Verda Özer

Verda Özer

verdaozer@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçtiğimiz hafta, Rakka’da DEAŞ’la yapılan pazarlık haberi gündeme bomba gibi düştü. İngiliz televizyonu BBC, DEAŞ’ın PKK bağlantılı YPG ile anlaşması sonucunda 250 DEAŞ’lının Rakka’dan tahliye edildiğini duyurdu. ABD de operasyonu havadan takip etmiş.
Her ne kadar bu haber tozu dumana katsa da, hiç de yeni değil. Mayıs ayında bu pazarlık zaten basına yansımıştı. BBC’nin haberinde yeni olan ve asıl kıyameti koparan ise, tahliye edilen DEAŞ’lı sayısının çok daha fazla olması: Aileleriyle birlikte 4000 kişi -ki ne kadarının terörist olduğunu kestirmek imkânsız.
*
Mayısta çıkan haberi ABD’nin DEAŞ’la Mücadele Temsilcisi Brett McGurk yalanlamasa da, “DEAŞ’lıların hepsini öldüreceğiz” mealinde bir açıklama yapmıştı. Bugün ise Pentagon “Anlaşmaya saygı duyuyoruz” diyor.
Sadece bu da değil. Eylül başında Lübnan ordusunun, Suriye’de ölen askerlerinin cenazelerine karşılık yüzlerce DEAŞ’lıyı serbest bırakmak üzere örgütle anlaştığı ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine ABD savaş jetleri, DEAŞ konvoyunu vurmuştu.
Peki ne oldu da daha önce DEAŞ’lıların serbest bırakılmasına resmi olarak karşı çıkan ABD, bugün buna alenen olur veriyor? Değişen ne?
ABD’nin değişen stratejisi
Öncelikle, Washington’ın iddiası şu: Büyük bölümü YPG’den oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içindeki Arap savaşçılar, Rakka’daki DEAŞ’lıları öldürmek istemediler. ABD, “Tahliyeyi bu yüzden kabul ettik” diyor. Ki bu doğruysa, SDG ile bu savaşın sürdürülemeyeceği ortaya çıkıyor.
Ancak asıl olarak, ABD YPG’nin Rakka’da daha fazla kayıp vermesini istemiyor ve bunu artık saklamıyor. Bunu istemesinin sebebi ise, YPG’nin Rakka yerine ülkenin doğusunda savaşıp petrol kaynaklarını ele geçirmeye devam etmesi. Zira ABD, YPG üzerinden bu kaynakların iplerini elinde tutmayı, böylelikle ülkede daha etkili olmayı hedefliyor. Ki zaten şu an Suriye’deki petrol kaynaklarının yüzde 50’sinden fazlası onların elinde.
2. hedefi ise, Suriye-Irak sınırının kuzeyinde hızla ilerleyen İran destekli Haşdi Şabi milislerinin, yani İran’ın Akdeniz’e ikmal yolunun önünü kesmek.
Açılan kartlar
Bununla birlikte, bugüne kadar “DEAŞ’ı bitirmek için Suriye’deyiz” diyen ABD bu pazarlığı kabullenerek, stratejisini artık açıkça ortaya koyuyor. Hakeza ABD Savunma Bakanı Mattis geçtiğimiz pazartesi, “Cenevre süreci sonuçlanana kadar Suriye’den çıkmayacağız” diyerek bunu göstermişti. Zaten ondan 2 gün önce de Başkan Trump ve Rus lider Putin, “Suriye’de askeri çözüm olmadığını düşünüyoruz” diyerek bunun işaretini vermişti. Hakeza bu pazarlıktan Rusya’nın haberi olmadığını düşünmek de saflık olur.
Yani artık ABD de Rusya da Suriye’de uzun vadeli çıkarlarını garanti edene kadar -ki bu uzun yıllar alabilir- burada kalmaya devam edeceklerini saklama ihtiyacı duymuyor.
Tüm bunlar da bu pazarlıktan en az bizim kadar rahatsız olan Esad rejimiyle çıkarlarımızı bire bir örtüştürüyor. Ve Suriye’deki kaynaklarıma göre, Şam Ankara’yla bir anlaşmaya varmak istiyor. Peki bu olur mu? Bir sonraki yazıda...