Taksim’deki Gezi Parkı’nda başlayan ilk protesto eylemlerinin üzerinden altı aya yakın bir süre geçti.
Türkiye, 1 Mayıs’ta Taksim’de yaşanan olayların etkisi daha soğumadan, 28 Mayıs gününden itibaren Gezi Parkı sürecini yaşadı.
İstanbul ve Ankara’da başlayan protesto eylemleri dalga dalga tüm ülkeye yayıldı.
Sadece devletin ilgili kurumlarının değil, sokaktaki vatandaşın da hiç beklemediği bir süreçti, bilançosu ağır oldu.
Gezi Parkı eylemlerinin “artçıları” halen görülüyor.
Bu dönem, devlette de bir travma yarattı.
İstihbarat eksikliğinin yanısıra, başta polisin konumu olmak üzere devletin bu işlerle ilgili kurumları tartışmaların odak noktasını oluşturdu.
Gezi Parkı eylemleriyle ilgili pek çok şey söylendi, süreç sorgulandı, tespitler ve değerlendirmeler yapıldı.
Yeri geldikçe, yeni değerlendirmeler yapılıyor.
Farklı analiz
Buna karşın güvenlik birimlerinin yaptığı “farklı” içerikli bir “Gezi analizi”nin, bu sürece farklı bakılmasını sağlayacağı kanısındayım.
Güvenlik birimleri, 28 Mayıs’tan Eylül’ün ilk haftasına kadar olan sürede gerçekleştirilen Gezi Parkı eylemlerinin değerlendirmesini ortaya koydu.
Şöyle ki; geçen 112 günlük sürede 80 kentte (Bayburt hariç) Gezi Parkı olayları çerçevesinde 5 bin 532 eylem ya da etkinlik gerçekleştirildi.
Eylemlere yaklaşık 3 milyon 600 bin kişi katılırken, 5 bin 513 kişi güvenlik kuvvetlerince gözaltına alınarak soruşturma kapsamına alındı.
Olaylarla ilgili adli soruşturmalarda 189 kişi tutuklandı, 4 bin 329 kişi yaralandı, 5 kişi yaşamını yitirdi.
Emniyet teşkilatı bir polisi şehit verirken, 697 polis yaralandı.
Örneklem çalışması
Güvenlik birimlerinin, gözaltına alınan 5 binden fazla şüpheliden oluşan bir “örneklem” grubu üzerinde yaptığı “demografik analiz” ise Gezi Parkı olaylarıyla ilgili farklı bir bakış açısına kaynaklık ediyor.
Haklarında adli soruşturma başlatılan Gezi Parkı şüphelilerinin yüzde 50’si kadın.
Şüphelilerin yüzde 15’i ilkokul/ortaokul mezunu, yüzde 24’ü lise mezunu, yüzde 36’sı üniversite öğrencisi ve yüzde 25’i üniversite mezunu.
Devletin resmi kayıtlarına göre, şüphelilerin yüzde 56’sı 18-25 yaş, yüzde 26’sı 26-30 yaş, yüzde 17’si 31-40 yaş, yüzde 1’i 40 ve üzeri yaş grubundan.
Ayrıca şüphelilerin ekonomik göstergeleri ise şöyle: Yüzde 39’u 0- 499 TL, yüzde 15’i 500-999 TL, yüzde 31’i 1000-1999 TL ve yüzde 20’si 2000 TL üzerinde gelire sahip.
Yine şüphelilerin yüzde 78’si Alevi kökenli olup bazı sendikalar/ sivil toplum örgütleri, taraftar grupları içinde yer alanlar, ulusalcı, laik kesimler. Yüzde 12’si siyasi partilerle ilişkili, yüzde 6’sı marjinal sol oluşumlar içinde, yüzde 4’ü ise terör örgütleri ve yasal uzantıları içinde yer alıyor.
Her ne kadar eldeki örneklem grubu bilimsel bir istatistik için yeterli olmasa da fikir ve değerlendirme yapılmasını sağlayabilecek nitelikte.
Hasar bedeli 139 milyon lira
Yapılan ayrıntılı araştırmalara göre, Gezi Parkı protesto eylemlerinin yarattığı tahribatın değeri yaklaşık 139 milyon lira.
Bunun yarısını (74 milyon lira) işyeri zararları oluştuyor. İkinci sırayı 15.5 milyon lirayla polis araçlarındaki hasarlar, üçüncü sırayı ise 10’ar milyon lirayla belediye araçlarının hasarı ve kaldırım tadilatları alıyor. Kamu binaları ve AKP binalarına verilen zarar yaklaşık 2 milyon lirayken, özel araçlarda 6 milyon lira, otobüs durağı zararlarında 4.3 milyon lira, reklam panoları ve trafik levhalarında 4.1 milyon lira ambulanslarda 2.8 milyon liralık maddi hasarlar oluştu.