Fırat’ın doğusunda bir terör devletçiğine asla izin vermeyeceğini defalarca deklare eden Türkiye bu konudaki kararlılığını Barış Pınarı Harekâtı ile sahada ve masada çok net ortaya koydu, koyuyor. Hem de ABD ve Rusya’ya rağmen. Çünkü her ikisi de bir yandan Türkiye ile müttefik gibi davranıyor, diğer yandan da biri terör örgütü YPG/PKK’yı diğeri Suriye rejimini kullanarak kendi çıkarlarına dönük çalışmaktan vazgeçmiyor. Dahası her ikisi arasında sanki gizliden bir müttefiklik havası da var gibi? Şöyle ki; mümkün olduğu kadar birbirlerine dokunmuyorlar ama birbirlerinin sahalarına girmeden bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. O sahaya giren olursa da onu bir şekilde engellemeye çalışıyorlar. Mesela Rusya da, ABD de Türkiye’nin sahada ve masada çok güçlenmesini istemiyor. Ki bunun en somut örneğini de YPG/PKK’lı teröristlerin bölgeden çekilmesi için Türkiye’ye teminat veren ABD’nin bir yandan da Rusya ile anlaşarak Menbiç, Ayn el Arap(Kobani)ve Kamışlı’da Suriye rejimi bayrağının dikilmesini sağlamasıyla yaşadık. Dolayısıyla da tüm dikkatler Türkiye-ABD anlaşmasının 120 saatlik uygulama süresinin son 24 saatine denk gelen Soçi’deki Erdoğan-Putin zirvesinde... Putin’in duruşu ve Suriye rejimi bayrağının dalgalandığı o yerlerdeki teröristlerin durumu ne olacak? Neler olabileceğini MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, anlatıyor:
“Rusya harekât boyunca Suriye rejiminin korunması, Esad’ın himayesi bakımından tavrını ortaya koydu. Şimdi de Ayn el Arap, Menbiç ve rejimin ele geçirdiği doğudaki diğer yerler için Rusya’nın kararı gerekiyor. Rusya rejimin kontrolünde kalmasını ve Türkiye’nin de buralara girmesini istemeyecektir. Ama teröristlerin giremeyeceği bir alan güvencesini de Türkiye’ye verecektir. Zaten Türkiye’de teröristlerin buradan temizlendiğine kani olursak, rejim girmiştir bizim için fark etmez dedi. Sanıyorum bu çerçevede mesele halledilecektir.”
Oralardaki teröristler ne olacak?
“Suriye’nin güneyine gidecekler. Bizim 30 kilometrelik alan dışına çıkacaklardır. Zaten ABD dediği için onlar çekilecekler ama oraları özellikle Ayn el Arap ve doğu bölgesi PYD’nin kanton, özerk yönetimler oluşturduğu alanlar onlar için önemli. Şimdi PYD ile Suriye rejiminin anlaşması ve PYD’nin Suriye askeri sistemi içine girdiği ifadeleri de var. Dolayısıyla PYD’lilerin oradan dışarıya çıkarılması meselesi tabi Rusya’nın kontrolünde, güvencesinde yapılan bir taahhüt olacak.”
Bir bölümü Suriye rejiminin askeri olabilir anlamında mı?
“O anlaşmada öyle ifadeler de var ama netlik kazanmış değil. Yani kısmi bir anlaşma rejimle sağlanmış durumda. Tabii PYD/YPG silahlı güçlerinin oradan çekilmesi de Türkiye’nin isteği ve kararlılığı. Dolayısıyla oradan da PYD/YPG silahlı güçleri çekilecektir. Rusya ile anlaşılırsa belki zaman zaman ortak devriye yapabiliriz gibi ileri bir adım da ortaya çıkabilir.”
Suriye rejimi orada olsa da mı?
“Evet, olsa da. Yani karar verirlerse, özerklik kazanmış bölgelerde zaman zaman Türk güvenlik güçlerinin kontrol yapması sağlanabilir.”
Putin’in Türkiye ile Suriye’yi masaya çekmeye çalıştığını belirten Öneş, devam ediyor:
“Rusya Dışişleri Bakanı’nın sürekli Türkiye ile Suriye ilişkilerinde Adana Mutabakatı’nın karşılıklı uygulanmasını istiyoruz diye çok açık beyanları var. Zaten bu harekâttan önce de Türkiye dışişleri, savunma bakanlığı ve istihbarat teşkilatı mensuplarının Suriye muhataplarıyla konuştukları konusunda da açık kaynak bilgileri malum.”
Yani?
“Harekâtın başarısı için Rusya’nın desteği şart. Ama Rusya’nın tavrı da Türkiye-Suriye ilişkilerinin normale dönüştürülmesi ve bu olay da çok geç olmayacak bana göre. Yani Cenevre görüşmelerinden önce Türkiye Suriye ilişkileri daha somut şekilde doğrudan gelişme göstererek masaya oturulmuş olabilir. Tabii Cumhurbaşkanı seviyesinde değil, daha alt seviyede ama doğrudan ilişki. Zaten istihbarat teşkilatları konuşuyor, daha da seviye yükseltilerek Suriye Türkiye ilişkileri normale döndürülmeye çalışılacaktır...”