Soçi dönüşü uçakta soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güvenli bölgenin PYD-YPG için bir tür koruma kalkanı olmasına müsaade edemeyiz. Bu konuda çok ama çok kararlıyız” dedi. Erdoğan, Adana Mutabakatı’na ilişkin soruya da “Mutabakatta bir kilometre sınırlaması yok” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın güvenli bölgeye olumlu yaklaştığını belirterek, “Güvenli bölge Türkiye’nin kontrolünde olmalıdır. Olmazsa bu demektir ki, bizim Türkiye olarak güvenliğimiz her an yine tehdit altında olmaya devam edecektir. Güvenli bölgenin PYD-YPG için bir tür koruma kalkanı olmasına müsaade edemeyiz. Bu konuda çok ama çok kararlıyız” dedi. Suriye’de operasyonlar konusunda Adana Mutabakatı’na değinen Erdoğan, “Orada bir kilometre sınırlaması var mı?” sorusuna “Yok. Öyle bir şey getirmek istiyorlar. Ancak anlaşmada zikredilen bir kilometre yok” dedi. Koruma çemberine alınan İdlib’de ortak operasyonların olabileceğini açıklayan Erdoğan, S400 konusunda ise “Geri adım atmamız söz konusu değil. Bu iş bitti” diyerek nokta koydu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi dönüşü uçakta yaptığı açıklamada Astana sürecinin dördüncü liderler toplantısının ikinci tur ilk zirvesi olduğunu, ikinci zirvenin Türkiye’de olacağını hatırlattı. Soçi’deki görüşmelerle ilgili bilgi veren Erdoğan, “Sayın Ruhani ile ikili görüşmede ticari ilişkiler ağırlıktaydı. Ekonomik ilişkileri, enerji ve bankacılık alanını ele aldık. ABD’nin yaptırımları ile ilgili bilgilendirmeleri oldu. Biz tabii yaptırımlara karşı İran halkının özellikle insani yardımlar konusunda yanında olduğumuzu ve mağdur edilmeyeceklerini ifade ettik” dedi. Putin’le yapılan görüşmede de Suriye ve S400 konularının da değerlendirildiğini belirten Cumhurbaşkanı, üçlü zirve sonunda açıklanan 17 maddeden oluşan sonuç bildirgesine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları ve sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
YAVAŞLATMA ÇALIŞMALARI VAR: ABD’nin çekilme kararı bazı belirsizliklerin yaşandığı bir süreç olarak karşımızda duruyor. Bazı yavaşlatma çabaları da inkar edilemez, o da maalesef var. Bunları da dikkatle takip ediyoruz. Arkadaşlarımız özellikle ABD’li mevkidaşları ile de görüşmelerini sürdürüyorlar. Gerek Dışişleri Bakanımız, gerek Savunma Bakanımız görüşmeleri devam ettiriyorlar. Hakan Atilla ve Halk Bankası ile ilgili görüşmeler de ilgili bakan arkadaşlarımız tarafından sürdürülüyor.
ÇOK AMA ÇOK KARARLIYIZ: Trump’ın Suriye’den çekilme kararı ve güvenli bölgenin bir an önce kurulması talebi gerçekten samimi bir kararsa o takdirde bu karara ABD’deki kimi bürokratların gölge düşürememesi gerekir. Bizim bu süreçte tespit ettiğimiz bazı kritik noktalar var. Bunlardan biri söylendiği gibi güvenli bölge. Bunu biliyorsunuz Sayın Obama döneminde biz hep dile getiriyorduk. Güvenli bölge Türkiye’nin kontrolünde olmalıdır. Olmazsa bu demektir ki, bizim Türkiye olarak güvenliğimiz her an yine tehdit altında olmaya devam edecektir. İkincisi ise güvenli bölgenin PYD-YPG için bir tür koruma kalkanı olmasına müsaade edemeyiz. Bu konuda çok ama çok kararlıyız. Bunun bilinmesini istiyoruz. Burada tabii özellikle Suriye Kürtlerinin güvenliği için de buna ihtiyaç var. Fakat bizi üzen şey şu; ikide bir karşımıza Kürtler-Türkler meselesinin getirilmesidir.
