Rus yapımı S-400’ler konusunda Türkiye’ye önceleri “Vazgeç, yoksa” diye yaptırım şantajı yapan ABD şimdi de “Aktif hale getirme” ya da “Başka yere gönder” gibisinden aynı dayatmacı havada. ABD Senatosu’nun aldığı son “skandal karar” da bunun tipik örneği. Yani ABD müttefiklik ve diplomatik teamüllere uygun olmayan, baskıcı, küstah üslubunda ve de hasmane tavrında ısrarcı. Tüm bunlara karşı Türkiye ise bağımsız bir ülke olarak verdiği kararın arkasında duracağını, her konuda olduğu gibi, çok net olarak defalarca yineledi, yineliyor. Hem de olası yaptırım tehditlerine karşı sessiz kalmayacağı vurgusuyla. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Dayatmayla bir yere varılamayacağını ABD Kongre üyelerinin anlaması gerekiyor. Türkiye aleyhine yaptırım kararı alınması durumunda İncirlik ve Kürecik meselesi de gündeme gelir” resti de atılacak olası adımların işaret fişeği. Dolayısıyla da İncirlik ve Kürecik kozunun önemini ve kapatılması durumunda ABD açısından ne anlama geleceğini irdelemekte yarar var. Önce Malatya’daki Kürecik Radar İstasyonu... Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski başkanı, Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin anlatıyor:
“Kürecik ABD üsleri ve İsrail’in güvenliği açısından kritik önemde. İsrail’de de aynı radardan var, bunlar birbirlerine bağlı,
merkez de Almanya’da. Kürecik öncelikle İran’dan ABD üslerine veya İsrail’e atılabilecek uzun menzilli bir füzeyi tespit ediyor ve bunu hedefine varmadan imha etmek için ilgili bilgileri diğer radarlar ve hava savunma füzelerinin bulunduğu Akdeniz’deki ABD gemileri ya da karadaki hava savunma sistemlerinin bulunduğu yerlere bildiriyor. Onlar da ona göre erkenden karşılık verip gelen füzeyi imha ediyorlar.”
Kürecik’in Türkiye’ye yararı yok mu?
“Kürecik’in sağladığı imkânlar bizi de ilgilendiriyor ama Türkiye’nin büyük bir bölümü faydalanmıyor. Çünkü bizim Kürecik ile irtibatlı füze sistemimiz yok. Dolayısıyla, eğer İran’dan Türkiye’ye füze atılacaksa bizi kim koruyacak? Akdeniz’deki ABD gemilerinin savunma füzeleri. Onlar da ikazı alıp düğmeye bastığı zaman İran’dan atılan füze hemen hemen Ankara’ya geliyor. Bize faydası bu kadar. Asıl fayda ABD üsleri ve İsrail’e...”
Ya İncirlik Üssü?
“İncirlik, ABD’nin dünyadaki üç dört büyük üssünden biri. Bulunduğu konum itibarıyla her yere, Kafkaslar’a, Hazar havzasına, Afganistan’a, Pakistan’a, Körfez’e, Ortadoğu’ya hem lojistik ikmal sağlayabilen hem muharip uçakları üzerinde barındıran bir üs. İçerisinde modernize edilmiş 50 civarında termo nükleer bomba da var. Ve üs Kürecik radarıyla da irtibatlı. Yani ABD için gerçekten vazgeçilmez bir üs. Şimdi bazıları ABD’nin Erbil’de ya da başka yerlerde de üssü va diyor ama hiçbiri İncirlik’in yerini alamaz. Çünkü İncirlik aynı zamanda Mersin, İskenderun, Adana limanlarıyla irtibatlı, hatta gerektiğinde Trabzon limanıyla da desteklenebilir. Erbil’in böyle bir şeyi yok. Körfez’e baktığımız zaman ise kapalı bir yer, oralarda zor durumda kalabilirler. Dolayısıyla, İncirlik ABD’nin bölgedeki hakimiyetleri, bölgeye müdahaleleri için çok kritik bir üs. Bir de Türkiye istikrarlı bir ülke ve bu üssün emniyeti sağlanmış vaziyette.”
Peki, ABD bunun farkında değil mi? Farkındaysa da gerilim neden tırmandırıyor ve Türkiye’yi kapatmaya zorluyor? Pekin, devam ediyor:
“Farkında tabii. Tırmandırıyor çünkü Türkiye’yi caydırmak için elindeki bütün kozları kullanıyor. Onlar için önemli olan Türkiye-Rusya ilişkilerini bir şekilde ortadan kaldırmak. Yani asıl sorun S-400 değil, Türkiye’nin Rusya’yla yakınlaşması ve diğer NATO ülkelerine kötü örnek olması. Yoksa S-400 bir şekilde halledilebilir bir konuydu. S-400, F-35’i bahane ederek Türkiye’yi sıkıştırmaya, geri adım attırmaya çalışıyorlar. Hem Rusya’yla yakınlaşması hem de dış politikasında kendilerine tabi olması açısından. Farkında olmaz mı? Farkında ama kim dayanabilirse durumu...”
Türkiye açısından bıçak kemiğe dayanırsa?
“ABD’nin kaybedeceği açık, üstelik bu sadece bu kadarla kalmaz. Türk-ABD ilişkileri gerildiği zaman Türkiye NATO’dan uzaklaşır. Rusya’ya biraz daha yaklaşır...”
