapacağı da bir sonraki yazıda...