RUSLAR OLUMLU BAKIYOR: İkide bir Kürtlerin hukukundan bahsediyorlar. Kürtlerin hukukunu bugüne kadar YPG-PYD mi korudu? Neredeydi bu YPG-PYD? Bunların ömrü ne kadardır? Ortaya çıktıkları dönem ortada. Daha önce bunlar neredeydi? Bizim Esed ile aramızdaki hukukun iyi olduğu dönemlerde, Esed bunlara kimlik vermiyordu, kimlik. Biz kendisine diyorduk ki, “Bunlar senin vatandaşın, ver kimliklerini”. Yani oradaki Kürtlerin hukukunu biz koruma mücadelesini verdik. Benim ülkemdeki Kürt vatandaşlarımıza karşı bizim en ufak olumsuzluğumuz söz konusu mu? Onların hukukunu, yaşam koşullarını en güzel şekilde koruyan biziz. Tavsiye ederim son zamanlarda Diyarbakır, Şırnak, Hakkari, buralara gitmediyseniz, buralara gidin, nereden nereye geldi bu illerimiz görün. Batı illerinden farkı var mı, yok mu görün. Kaçak binalar ve gecekonduların yıkılıp kentsel dönüşümün nasıl yapıldığını görün. Burada Mehmet Özhaseki kardeşimin çok büyük emeği var. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak oralardaki adımları atan, o şehirlerin yeniden imarını mümkün kılan oydu. Mehmet Bey’in bu başarısı onu Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak göstermemizde çok etkili oldu. Mehmet Bey’in göreve geldiği takdirde Ankara’nın kentsel dönüşümünü başarıyla yapabileceğine inanıyorum. Aynı durum Nihat Bey için de geçerli. Güvenli bölge konusuna dönersek, güvenli bölgenin PYD-YPG için bir koruma kalkanı olmasına müsaade etmeyeceğiz. Bunun altında yatan gerçek de budur. Biz güvenli bölgeyi Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde de ele alıyoruz. Ruslar güvenli bölgeye olumlu bakıyor.
İDLİB’DE KORUMA ÇEMBERİ: İdlib mutabakatının korunması ve uygulanması konusunda hepimiz kararlıyız. Şu anda da Rusya’dan gelen heyet, bizim gönderdiğimiz heyetin yaptıkları ortak çalışma çevresinde koruma çemberi oluşturulmuş vaziyette. Dış çemberde Rusya var, iç çemberde biz varız. Buradaki koruma görevi ağırlıklı olarak Türkiye’de. İçeride adeta ılımlı muhalefet mi diyeceğiz, terör estiren örgütler mi diyeceğiz bu konudaki hassasiyet de önem arz ediyor. Bizleri de sıkıntıya sokar. Başta MİT Başkanlığımız yoğun bir çalışma içinde. Burada bunlara fırsat vermemenin gayreti içindeler. askeri gözlem noktalarımız kritik görev icra edecekler. Oradaki hassasiyetler başta Savunma Bakanlığımızca yürütülüyor. Diğer önemli başlık Anayasa Komitesi’nin oluşturulması. Birkaç isim üzerinde müzakereler devam ediyor. Daha önce 150 isim olarak açıklanmıştı. Bunlar arasında 6 isim önem arz ediyor. Bu 6 isim üzerinde mutabakatın sağlanması. Burada BM’den görevlendirilmiş olan Sayın Pedersen de hassas davranıyor. Yeni isimler üzerinde çalışmaları Dışişleri Bakanlığı ve muhatapları yapacak.
310 BİN KİŞİ DÖNDÜ: Bir diğer konu da mültecilerin güvenliği ve gönüllü şekilde geri dönüşlerinin sağlanmasıdır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerine şu ana kadar 310 bin kişi geri döndü. Birlikte hareket ettiklerimiz, kendi yaptıklarından bahsediyorlar, 20 bin kişiden bahsediyorlar. 20 bin kişi ile 310 bin kişi kıyaslanmaz. Türkiye nasıl bir aşamaya geldi? Diğerleri nasıl bir aşamada? Bunların da bilinmesi lazım. Diğer önemli konu ise Münbiç yol haritası. Bunda gecikmeler var. Doksan gün dediler, neredeyse bir seneyi buldu. Hala ‘yapacağız’ diyorlar. Fırat’ın Doğu’sunun terör örgütlerinden temizlenmesi gerekiyor.
