Trump’la oturup Trump’la kalkıyoruz kaç gündür. O zaman, gündemin en tepesine oturan, ekonomimizi allak bullak eden bu krizin perde arkasıyla başlayalım hemen.
Arka plan
Üst düzey yetkililerle yaptığım bir dizi görüşme sonrasında krizin arka planını şöyle özetleyebilirim: Trump tutuklu rahip Brunson’ın serbest bırakılması için Başkan Erdoğan’a, 14 Temmuz’da İsrail Başbakanı Netanyahu’yu bizzat arayıp İsrail’de tutuklu olan Türk vatandaşı Ebru Özkan’ın serbest bırakılmasını sağladığını söyledi. Ve ekledi: “Bu jestime karşılık sıra sizde. Brunson’ı gönderin.”
Erdoğan ise, “Biz sizinle ‘Özkan’a karşılık Brunson’ı bırakacağız’ diye bir şey konuşmadık” diyerek böyle bir vaatte bulunmadıkları cevabını verdi. Sonrası da malum çorap söküğü gibi geldi. Önce iki bakanımıza karşı Trump’ın koyduğu yaptırımlar, sonra yükselttiği vergiler ve F-35 satışını askıya alma kararı.
***
Türk tarafına göre krize asıl olarak, danışmanları yüzünden Trump’ın yanlış algıya kapılması, beklentisini yükseltmesi sebep oldu. Bununla birlikte, bu krizi tetikleyen bir diğer sebep de Trump’ın her zamanki “Bir şey vermeden alırım” inancı. “Siz Brunson’ı bırakın, sonrasına bakarız” havası. Ki Trump sadece bize değil, tüm dünyaya karşı zaten bu tavırda. Önce ölümü gösteriyor, sonra sıtmaya razı ediyor.
Brunson şöyle serbest kalır
Peki, Brunson neden bırakılmadı, Erdoğan’ın Trump’tan istediği neydi? Cevabı: Eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın Türkiye’ye iade edilip, cezasının geri kalanını burada çekmesi ve Halkbank soruşturmasının geri çekilmesi.
Trump bunu yapar mı? Şu aşamada iki tarafta da çözüm iradesi yok. Ankara topun tamamıyla ABD tarafında olduğunu vurguluyor. Bu iki talebin de idari karar olduğunun, yani Kongre onayına ihtiyaç duymadan Trump’ın uygulayabilece- ğinin altını çiziyor. Üst düzey bir yetkili, “Bunlar yapıldığında Brunson hemen serbest kalır” diyor.
***
Trump ise şu aşamada bunu yapmaz. Kasımda yapılacak ara seçimler için rakibi Demokratlar şu an az farkla öndeler. Ve eğer bu seçimleri kaybederse başı büyük belada. Çünkü Rusya ile “şaibeli” ilişkileri yüzünden yürütülen Mueller soruşturması açısından Kongre’yi kazanması elzem. Zira azil sürecinde Temsilciler Meclisi’nde salt çoğunluğa sahip olması gerekiyor. Bununla birlikte, 2020 seçimlerine kadar istediği adımları atabilmesi için de Kongre’yi kazanması önemli. Brunson’ı kriz haline getiren Evanjelist bloku yanına çekmesi işte bu yüzden kritik.
Ankara serinkanlı
Trump bu krizi canlı tutarak da tabanını konsolide ediyor. Hakeza, daha şimdiden elini yükseltti bile. ABD Dışişleri Bakanlığı, Brunson’ın yanında şimdi bir de Türkiye’de tutuklu olan 3 ABD Konsolosluğu görevlisinin ve NASA pilotu Serkan Gölge’nin iadesini istiyor. Hatta Türkiye’de tutuklu bulunan ve çifte vatandaşlığı olan 12 Amerikalıyı daha talep ettiği konuşuluyor. Trump’ın 2 Türk bakana uyguladığı yaptırımı başka bakanlara genişletebileceği de söylentiler arasında. Ancak Ankara’da en üst düzeyde şu anda böyle bir beklenti yok.
***
İki ülke arasında “arka-kapı diplomasisi” ise başlamış durumda. Özellikle Trump’la şahsi ilişkileri güçlü olan önemli Türk iş insanları devrede. Eylül sonunda New York’ta yapılacak BM (Birleşmiş Milletler) zirvesi de bir diğer eşik. Şu anki krizin alevi söndürülürse, iki liderin orada görüşmesi bekleniyor. Ancak krizin sürmesi halinde bu görüşme gerçekleşmeyecek.
Aslında bu kriz Türkiye-ABD arasında 5 yıldır tırmanan sorunların sadece bir katmanı ve görünen kısmı. Çözülse dahi benzer krizler sık sık tekrarlanabilir. Dolayısıyla, karşılıklı güvensizliğin hakim olduğu bu zeminde engebeli bir yol bizi bekliyor. Bunun için de hazırlıklı olmak gerekiyor.