Trump’ın Suriye’den çekileceğini açıklamasından bu yana, ortalık iyice karıştı. ABD medyasında çekilmenin nasıl olacağına dair ardarda birbiriyle çelişen haberler çıkması da cabası.
İşte tam bu hengâme içinde Ankara üst üste “ağır” konuklar ağırlıyor. Bunlardan ilki, perşembe günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabul ettiği, Irak’ın çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Berham Salih. Bir diğeri de 8 Ocak’ta Ankara’ya gelecek olan Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton. Ki beraberinde Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ve ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’ın da gelmesi bekleniyor.
Irak lideri hangi sözleri verdi?
1.sinden başlayalım. Konuştuğum üst düzey Türk yetkili, Erdoğan’la Irak’ın deneyimli Kürt siyasetçisi Berham Salih’in görüşmesinin olumlu geçtiğini söylüyor. Bundan başlıca kasıt, ikili ticari ilişkiler. Şu anda Türkiye-Irak arasında açık olan tek gümrük kapısı var: Habur. Uzunca süredir Ovaköy kapısının da açılması gündemdeydi. Ne var ki bu gümrük kapısı Erbil’i baypas ederek Kerkük’e erişim sağladığı için, Kuzey Irak Yönetimi açılmasına karşı çıkıyordu. İşte şimdi Ankara, Salih’i bu konuda kararlı görüyor. “Ancak mesele hemen çözülmez” notunu da düşüyor.
Buna mukabil Salih, Bağdat-Erbil arasında -özellikle de bağımsızlık referandumuyla tetiklenen- gerilimin sürdüğünü teyit etmiş. Ankara tansiyonun yakın zamanda düşmesini de beklemiyor. Ancak Irak’la başta enerji olmak üzere birçok alanda yapılan ticaretin önünün açılması için, bu sorunların çözülmesinden yana. Salih bizzat kendisi vakti zamanında bu referanduma açıkça karşı çıkmış bir Kürt politikacı olduğu için, şimdiki Irak lideri olarak Erbil’le buzları eritmesi biraz zaman alacak gibi görünüyor.
***
Bununla birlikte, Salih görüşmede Irak’taki PKK varlığıyla mücadele konusunda güçlü destek beyanında bulunsa da, bu konuda somut bir karar alınmamış. Irak liderinin Suriye konusuna ise özellikle girmek istemediği kaydediliyor. Bu da diğer tüm bölge liderleri gibi Salih’in de “bekle gör” çizgisinde olmasından, yani önce Trump’ın yol haritasını görmek istemesinden kaynaklanıyor. Bağdat “Stratejik önceliğimiz Suriye değil, Irak” diyerek bu konuyu geçiştiriyor.
Son olarak, Ankara şu an Bağdat hükümetinde açık olan üç bakanlıktan birine (Savunma, İçişleri ve Adalet) bir Türkmen siyasetçinin yerleştirilmesinden yana. Bunu Irak’ın siyasi birliği açısından da kritik buluyor. Salih’in bu adımı atması, ikili ilişkileri bir üst seviyeye çıkarmak açısından yeni bir fırsat penceresi olarak görülüyor.
ABD’nin Suriye’den çekilmesine dair soruları giderecek olan asıl kilit kişi ise, 8 Ocak’ta yani salı günü Ankara’ya gelecek olan John Bolton.
İsrail’e uğradıktan sonra Ankara’ya inecek olan Bolton’ın “Tel Aviv’le ilişkileri normalleştirin” mesajı vermesi bekleniyor. Ancak asıl gündem maddesi Suriye olacak. Zaten Amerikan heyeti İsrail’e “Merak etmeyin, Suriye’den çekilince de İran ve DAEŞ’e karşı mücadelemiz devam edecek” güvencesi vermek üzere gidiyor. Bununla birlikte, hem Türkiye’de hem İsrail’de yakında seçimler var. Dolayısıyla, kısa vadede ikili ilişkilerle ilgili olumlu bir adım beklenmemeli.
***
Suriye konusunda Ankara, ABD içinde henüz net bir yol haritası oluşturulduğu kanaatinde değil. Konuştuğum yetkili, “Bizim için çekilmenin zamanından ziyade, modalitesi (şekli) önemli” diyor. Bundan kastı: 1.si, Fırat’ın doğusundaki Amerikan üslerine ne olacak? 2.si; YPG’ye verilen silahların ne kadarı kalacak, ne kadarı geri alınacak? 3.sü; ABD’nin YPG ile ilişkisi ne şekilde devam edecek?
Son olarak, ABD’nin çekildiği yerlere kim yerleşecek? Bu noktada Ankara, Suriye sınırı boyunca bir “tampon bölge” kurulması ihtimalini kuvvetli görüyor. Tercihi ise kendi desteklediği Suriyeli muhaliflerin buraya yerleşmesinden yana. Ancak bu öneriye hem Moskova hem Esad rejimi karşı çıkacaktır.
Hakeza, geçtiğimiz cumartesi günü Moskova’ya giden Türk heyetine (Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan) Rus muadilleri, “ABD’nin çekildiği yerlere Suriye rejim güçleri yerleşsin” telkininde bulunmuş. Henüz bu konuda bir anlaşma sağlanmamış olsa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki hafta içinde Rusya’da Putin’le görüşmesi, bu konunun o zaman netleşmesi bekleniyor.
Bununla birlikte, Ankara, “Bu bölgelere Esad’ın girmesi, İran’ın girmesi yani daha da güçlenmesi anlamına gelir” tezini savunarak, ABD’yi bu konuda yanına almaya çalışıyor.
***
Ve Menbiç: Burada şimdilik bir değişiklik yok. Rejim güçlerinin kente girdiği haberleri asparagas çıktı. Konuştuğum üst düzey yetkili, YPG’nin yavaş yavaş Menbiç’ten çıkıp Fırat’ın doğusuna geçmesini beklediklerini, buraya rejimin girmemesi için de Rusya ile görüştüklerini kaydetti. ABD ve Rusya’nın Menbiç ve kuzey Suriye üzerine anlaşmaya vardıklarına ilişkin haberleri ise Ankara asılsız görüyor. Zira öğrendiğime göre, Moskova’da Rus yetkililer Türk heyetinden ABD’nin çekilme planının detaylarını öğrenmeye çalışmışlar. Kısacası, Washington ve Moskova da temas halinde, ancak henüz bir mutabakata varmamış görünüyorlar.
Son olarak: Ortaya atılan “Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere DAEŞ’e karşı Suriye’de savaşacak bir Arap gücü kuruluyor” haberlerini Ankara tamamen temelsiz buluyor. Zira yoklamalara rağmen sahadan böyle bir istihbarat alınmış değil.