‘Mutabakatta kilometre sınırı yok’
Soru: Adana Mutabakatı’nda bir kilometre sınırlaması var mı?
Yok. Öyle bir şey getirmek istiyorlar. Ancak anlaşmada zikredilen bir kilometre yok. Ancak orada üç yılda bir anlaşmanın tazelenmesi maddesi var. Üç yılda bir taraflardan biri anlaşmayı uygulamak istemediğini söylerse anlaşma uygulamadan kalkıyor. Aksi takdirde devam ediyor. Baba Esad‘dan beri böyle bir durum yok, yani anlaşma devam ediyor. Beşşar Esed ile iyi ilişkilerimizin olduğu dönemde bu konuyu da kendi aramızda konuşmuştuk. Kendisi büyük bir rahatlıkla “Artık bizim aramızda Adana Mutabakatı mı var” diyecek kadar bu işe olumlu yaklaşıyordu. Şimdi bizim ilgili kurumlarımız bu mutabakatın üzerinde çalışıyor. Terörle mücadelemizde bu mutabakatın ülkemizin lehine kullanılması için elimizden geleni yapacağız. Şu anda her an her şeye hazırız.. Tedbirlerimizi aldık. Şu anda kara, hava her tarafta varız.. Bu mutabakatın ruhunda terörle mücadele var. Biz bunu anlıyoruz. Biz geçmişten devraldığımız Adana Mutabakatı üzerinden yürüyoruz.
Soru: NATO Zirvesi’nde ABD Savunma Bakanı’nın güvenli bölge için “koalisyon güçlerinin gözlem noktası kurması” önerisinde bulundu. Bu PYD-YPG‘ye koruma anlamına mı gelir?
Savunma Bakanımız gereken cevabı verdi. Fırat’ın Doğusunda PYD’ye, YPG’ye koruma gücü tahsis edilmesi söz konusu bile olamaz. Biz stratejik ortaklarımız üzerine düşeni yapsın diyoruz.
‘Ortaklarımıza güveneceğiz’
Soru: Fırat’ın doğusunda oluşturulacak güvenli bölgeye ilişkin Rusya ve İran’ın ikircikli bir tutumu var mı? Türkiye’nin güvenlik kaygılarını ne kadar anlıyorlar ve ne kadar samimiler?
Biz Astana sürecindeki ortaklarımıza güveneceğiz, güvenmek durumundayız. Ancak biz ikircikli bir tutumlar karşılaşırsak elbette atılması gereken adımı atarız. Şu an itibariyle Suriye’nin kuzeyinde, kendi güneyimizde birçok adım attık ve netice aldık. Terör koridorunu ortadan kaldırmış vaziyetteyiz. Bundan sonra üzerinde durmamız gereken 1998 yılındaki Adana Mutabakatı’dır. Sayın Putin tekrar Adana Mutabakatı’nı önümüze getirdi. Bu konuda mutabakat ve sonrasında iki ülke arasında terörizmle mücadele konusunda imzalanan anlaşma konusunda, teröristlerle mücadelede onları gereken yere kovalama maddesi vardır.
‘Bizi Münbiç’e çağırıyorlar’
Soru: İdlib konusunda İran Cumhurbaşkanı basın toplantısında burası tamamen temizlenmeli, yabancı güçler çıkmalı dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız. Bunu savunuyoruz. Bizim meselemiz terörle mücadeledir. Suriye halkının barış içinde yaşamasıdır. Yabancı güçler vurgusu yapanların bunu tüm ülkeler için söylemesi lazım. Burada birileri kalkıp da ‘rejim bizi çağırdı, ama Türkiye’yi çağırmadı’ diyorsa, bu olmaz. Her şeyden önce Adana Mutabakatı ortada. İkincisi Suriye halkı bize ‘ne olur gelin, bizi bu terörden, zulümden kurtarın’ dedi. İşte Cerablus, El Bab ortada. Şu anda Münbiç’te 130 u aşkın aşiret var ve bizim bir an önce gelmemizi istiyorlar.
