Geçen kasım ayında sahipli iki köpek yaşadıkları evin bahçesinde katledildi. Bahçeye özellikle atılan zehirli tavukları yedikten sadece 10 dakika sonra can çekişerek öldüler. Sahipleri tanınan televizyon sunucusu Tanem Sivar Dirvana olduğu için, bu katliam haberi bir anda dalga dalga yayıldı.
Peki, o günden bu yana neler oldu? Köpekleri zehirlediği anlaşılan komşuları önce jandarma tarafından gözaltına alındı ve tutuklandı. Ama daha sonra serbest bırakıldı. Geçen hafta ise ilk duruşma görüldü ve dava 6 Eylül’e ertelendi.
***
Dirvana çifti ise, katliamdan beri, “hayvan hakları tasarısı”nın revize edilmesi için Ankara’da ciddi mesai harcadılar. Sonunda 10 Nisan günü, beklenen o haberi Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ verdi: “Hayvanları Koruma Kanunu” tasarısını değiştirdiklerini ve artık hayvanlara işkence edenlerin para cezasıyla değil, hapis cezasıyla yargılanacaklarını söyledi.
Tabii ki sevindik ve rahat bir nefes aldık. Ama anlaşılan o ki bu değişimin uygulanabilmesi için tasarıda acilen düzeltilmesi gereken bazı noktalar var.
Hayvan hakları tasarısı
Tasarıda değiştirilmiş iki önemli unsur göze çarpıyor. Birincisi, sahipli ve sahipsiz hayvan ayrımı ortadan kalkıyor. Daha önce ise sadece evlerimizdeki hayvanlar yaşamaya, sokaktakiler ölmeye değer görülüyordu.
İkincisi, Bakan Bozdağ’ın açıkladığı gibi, hayvanlara karşı suç işleyenlere ilk defa hapis cezası getiriliyor. Ne var ki süre “4 aydan
3 yıla kadar” diye belirtiliyor. Sorun şu ki 3 yıla kadar olan hapis cezaları hukuken “suç” değil, sadece “kabahat” sayılıyor ve para cezasına çevrilebiliyor. Dolayısıyla, pratikte hayvanlara karşı işlenen suçlara hâlâ en fazla para cezası öngörülüyor.
Bununla birlikte, tasarı sadece “toplu suç” işleyen, yani birden fazla hayvana işkence edenlere 4 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Sonuç olarak sadece bu suçlular para cezasından kaçamayacak.
***
İkinci sorun da şu: Hayvanlara karşı işlenen suçların cezalandırılabilmesi için, Orman Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulunmak ve onay almak gerekiyor. Bunun uygulanması ise oldukça zor. Dolayısıyla, tasarı bu haliyle suçları cezasız bırakmaya meyilli.
Değişmesi gerekenler
Yıllardır üzerinde çalışılan “hayvan hakları tasarısı”nda değişmesi gereken başka
önemli noktalar da var. İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu bir önceki Başkanı Avukat Hülya Yalçın’a göre bunlardan biri, hayvanların dövüştürülmesiyle ilgili.
Bu her ne kadar tasarıda yasaklanıyor olsa da, ancak dövüştürülen hayvanın zarar gördüğü kanıtlanırsa cezalandırılıyor.
Yalçın, hayvanlara tecavüzün yaygın bir suç olmasına rağmen hâlâ “suç” kapsamına girmediğini de vurguluyor. Belediyelerin ve kamu çalışanlarının cezadan muaf tutulmasının da
önemli bir eksiklik olduğunu söylüyor.
***
Kökten çözüm ise ancak hepimizin hayvanları “mal” değil, “can” olarak görmeye başlamasıyla gelir. Zaten İstanbul Barosu da buna yönelik Milli Eğitim Bakanlığı’yla çok önemli bir çalışma başlatmış. Çok yakında tüm Türkiye çapında ilköğretim okullarını gezip hayvan sevgisini aşılayacak seminerler verecekler.
***
Hayvan haklarında bu kadar yol almışken, yarım bırakmayalım. Hayvanlarımıza artık sahip çıkalım. Kötü muamele görmelerini daha fazla cesaretlendirmeyelim.
Artık vakti geldi. Haydi...