TSK’nın “caydırıcı güç” olarak görev yapacağı Libya’da süren iç savaşın görünen ve görünmeyen iki boyutu var. Görüneni BM tarafından tanınan Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti ile General Hafter kontrolünde bulunan Tobruk merkezli Libya Ulusal Ordusu arasındaki güç mücadelesi ki TSK’nın bu görevdeki öncelikli hedefi de vereceği eğitim, danışmanlık ve lojistik destekle denge sağlamak, barışın yolunu açmak. Bunu sağlamada da her iki tarafın destekçileri kabile ve aşiretlerin etkisi büyük. Dolayısıyla iç savaşın şu anda pek görünmeyen boyutu da bu çünkü onlar arasında da ciddi çekişme, çatışma, kırgınlıklar söz konusu. O nedenle Libya’daki gerek etnik, gerekse dinsel yapılarla olan ilişkiler de gerçekleştirilecek harekât açısından son derece önemli ve kritik. Hele de bu karışıklıktan nemalanmak isteyen ülkelerin gizli servislerinin manipülasyonları dikkate alındığında... Çünkü Türkiye’yi sıcak savaşın içine çekmek için her türlü kirli tezgâh, kara propaganda gibi riskler de söz konusu. Nasılını ve niyesini İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi emekli Tuğgeneral Dr.Naim Babüroğlu, anlatıyor:
“Orada ülkeler hepsi savaş halinde ama doğrudan değil vekâlet savaşı var. Rusya özel askeri şirketi Wagnerle bütün ülkelerle savaşıyor. Hafter’in Sudan’dan gelen ve çok sayıda ülkenin gönderdiği Mısır dâhil paralı askerler var. Çöl paralı askerleri, yani çöle alışık kabilelerin para karşılığında onun ya da bunun yanında çatışanlar var. Suriye’de olduğu gibi. DAEŞ, IŞİD, El Kaide ve onları kullananlar var. Yani herkes orada...”
Ülkelerin istihbarat servisleri de devrede anlamında mı?
“Kesinlikle var olmaz olur mu? Mesela orada Rusya ile Türkiye’nin arasını bozmak için mutlaka provokatif örgütler kullanılacaktır. Bunu kim kullanacaktır? ABD kullanacaktır. Yine Fransa, Mısır, Hafter güçleri Türkiye ile diğer ülkelerin arasını bozmak için kullanacaktır. Bu orada, Libya coğrafyasının tabiatında zaten var. Kaddafi bu aşiretlerle baş edemedi ve aşiretler biliyorsunuz en sonunda onu linç etti. Yani orası Suriye’ye benzeyen homojen bir yapı değil. Aynı babanın oğullarından biri bir aşirette diğeri öbür aşirette birbirlerine karşı savaşıyor şu anda. Ve biri diğerini öldürdüğünde kan davası oluyor, bu bir savaşa dönüşüyor.”
“Derin” bir savaş da söz konusu yani?
“Şu anda ülkeler vekiller üzerinden savaş halinde onun için Rusya akıllı Wagner grubunu gönderdi orada uzakta duruyor ama bu arada diğer karşı cepheyle de diplomatik kanallarını açık tutuyor. Almanya, Fransa’da öyle Hafter’i destekliyor ama karşı tarafla diplomatik kanalları açık. O zaman diyorum ki; evet deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının yok sayılmasını engellemek, bu anlaşmayı garanti etmek için Trablus merkezi hükümetini destekleyelim ancak Hafter ile yani Libya Ulusal Ordusu’yla da diplomatik kanalları bakanlık düzeyinde açık tutalım, onunla da görüşelim...”
Peki bu kadar karışık bir tablo ve provokatif risklerin söz konusu olduğu bir yerde Putin, Türkiye ile karşı karşıya gelmek ister mi? Babüroğlu, devam ediyor:
“Putin’in, yani stratejik adımlar atan Putin’in bunu yapabileceğini düşünmüyorum. Çünkü Putin’in gözünde Türkiye Libya’dan da Suriye’den de daha yüksek bir yerde duruyor. Yani değer açısından Suriye, Libya için Türkiye’yi dışlamaz Putin. Libya’da da Suriye’de yaptığı gibi Türkiye ile bir orta yol bulacaktır. Ancak orta yol bulmak için atacağı her adım Suriye’de Türkiye’yi daha fazla olumsuz etkileyecektir. İdlib’de, Fırat’ın batısında ve doğusunda...”
Bu kadar hareketlilikte ABD ne yapıyor?
“ABD, Hafter’i destekledi bugüne kadar. Şu anda pek sesi çıkmıyor ama Hafter ile görüşüyorlar. Sanıyorum Libya’da aldığı bir ders var. 2012’de elçisi öldürüldü oradan biraz endişeli. Sanki taraf belli olsun öyle seçeyim gibi yaklaşımı var...”