Kuzey ve Güney Kore liderlerinin bir anda sınırda buluşup sarılıp kucaklaşması kafaları karıştırdı. Kore Savaşı’ndan bu yana süren 65 yıllık düşmanlık ne oldu da birden bitiverdi, diye.
***
Bu barışı en çok itekleyen ABD’nin hedefi belli: Çin’in gücünü sınırlamak. Zira Çin, Kuzey Kore’nin (KK) tek müttefiki. İşte ABD de kendi yakın müttefiki olan Güney Kore (GK) ile KK’yı barıştırarak, Çin’in elinden yakın müttefikini almayı hedefliyor.
Düz mantık kullanınca bu durumda Çin’in KK-GK uzlaşmasını istememesi gerek. Ama kazın ayağı öyle değil! Çin de bu barıştan yana.
Çin barışa istekli
Her şeyden önce KK ekonomik olarak tamamen Çin’e bağlı. Ülkeyi resmen Çin ayakta tutuyor. Bu durum da sürdürülebilir değil. Dahası KK’nın düşük standartları ve dünyaya kapalılığı, çok sayıda göçmeni Çin’e yönlendiriyor. Bununla birlikte, KK lideri Kim’in şahin tutumu ve oluşturduğu güvenlik tehdidi, ABD’nin “müttefikini korumak” kisvesi altında bu bölgedeki askeri varlığını haklı çıkarıyor. Güneydoğu Asya’daki askeri rekabeti de kızıştırıyor. Mesela 2. Dünya Savaşı’ndan beri ordusu olmayan Japonya bile “barış anayasası”nı değiştirip ordu kurma yoluna gidiyor.
Zaten tüm bu sebeplerden dolayı Çin, KK’dan memnuniyetsizliğini uzunca süredir gizlemiyordu. Mesela KK üzerindeki Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarını destekledi.
Birleşmeye karşı
Ancak tüm bunlar Çin’in ne KK’nın GK ile birleşmesini ne de ABD cephesine geçmesini istediği anlamına geliyor.
Çin iki Kore’nin birleşmesini istemez. Çünkü birleştikleri takdirde karşısına çok güçlü bir rakip çıkar. Koç Üniversitesi’nde ders veren Asya uzmanı Dr. Altay Atlı, “Birleşik Kore dünyadaki başat ekonomik güçlerden biri olur” diyor. Zira KK’daki ucuz iş gücüne ve zengin yer altı kaynaklarına, GK’nın nitelikli iş gücü ve teknolojisi eklenir.
***
Birleşmeyi istemeyen ise sadece Çin değil. Güney Kore’de özellikle genç kuşaklar ve orta sınıf da buna karşı. Çünkü birleşme için KK’nın altyapısının güçlendirilmeye ve büyük yatırıma ihtiyacı var. Bu da kısa vadede GK için çok maliyetli. Atlı, “Aynen Soğuk Savaş sonrası iki Almanya birleşirken hesabın Batı Almanya’ya çıkması gibi” diyor. Bir de tabii birleşirlerse Güney’deki Amerikan askerleri ve üsleri doğrudan Çin’e komşu olacak. Bu da Pekin’in en son isteyeceği şey.
Bunların da ötesinde Çin tabii ki kendine yüzde yüz bağlı, her istediğine “evet” diyen müttefikini tamamen ABD’ye kaptırmak istemez.
Çin’siz olmaz
Dolayısıyla, Çin şu an GK-KK arasında yürüyen ve haziran başında KK-Trump arasında gerçekleşecek olan ikili görüşmelerin dışında kalmayacaktır. Nasıl iki Kore için 2000 ve 2007’de ABD, Japonya, Çin ve Rusya’nın da katıldığı altılı görüşmeler yapıldıysa, bir noktada yine çok taraflı formata geçilecektir. Ki zaten KK’nın Çin’e yapısal bağımlılığı devam ederken, onsuz bir çözüm olamaz.
***
Kıssadan hisse: Aslında Çin büyük bir ikilem içinde. Kuzey Kore böyle devam ederse, ABD bölgedeki askeri varlığını gitgide büyütecek. Ama Güney Kore ile barışırsa da bir şey değişmeyecek. ABD’nin nüfuzu yine artacak. O yüzden Çin, Kore’ler için düşmanlıkla-tam uzlaşı arasında bir orta yol bulmaya çalışıyor.
Tüm bunlar da şunu gösteriyor: Güneydoğu Asya’da ABD-Çin rekabeti gitgide kızışıyor. Önümüzdeki yüzyıla bu kapışmanın damga vuracağı da iyice gün yüzüne çıkıyor.