Soru: İran Türkiye’nin varlığından rahatsız gibi görünüyor ne dersiniz?
Bize rahatsızlıklarını açık etmiyorlar da ifadelerinden tabii bunlar hissediliyor.
Ortak operasyon olabilir
Soru: Üçlü zirvenin ardından yapılan açıklamada ihlallerin ortadan kaldırılması için yapılacak ortak adımlardan bahsediliyor. Bunların ayrıntıları nedir? Ortak operasyon iddiaları vardı.
Gelişmelere göre her an ortak operasyonlar da yapılabilir. Buna bir engel yok. Şu andaki tedbirlerimiz İdlip halkının huzuru, mutluluğu ve refahı için.
‘S400’de iş bitti geri adım atmayız’
Soru: S400’lerden vazgeçmeden Patriot alınamayacağı tezini nasıl değerlendirirsiniz?
S400 anlaşmasını Rusya ile yaptık, dolayısıyla geri adım atmamız söz konusu değil. Bu iş bitti. Patriotlar konusuna gelince... Biz Patriot alımına açığız. Ancak bu alımın ülkemizin çıkarlarına hizmet etmesi gerekir. Bunun için ortak üretim, kredi ve erken teslimat konuları önem arz ediyor. ABD yönetimi erken teslimat konusuna olumlu yaklaşıyor olsa da ortak üretim ve kredi konularına bir şey diyemiyorlar. Biz Temmuz ayında S400’ün teslimatı ile ilgili verilmiş söz üzerinden çalışmalarımızı yürütüyoruz.
‘Bunlar dörtlü çete’
Soru: HDP Eş Başkanı Sezai Temelli “Doğu’da kazanacağız, batıda da AK Parti’ye kaybettireceğiz” dedi. Aday da göstermiyorlar, nasıl yorumluyorsunuz?
Kendi tabanına “AK Parti’ye oy verme, MHP’ye oy verme, bunun dışında nereye verirsen ver” diyor. Nereye verecek? Ya zillet, illet ittifakının temsilcisi konumundaki CHP’ye verecek ya da adı İyi olan partiye verecek. Bunun dışında zaten Saadet Partisinin adı yok. Allah’ın izniyle Adıyaman’ı alırız. Bunun dışında bu millet dağdan gelen talimatla seçime giren bir partiye oyunu vermeyecektir. Yoksa bu şehitlerin ahı yerde kalır. Bunlar dörtlü çete. Dörtlü çetede olanlar da belli. İnşallah 31 Mart akşamı milletimiz Cumhur İttifakı’nı ve ülkemizi yeni bir zafere daha taşıyacak ve hak ettiği hizmeti alacağı bir yerel yönetim tablosu oluşturacak.
Soru: Cumhur İttifakı’nın genişletilmesi ve 20 ilin değerlendirilmesi söz konusu mu? Miting izlenimleriniz nasıl? HDP bazı illerde aday çıkarmayacak adı konmamış bir birliktelik mi var?
Bunların hepsi AK Parti’nin önünü kesmeye yönelik adımlardır. Bizler üzerimize düşeni yapacağız, onlar da kendilerince kurnazlıklarını yapacaklar. Şu anda adaylarımız çalışıyorlar. Cumhur İttifakı olarak çalışmayı sürdüreceğiz. İnşallah halkımızın bize olan güveni ile çok önemli neticeler alacağımıza inanıyorum. Kararlı bir şekilde devam edeceğiz. Ankara’nın bazı ilçelerini dolaştım, İstanbul’un da ilçelerini dolaşacağım. Bütün büyük şehirleri tarama hedefim var. Merkez ilçe sıfatındaki illeri arkadaşlarımıza vereceğiz. Teşkilatımı iyi görüyorum. Çevreci kampanya yürütüyoruz. Kenevirden dokunmuş bez torba ve içinde keyif çayı var.