Ortado- ğu’da bu günlerde en kaygılı ülke hiç kuşkusuz İsrail.
Düşünün ki kuruluşundan bu yana göbekten bağlı olduğu ABD, bugün sarsıntı içinde. Bir yandan, dünya üzerindeki hegemonyası yavaş yavaş kırılıyor. Diğer yandan, ABD Başkanı Trump’ın İsrail’e verdiği açıktan ve güçlü destek hiçbir işe yaramıyor. Zira Başkan daha kendi koltuğunun derdinde.
İsrail’in en korkulu rüyası da bugün gerçekleşmiş durumda. 1979 İran İslam Devrimi’nden bu yana en büyük düşmanı olan İran, bölgede istediği gibi at koşturuyor. Nüfuzu hiç olmadığı kadar fazla. Bu da İsraillilerin uykularını kaçırmaya yetiyor.
İran’a karşı Türkiye
İşte tam da böyle bir dönemde, Türkiye İran’la gitgide yakınlaşıyor. Özellikle Kuzey Irak bağımsızlık referandumu sonrasında safları iyice sıklaştırdılar.
İlk bakışta bu durum Türkiye-İsrail ilişkisini son derece olumsuz etkiler gibi görünüyor. Ancak diğer yandan İsrail, Türkiye’yi iyice uzaklaştırırsa İran’la daha da yakınlaşacağına inanıyor. Bununla birlikte, İran’ın bölgede dengelenmesi için, güçlü bir Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor.
Düşünün ki İsrail Tahran’a karşı Suudi Arabistan’la görüştüğünü bile artık saklamıyor. Geçenlerde yine Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın Tel Aviv’de olduğu İsrail basınına yansıdı. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde İsrail, Türkiye ile ilişkileri rayına oturtmak için de çaba gösterebilir.
Kürt politikası
Ancak bu ilişkiyi bekleyen önemli bir badire var. O da, iki ülkenin bölge Kürtlerine yönelik politikaları. Barzani’nin bağımsızlık referandumuna açıktan destek veren tek dünya lideri, İsrail Başbakanı Netanyahu oldu. Geçtiğimiz hafta da bu konuda önemli bir çıkış yaptı. “Kürtlerin arzularına büyük sempati duyuyoruz. Dünya, Kürtlerin güvenlikleri ve gelecekleriyle ilgilenmeli” dedi.
İsrail’den PKK’ya yönelik de zaman zaman kafa karıştırıcı çıkışlar geliyor. Mesela 12 Eylül’de İsrail Genelkurmay Başkan Yardımcısı Yair Golan, Washington’da bir düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada şöyle konuştu: “PKK bizim için terör örgütü değil, İsrail’in dış politikasına hizmet ediyor.”
Yetinmedi, üstüne “Tüm Kürtlerin katılımıyla Büyük Kürdistan kurulmalı” diyerek çıtayı daha da yükseltti. Her ne kadar Netanyahu sonradan çıkıp, “İsrail PKK’yı bir terör örgütü olarak görüyor” diyerek durumu toparlamaya çalışsa da, Kürt meselesinin iki ülkeyi çok zorlayacağı aşikâr.
*
Şimdilik iki taraf da ilişkiyi buzdolabında tutuyor. Özellikle Filistin meselesi gibi gerilim alanlarını kontrollü yönetiyorlar. Bu “donmuş hal” iki ülkenin toplumlarına da yansımış durumda. Mitvim adlı İsrailli düşünce kuruluşunun yeni yaptığı “İsrail Dış Politikası” araştırmasına göre, İsrail’de “Türkiye ile Haziran 2016’da varılan anlaşma sonrasında sizce ilişkilerin durumu nedir?” sorusuna yüzde 61 “Hiçbir şey değişmedi” yanıtını vermiş. Yüzde 19 ise “Kötüleşti” görüşünde.
İlişkileri sınayan gelişmelere bakınca, bu rakamlara şükretmek gerekiyor.