Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Kaan Aydos

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Kaan Aydos

drkaanaydos@gmail.com

Tüm Yazıları

50 yaş üzerinde vücudun ürettiği testosteron miktarı her yıl yaklaşık %1 azalmakta. Bunun neticesinde de cinsel isteksizlik, iktidarsızlık, yorgunluk, depresyon, entelektüel aktivitede azalma, kemik erimesi, kas gücünde zayıflama, karın bölgesinde yağ birikmesi, kansızlık gibi yaşam kalitesini düşüren çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkmakta. Diğer yandan, günümüz tıbbının sağladığı modern teşhis ve tedavi olanakları ile artık daha uzun yaşıyor olmamız nedeniyle de testosteron eksikliğinin belirtileri kendini daha fazla hissettirmeye başladı. Nitekim Avrupa toplumunda her 4 kişiden birinin 65 yaşın üzerinde olduğu görülüyor. Sadece yaşlanma değil, Klinefelter sendromu, hipogonadizm, travma ya da hastalık nedeniyle testis kaybı da testosteron düşüklüğü yapabilir. Ya da kısırlık nedeniyle tedaviye alınan genç erkeklerde rastladığımız gibi testis gelişimi yetersiz kalmış olabilir. Obezite, şeker hastalığı, kronik akciğer hastalıkları, inflamatuvar hastalıklar, prolaktinoma, psikolojik problemler de hormon eksikliği ile birlikte görülebilir. 

Haberin Devamı

Testosteron eksikliği tedavi edilebilir bir durumdur. Bunun için ağızdan alınan ilaçlar, enjeksiyonlar ya da cilde tatbik edilen jel ya da bantlar geliştirilmiştir. Hormon tedavisi yerine göre ömür boyu devam edebilir. Ancak çok ciddi yan etkileri olabileceği de bilinmeli. İdrar çıkışını engelleyecek derecede prostat büyümesi olanlarda ya da prostat kanseri veya meme kanseri şüphesi bulunanlarda kesinlikle önerilmez. Karaciğer, kalp-damar hastalıkları, kan hücrelerinde artış, uyku apnesi yönünden de dikkatli olunmalı. Bütün bunların yanı sıra testosteron tedavisi alan erkeklerde böbrek taşı görülme sıklığında da anlamlı bir artış dikkat çekmekte. Harvard ve Montreal Üniversitelerinden araştırıcıların hipogonadizim nedeniyle testosteron tedavisi alan 26 bin erkek üzerinde yaptıkları bir incelemede, bu tedavinin idrar yollarında taş oluşma riskini yaklaşık %50 artırdığını ortaya çıkardı. Zaten erkeklerde taş sıklığının kadınlara göre yaklaşık 2 kat daha fazla olması da bunda testosteronun önemli rol oynadığının kanıtıdır. Testosteron taş oluşumundan sorumlu başlıca iki metabolit olan kalsiyum ve okzalatın böbreklerden atılımını artırarak, taş oluşumunu önleyen sitratı ise azaltarak taşa yatkınlık yaratır. Hiç kuşkusuz taş oluşumundan sorumlu çok sayıda başka metabolik ya da çevresel faktör söz konusudur ama dışarıdan testosteron yüklenmesinin bunlara katkısı olacağı da bilinen bir gerçek.

Haberin Devamı

Netice olarak, testosteron ilaçlarının idrar yollarında taş oluşturması bakımından riskli olduğu bilinmeli. Bu nedenle de tedavi amaçlı dışarıdan testosteron alacak erkeklerin mutlaka bir doktor gözetiminde kalması ve düzenli kontrollerini yaptırması, olası yan etkilerinin yanında böbrek taşı oluşma riskinin önlenmesi bakımından büyük önem taşır.

Prof. Dr. Kaan Aydos

www.kaanaydos.com.tr

www.instagram.com/prf.dr.kaanaydos