Bunu yazan, New York Times gazetesi. Hem de evvelsi gün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya lideri Putin’in İstanbul’da beraber kutlama törenini yaptığı “Türk Akımı” projesi için. İki lider, dünyanın enerji haritasını değiştirecek bu doğal gaz projesinin deniz kısmının tamamlandığını cümle âleme birlikte duyurdular. Batı dünyasının da yüreğini hoplattılar.
Türk Akımı 1-2
Aslında bütün hikâye bundan 4 yıl önce başladı. Aralık 2014’te, yani Rusya’yla patlak veren uçak krizinden bir yıl önce, Putin yine Ankara’daydı. Bir anda ABD’yi ve Avrupa’yı resmen dumura uğratacak o açıklamayı yaptı: “Güney Akım Boru Hattı Projesi’ni iptal ediyoruz. Onun yerine Türkiye’den geçecek yeni bir boru hattı inşa edeceğiz!”
Batılılar tam anlamıyla şoke oldular. Çünkü Güney Akım, Rus gazını Karadeniz üzerinden Bulgaristan’a, buradan da Avrupa’ya taşıyacaktı. Ancak Rusya Avrupa Birliği (AB) hukukuna ve kurallarına uymak istemediği için, bir türlü gerçekleşemedi. Türk Akımı da aynı miktardaki Rus gazını, Bulgaristan yerine Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak.
4 yıl önce duyurulan bu proje, ABD’nin tüm itirazlarına rağmen ışık hızıyla ilerledi ve bu günlere geldi. Gaz akışı ise 2019’un sonunda başlayacak. Ancak bu, projenin 1. ayağı ve gelecek olan gaz sadece Türkiye’nin tüketimi için olacak. (Ki Türkiye aynı miktarda Rus gazını yıllardır Ukrayna üzerinden alıyor. 2019 sonunda bu hat Rusya-Ukrayna gerilimi nedeniyle iptal olacağı için, yerini Türk Akımı almış olacak.)
***
Türk Akımı’nın 2. ayağı ise Avrupa’ya devam edecek. Bu hat da 1.sine paralel olarak yine Karadeniz’den geçerek önce Türkiye’ye, buradan Avrupa’ya ulaşacak. İnşasına ise henüz başlanmadı çünkü hem Türkiye’den sonra izleyeceği güzergâh henüz belli değil. Hem de bazı Avrupa ülkeleri Rus gazı konusunda endişeli oldukları için ayak diriyor. Ancak her halükârda bu boru hattından gelen gazın Türkiye’de hiç tüketilmeyeceği ve tamamen Avrupa’ya gideceği net.
Bağımlılık artar mı?
Peki, Türk Akımı Türkiye’nin Rusya’ya bağımlılığını artıracak mı? Merkezi Londra’da bulunan ve enerji danışmanlığı yapan Global Resources Partnership‘in Başkanı Mehmet Öğütçü, buna kesin bir “hayır” yanıtını veriyor. Çünkü sonuç olarak Türkiye’nin Rusya’dan aldığı gaz miktarında hiçbir artış olmayacak.
Ancak... Yine de Türkiye’nin doğal gazının yüzde 55’ini Rusya’dan aldığını, bunun çok yüksek olduğunu, bu rakamın AB’de yüzde 35’te kaldığını hatırlatıyor. Bu enerji bağımlılığını -başka kaynaklardan gaz alımını artırarak- azaltmamız gerektiğini söylüyor.
Batı’nın itirazı
ABD ve bazı Avrupa ülkeleri de yeni boru hattına, Türkiye ile Rusya’nın daha da yakınlaşacağı, Avrupa’nın zayıflayacağı ve Rusya’nın eli fazla güçleneceği için karşı çıkıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pazartesi törende “Rusya ile ikili münasebetin çerçevesini diğer ülkelerin talep veya dayatmalarına göre belirlemedik” demesi de bundan.
Putin 2015’te Türk Akımı’nı açıklar açıklamaz, önce Başkan Bill Clinton’ın, sonra Obama’nın enerji konusunda özel danışmanlığını yapmış olan Richard Morningstar’la konuşmuştum. Bugün ABD’nin en köklü düşünce kuruluşu olan Atlantik Konseyi’nde bulunan Morningstar da bu çekinceyi dile getirmişti. “Türkiye’nin Rusya’ya daha fazla bağımlı olmasının anlamlı olmadığını” düşündüğünü söylemişti.
Enerji merkezi (HUB) olmamızın yolunun da enerji kaynaklarını çoğaltmaktan geçtiğini vurgulamıştı.
***
Dünya enerji haritasında çok güçlendiği için Türkiye Türk Akımı’nın “kazananı”. Ama bu kazancı uzun vadeli ve çok daha bereketli kılmanın yolu, enerji kapılarını çoğaltmamızdan geçiyor. O yüzden “Nice Türk Akımlarına” diyelim...