Günümüzün dahi girişimcisi Elon Musk yine bir ilki başardı. Şirketi SpaceX, geliştirdiği Falcon Heavy roketini uzaya gönderirken, grubun elektrikli otomobili Tesla’yı da yanına alarak roketle birlikte uzaya çıkardı.
Şirin ve zeki robot “Sanbot” kısa süre sonra da hedefine ulaştı. Resmi bir toplantıda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın lafa, söze karışıyor diye espriyle karışık sahneden indirmesiyle bir anda ülke çapında ün kazandı.
İşte o andan itibaren “hummalı” bir çalışma Türkiye’de de yürütülmeye başladı.
Türk bürokrasisi robota özür diletmeliydi. Aradan çok geçmedi, “makina” dize getirildi ve TV yıldızı robot özür diledi. Olaylar tüm heyecanıyla yaşanırken, gazetedeki masama bir zarf geldi. Robot veya manken çıkmadı içinden ama kapağında “Kusursuz dünyayı nasıl inşa edebiliriz?” sorusunu yönelten bir kitap vardı. Mutluluk, gelecek ve anlaşılır örneklerle ekonomi dünyası ekseninde kurgulanan kitapta Avrupa’da son dönemde yıldızı parlayan genç düşünür Rutger Bregman’ın keyifli dille yazdığı notlar vardı. Amerika uzayla, biz sahnedeki robotla meşgulken bir anda dünyam değişti...
Devrimci hayaller...
Bregman 22 dilde yayınlanan ve çok ses getiren kitabında temel sorular soruyor. İnsanoğlu tarihin en zengin dönemini yaşarken neden giderek daha çok çalışıyoruz? Dünyadaki yoksulluğu bir seferde bitirebilecek kadar zenginken neden milyonlar yoksul?
Bregman’a göre bunun nedeni ütopyamızı yani daha iyi bir dünya için devrimci hayallerimizi kaybetmiş olmamız.
Zamanında köleliğin kalkması, kadın-erkek eşitliği nasıl ütopik ve imkânsız görülüyorsa şimdi de imkânsız görülen ütopyalar yaratmalıyız. “Dünyadaki yoksulluğu bitirmek” ve “daha mutlu hayatlar sürmek” için yeni fikirlere ihtiyaç var.
Kitapta şimdi ütopik gözüken ‘herkese karşılıksız para verilmesi’, ‘herkesin ev sahibi yapılması’, ‘haftada 15 saatlik -günde 3 saat- çalışma’ gibi öneriler de yer alıyor.
Evet, şimdi bize imkânsız geliyor ama kadınların oy kullanması da öyle değil miydi?
KADINLAR İÇİN mükemmel gün
Yapılan sayısız çalışma, daha az çalışan insanların hayatlarından daha memnun olduğunu ortaya koydu. Kısa süre önce kadınlar arasında gerçekleştirilen çalışmada Alman araştırmacılar “mükemmel günü” bile ölçümlemeyi başardılar. Bir günde dakikalardan en büyük payı (106) “samimi ilişkiler” alıyordu. “Sosyalleşme” (82), “dinlenme” (78) ve “yemek yeme” (75) de yine en iyi dereceler almıştı. Listenin en altında ise “ebeveynlik” (46), “çalışma” (36) ve “ev-iş arası yolculuk” (33) yer alıyordu.
Bir robot bir robota sorar: Bu otomobili kaça alırım?
“21. Yüzyılda Kapital” isimli kitabı yüzbinlerce satan ünlü Fransız ekonomist Thomas Piketty’nin dünyanın kurtuluşu için “Kapitalizmi kapitalistlerden kurtarmalıyız” sözünü hatırlarsınız. 1960’lardan bir anektod bu paradoksu çok güzel özetliyor...
Henry Ford’un torunu Henry Ford II, işçi sendikası lideri Walter Reuther’e şirketin yeni, otomize fabrikasını gezdirirken şakayla karışık sorar; “Walter, bu robotlara sendika aidatlarını nasıl ödeteceksin?” Reuther hiç duraksamadan yanıt verir; “Henry asıl sen onlara arabalarını nasıl satacaksın?”
Atlar ölümü tattı, insanlar?
Araç süren robotların, okuyan robotların, yazan -ve en önemlisi- hesap yapan robotların süratli gelişimi düşünülürse Bolluk Diyarı sakinleri de işlerini kaybetmekten korkmakta sonuna kadar haklı. Nobel ödüllü Wassily Leontief 1983’te, “İnsanın üretimdeki en önemli etken olma rolü azalmaya mahkum” demişti. “Tıpkı tarımsal üretimde atların rolünün önce azalması, sonra da traktörlerin gelişiyle hepten kalkması gibi. (Tekerlek noktasında at arabalarının yerini alan otomobiller düşünüldüğünde nasıl ki atlar kendini yenileyemediyse robotlar bütün dünyaya hakim olduğunda da insanların, yeni bizlerin “yenilenme” noktasında ne yapacağı gerçekten de büyük merak konusu!)
Kapitalizm başa bela!
-Para fakirlikten iyidir, sırf maddi nedenlerden bile olsa. Woody Allen (1935-)
-Gelecekte reel sektörde sadece robotlar çalışacak. İnsanlara hiç iş kalmayacak. Masayoshi Son (1957-)