Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolos-luğu’nda sır olan Cemal Kaşıkçı’nın akıbeti kadar kim olduğuyla da ilgili kafalar karışmış durumda. Çünkü 2 Ekim’de konsolosluk binasına girdikten sonra kaybolduğunda Suudi vatandaşı Kaşıkçı’nın Suudi Kralı’na muhalif yazarlığı ön plandaydı. Aradan geçen iki haftada ise buna CIA başta olmak üzere bir çok ülkenin gizli servisleriyle bağlantı, yani“ajanlık” iddiaları da eklendi. Hatta Kaşıkçı’nın çift taraflı ajan olabileceği dahi konuşuldu, konuşuluyor. Dolayısıyla da öldürülmesi ya da kaçırılmasına neden olan gerekçeler arasında Washington Post’taki rejim muhalifi yazılarının yanı sıra fazlasıyla “casusluk” senaryoları da var. Bunda da Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Gizli Servisi eski başkanının danışmanı ve dünyaca ünlü işadamıAdnan Kaşıkçı’nın yeğeni olmasının payı büyük. Dahası Suudi yetkililerin muhalif gazeteciyi yakalamak üzere kendi aralarında yaptıkları görüşmelerin Amerikan istihbaratı CIA’nın dinlemesine takılması gibi soru işaretleri söz konusu. Yani CIA bir yerleri(!) dinliyor ve olası gelişmelerden bihaber değil... Dün bu durumu MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür’e sordum. Tabii öncelikle de Cemal Kaşıkçı’nın CIA ajanı olma olasılığını. Yanıtı şuydu:
Olabilir. Geçmişte Adnan Kaşıkçı için de aynı laflar çıkmıştı. Gerçi Libya’ya falan da silah veriyordu ama bu ABD’liler böyle kendilerine dokunmadığı müddetçe destek veriyorlar, yönlendiriyorlar. Biz de DHKPC’lilerle ilgili CIA’ya o kadar çok yer gösterdik, bilgi verdik ama bir şey yapmadılar. Onun için Cemal de olabilir, niye olmasın.
CIA kendi adamını riske atar mı?
Bakalım ne yapacak? Kaçırılmak istendiğine dair veri var dediler, bakalım ne çıkacak arkasından? Demek ki birilerini dinliyorlar. Belki adamın üzerinde de dinleme vardı. Olamaz mı? Eğer bu adamı bir şekilde bayılttılarsa ya da öldürdülerse diyelim üzerinde de mikrofon falan varsa vericiden almışlardır.
Deri altına yerleştirme falan mı?
Bir yere gizlemişlerdir, kişinin dişine bile yerleştiriliyor. Girerken adamı soyup vücudunu aramıyorlar ki, öten bir şey değilse, görünen bir yerinde değilse dinlemek kolay. Önemli olan pilin ömrü, yani kısa süreler için her zaman müsait. Uydu üzerinden her şey kolay.
Ne çıkar bu olayın sonunda?
Sessiz sedasız alıp götürmek varken konsoloslukta adam kesme falan olduğunu kesinlikle zannetmiyorum. Ama ortalık bu kadar karıştığı için bu adamı aldık biz yargıladık öldürdük ya da hapishanede duruyor falan diyemezler. Çünkü girdi, gitti dediler, geri dönüş yapmaları çok zor. Bunu ilk başta yapsalardı kendisiyle ilgili şüphelerimiz vardı aldık götürdük, hatta konuştuk kendi isteğiyle geldi bile diyebilirlerdi. Kim yalanlayacak... Kimse de bir şey diyemezdi... Onun için sesiz kalacaklar diye düşünüyorum. Ama başka kanallardan neyin ne olduğu ortaya çıkarsa ki muhakkak bunların da içinde ABD’ye hizmet edenler vardır. Bir yerden bir şeyler gelir.
Nasıl?
CIA zaten dinlemiş. Neredeki dinleme acaba? Türkiye’deki konsolosluktaki mi yoksa Prens Selman’ın odasındaki, makamındaki mi? Orada da mikrofonları yerleştiren bir yaver olabilir? Dinleme nereden çarptı orası önemli...
CIA hesabını sorar yani?
Sorar. Zaten hem Trump’ta hem de Suudi Arabistan’da Prens Selman’a karşı muhalifler arasında kıpırdanma var. Belki sesleri tam çıkmıyor ama perde arkasında bir şeyler yapıyorlardır mutlaka. CIA da onları biliyordur, desteği verdi mi Selman gider... Kim bilir bu arada Selman ABD’ye ne sözler verdi...