Kendi seçim gündemi- mizden başımızı kaldırıp acilen etrafımıza bakmamız gerekiyor. Zira bölgede hakim olan düzen hızla değişiyor. Uluslararası hukuk ve tüm teamüller ezilip geçiliyor. Hem de dünyanın gözleri önünde. Ama işte KAPALI olan gözleri önünde.
Netanyahu Başbakan
Geçen salı günü İsrail’de yapılan seçim sonucunda parlamentoya yine aşırı sağ hakim olmuş, Netanyahu da Başbakanlığı 5. kez garantilemiş durumda. Seçimden önce İsrail’den kaynaklarım, Netanyahu hakkında yürüyen yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle Başbakan’ın 1 yıl sonra siyaseti bırakmak zorunda kalabileceğini söylemişlerdi. Ancak seçim sonrası eli bu kadar güçlenmişken, şimdi mahkeme sürecini yıllara yayabileceğini söylüyorlar. Dolayısıyla, bu senaryo şimdilik ertelenmiş görünüyor.
***
“Bibi” lakaplı Netanyahu’nun bu seçimi almasındaki en büyük etken, Batı Şeria’yı ilhak edeceğini açıklaması oldu kuşkusuz. 1 yıl önce Başkan Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi, daha geçenlerde de Suriye’deki Golan Tepeleri’nde İsrail’in egemenliğini tanıması, zaten Bibi’nin elini çok güçlendirmişti. Bölge dengelerini de sarsmıştı. Ama bugüne kadar hiçbir İsrail başbakanının ağzına bile almadığı “Batı Şeria ilhakı”, çok daha ciddi bir kırılma noktası. Çünkü bu, “Filistin devleti”nin sonu demek. Eğer ki Kudüs ve Golan konusunda olduğu gibi dünya yine sessiz kalırsa, Netanyahu halktan aldığı yetkiyi öne sürerek buna kalkışabilir.
Peki ama yapabilir mi?
Türkiye-Ürdün-Mısır
Başkan Trump’ın desteği cepteyken, Netanyahu seçimden hemen önce Moskova’ya giderek Rusya lideri Putin’den de el almıştı. Ancak ne dünya bu iki liderden ibaret ne de bölge dengelerini tamamen göz ardı etmek mümkün.
Bugün Netanyahu’yu durdurabilecek iki cephe var. 1.si, Türkiye-Ürdün-Mısır. Filistin meselesinde bölgede hâlâ duyarlı ve etkin olan sadece bu 3 ülke kaldı. Ya üçü de Batı Şeria hamlesine karşı Tel Aviv’le diplomatik ilişkilerini keseceklerini açıklarsa? 2. etkili olabilecek cephe de İngiltere-Fransa-Almanya’nın başı çektiği Batı Avrupa. Bu ülkeler büyükelçilerini Tel Aviv’den çekerlerse, Netanyahu ne kadar ileriye gidebilir?
***
Gerçi bugüne kadar ne Mısır-Ürdün ne de Batı Avrupa, Kudüs ve Golan hamlelerine seslerini çıkardılar. Türkiye’den başka ciddi bir tepki gösteren olmadı. “Ancak yine de bu sefer Mısır ve Ürdün sert tepki gösterecektir, o kadar da değil!” diyor telefonda görüştüğüm İsrail’in eski Ankara Büyükelçisi ve İsrail Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşarı Alon Liel.
Bununla birlikte, Bibi eğer bu adımı atmazsa, seçim sözünü tutmadığı için koalisyondan ayrılabilecek vekiller var. Bu da hükümetin düşmesi demek. O yüzden belli ki uluslararası tepkilerle, içerideki baskı arasında fena sıkışacak.
Yüzyılın planı?!
Gelelim “Yüzyılın Anlaşması” diye anılan, Trump’ın damadı ve Beyaz Saray Danışmanı Jared Kushner’in hazırladığı İsrail-Filistin barış planına. Alon Liel, her şeyden önce bu planı Filistinlilerin kabul etmeyeceğini, hatta okumayacaklarını bile söylüyor. Ancak verdiği daha ilginç bir bilgi var:
“Bu plan iki devletli çözümden bahsettiği, yani Filistin devletine yol verdiği için Netanyahu açısından büyük bir sorun. O yüzden ya Trump’ı bu anlaşmayı açıklamaktan vazgeçirecek. Ya iki devletten bahseden bölümleri çıkarmaya ikna edecek. Ya da en azından 2020’deki ABD başkanlık seçimleri sonrasına ertelemeye razı edecek.” Ancak şurası kesin ki hiçbir koşulda Netanyahu ile Trump’ın arasına kara kedi giremeyecek. Zira ikisi de içeride tutunabilmek için, birbirinin desteğine yani lobisine fena halde muhtaç.
***
Daha İran’a gelemedim bile. Trump’ın Körfez ülkeleriyle birlikte İran’a karşı attığı şahin adımlar, İsrail-İran hattını iyice gerer mi? Bölge dengelerini nasıl etkiler? Devam edeceğiz...