Dün, bugün ve yarın, Avrupa’nın geleceği açısından gerçekten tarihi önemde. İngiliz parlamentosu 3 gün üst üste Brexit’i oylayarak, resmen oylamalara doyamıyor. Yalnız bu oy silsilesi sadece İngiltere’yi değil, tüm Avrupa’yı ve hatta dünya dengelerini ilgilendiriyor.
Oylama silsilesi
Önce dün İngiliz parlamentosu “çekilme (Brexit) anlaşması”nı oyladı. Beklenildiği üzere de reddetti. Zaten neredeyse aynı anlaşmayı ocak ayında da ezici bir çoğunlukla geri püskürtmüştü. O kadar ki Başbakan Theresa May kendi Muhafazakâr Parti’sinden bile 108 fire vererek, 1924’ten bu yana bir hükümetin parlamentoda yaşadığı en büyük hezimeti yaşamıştı.
Ki dün anlaşmanın reddedileceğine zaten kesin gözüyle bakılıyordu. Zira bir önceki oylamadan beri neredeyse hiçbir değişikliğe uğramadı.
***
Ama zavallı May sınamalara doyamıyor gibi görünüyor. Lakin bugün de Meclis, “Brexit anlaşmalı mı olsun, anlaşmasız mı?” diye oy verecek. Ki anlaşmasız Brexit olursa, İngiliz ekonomisinin yüzde 10’a kadar küçülmesi ve hem ülkede, hem AB’de büyük bir kaos yaşanması öngörülüyor. Dolayısıyla, bu oylamadan “Anlaşmalı olsun” sonucunun çıkacağından anketler emin.
Geldik mi yarına... Yani parlamentonun bu hafta yapacağı 3. seçime. Bu sefer de “Brexit ertelensin mi?” sorusu yöneltilecek. “Ertelensin” cevabının önde çıkması çok güçlü ihtimal. Çünkü ertelenmeyip de Brexit’in ta en başında belirlenen 29 Mart tarihinde vuku bulması, “anlaşmasız Brexit”le aynı hesaba gelecek.
“Evet, ertelensin” derlerse de çıkış muhtemelen 26 Mayıs’taki Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra yapılacak ilk AB oturumuna, yani 2 Temmuz’a denk getirilecek.
İrlanda meselesi
Peki, tüm bu kaosa sebebiyet veren ne? Asıl sebep, İrlanda. Daha doğrusu, İngiltere toprağı olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi olan bağımsız İrlanda Cumhuriyeti arasındaki sınır. Zira şu anda diğer AB üyesi ülkeler arasında olduğu gibi, birinden diğerine arabayla geçtiğinizde fark etmiyorsunuz bile. Ama Brexit gerçekleşirse, aralarında bir gümrük kapısı ve sınır kontrolleri olacak. İşte İngiltere de, bu durumun ülke birliğini bozmasından endişe ediyor.
Dahası, Kuzey İrlanda’da çözümü onlarca yıl alan IRA terörünün, sınır yeniden çizildiğinde yine hortlamasından endişe ediliyor.
***
Bundan sonrası için ise İngiltere’de erken seçim ve 2. Brexit referandumu senaryoları gündemde. Asıl tüm bu olan bitenin üstüne çıkıp da resmin bütününe bakarsak, iki şey dikkat çekiyor. 1.si; bu süreç boyunca AB, İrlanda’nın arkasında çok sıkı durdu. Böylelikle Birlik, İtalya gibi Brexit’e meyilli diğer Avrupa ülkelerinin çıkma konusundaki cesaretini de kırdı. Brexit tartışmalarının İngiltere’de yarattığı kaos da göz önüne alındığında, AB tüm bu meydan okumadan şimdilik başarıyla çıkmış gibi görünüyor.
Macron Merkel’e karşı
2. dikkat çeken sonuç ise, AB’nin liderliğiyle ilgili. Brexit müzakereleri boyunca bir yandan Fransa Başbakanı Macron bir süredir oynadığı “Avrupa’nın lideriyim” pozisyonunu öne çıkarma derdinde oldu. “İngiltere giderse meydan bana kalır” havalarında, sık sık radikal çıkışlarda bulunuyor. Hakeza, geçtiğimiz hafta 24 dilde yayımladığı “Avrupa’nın Rönesansı” adlı mektubunu da tam da Brexit oylamalarının öncesine denk getirdi.
Öte yandan, Almanya Şansölyesi Merkel ise hem Alman hem Avrupa ekonomisini düşünerek, bir nevi arabuluculuk yapıyor. AB ile İngiltere’yi uzlaştırmaya, Birlik’i korumaya gayret ediyor. Dolayısıyla, Macron’un “ben, ben” diye haykırışının aksine, Merkel’in yapıcı ve kapsayıcı tavrı asıl Avrupa liderliği rolünü ortaya koyuyor.
***
Ezcümle, Brexit oylamaları İngiltere’yi oyalayadursun, aslında bu süreç Avrupa ve dünya dengeleri açısından turnusol kâğıdı işlevi görüyor.