Verda Özer

Verda Özer

verdaozer@gmail.com

Tüm Yazıları

Biz kendi seçim- lerimize dalıp gitmişken, yanı başımızda ve bizi fazlasıyla ilgilendiren bir ülkede daha seçimler oluyor; İsrail’de. 9 Nisan Salı günü yapılacak seçimler sadece ülkenin değil, tüm bölgenin kaderini etkileyecek nitelikte. Neden mi?

***

Başkan Trump’ın önce tam 1 yıl önce Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan edip Amerikan Büyükelçiliği’ni buraya taşıması... Geçen hafta da Suriye’deki Golan Tepeleri’ni 1967’den beri işgal altında tutan İsrail’in buradaki egemenliğini tanıdığını açıklaması... Hem de tam da Başbakanı Netanyahu kendisini Washington’da ziyarete gelmişken!

Haberin Devamı

Şimdi bu ikilinin 9 Nisan sonrasında Batı Şeria’yı ilhak etmeyi planladıkları, bunu da “Yüzyılın Anlaşması” adı altında açıklayacakları söyleniyor. Diğer bir deyişle, bölge ciddi bir şiddet dalgasının eşiğinde gibi görünüyor.

İsrail seçimleri

Önce, bu seçimlerden ne beklendiğine bakalım kısaca. İsrail bir koalisyonlar ülkesi. Kazanan partinin hükümeti kurulabilmesi için koalisyon kurup, meclisteki (Knesset) 120 milletvekilinden en az 61’inin desteğini alması gerekiyor. Bu seçimler için ise en güçlü adaylardan biri aşırı sağcı Netanyahu, diğeri de merkez soldan ve nispeten liberal olan ülkenin eski Genelkurmay Başkanı Benny Gantz.

Onun 61 vekil toplayabilmesi için ise, Knesset’teki 13 Arap vekilin desteğini alması gerekiyor. Ne var ki ülkeye hakim olan aşırı-milliyetçi ortamda Arap kökenli vekiller neredeyse “gayrimeşru” görülüyor. Bu yüzden Gantz’in hükümet kurmasına imkânsız gözüyle bakılıyor. Kısacası, sağ partilerin desteğini kolaylıkla alabilecek olan Netanyahu’nun hükümeti kurması neredeyse kesin.

Netanyahu’nun planı

Ancak iş burada bitmiyor! Netanyahu hakkında yürütülen yolsuzluk suçlamaları sonucunda, bir süre sonra siyaseti bırakmak zorunda kalması ihtimal dahilinde. İşte muhalefet de buna dayanarak 1 yıl sonra yeniden seçim yapılmasına, yani Netanyahu’nun bir yıllık siyasi ömrü kaldığına bel bağlamış durumda.

Gelelim Filistin meselesine... Trump Kudüs’ü başkent ilan ettiğinden beri Gazze zaten sürekli hareketli. Son Golan kararı sonrasında Gazze ve İsrail arasında yeniden yükselen tansiyonla ve geçen cumartesi Filistinlilerin Gazze sınırında düzenledikleri “Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü”nün 1. yıl dönümü gösterileriyle birlikte, ortalık yine darmaduman.

Haberin Devamı

Ancak bir yandan da ilginç şeyler oluyor. Netanyahu, tansiyonu düşürmek için Hamas’a yönelik bazı adımlar atıyor. Önce Gazze’ye ticari ürün girişi yapılabilen tek sınır kapısını açtı. Sonra da Filistinli balıkçılara yönelik ablukayı esnetti. Peki ama neden?

***

Nedeni şu: Gazze’ye hakim olan Hamas ile Batı Şeria’yı kontrol eden Mahmud Abbas yönetimindeki El Fetih (Filistin Ulusal Yönetimi) arasındaki bölünmüşlüğü iyice körüklemeye çalışıyor. “Netanyahu Gazze’ye yardım ederek, Katar’dan buraya torbalarla nakit para geçmesine izin vererek Hamas’ın müttefiki oluyor. Böylece Hamas’ı yerinde tutarak, Filistinliler arasındaki bölünmeyi kalıcı hale getiriyor” diyor, İsrail’in en çok tanınan gazetecilerinden Arad Nir.

Kaldı ki Netanyahu’nun Hamas’a, El Fetih’e verdiği gibi büyük tavizler vermesi de gerekmiyor. Çünkü Hamas şu anda nihai bir çözüm, barış anlaşması derdinde değil.

Haberin Devamı

Sırada Batı Şeria

Telefonda görüştüğüm Arad Nir, tüm bunların bir sonraki adım olan Batı Şeria’yı (en azından bir bölümünü) ilhak etme ve Abbas’ı tamamen izole etme planının bir parçası olduğunu vurguluyor. 9 Nisan sonrasında bu hamlenin duyurulmasının an meselesi olduğu görüşünde.

***

Peki, sonra ne olur? Trump-Netanyahu ikilisinin Kudüs ve Golan kararlarının arkasında ne Batı ne de Arap dünyası durdu. Sahada siyasi bir karşılığı da olmadı. Sıradaki hamleler için de bu geçerli olacaktır. Ancak olan Filistinlilere ve bu dava üzerinden geriken ikili ilişkilere oluyor.