Prof. Dr. Canan Karatay'ın "Bol kaya tuzu tüketin" önerisine kalp cerrahı Prof. Dr. Melih Us ve beslenme uzmanı eşi Gediz Doğay Us'tan yanıt geldi: Tuz tuzdur. Kaya tuzu da olsa, Himalaya tuzu da olsa içinde sodyum vardır. Sodyum vücutta ödem yapar ve kan basıncını artırır, yüksek tansiyonu olan kişilerde tansiyonu daha da yükseltir, uzun vadede kalp damar hastalıklarına davetiye çıkarır.
Yarın mübarek ramazan başlıyor. Uzun oruç saatleri sıcaklarla birleşince günler zor geçecek. Uzmanlar bu noktada sıvı kaybına karşı uyarıyor.
En aykırı uyarıyı da her zaman olduğu gibi Prof. Dr. Canan Karatay yaptı ve "Tuzla su birlikte vücuda girmeli. Vücudumuzun yüzde 60'ı sudur. Fakat sadece su değil, tuzlu su. Bol kaya tuzu yemeklere konulabilir, kaya tuzlu ayran içilebilir" dedi.
Tartışma yaratan bu öneriye kalp ve damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Melih Us ve beslenme uzmanı eşi Gediz Doğay Us karşı çıkıyor.
Pax Clinic’in beslenme uzmanı, İngiltere’de Chester Üniversitesi'nde beslenme bilimi üzerine master yapan Gediz Doğay Us ile ramazanda doğru beslenme üzerine bir röportaj yapmaya gittim. Ancak ünlü kalp cerrahı eşi Melih Us'un odaya girmesi ile sohbetin seyri değişti. Konu daha derin sulara daldı. Us çifti sorularımı yanıtladı.
Üç erişkinden biri tansiyon hastası
- Gediz Hanım, Canan Karatay Ramazan'a hazırlanmak için, 'bol bol kaya tuzu kullanılmasını, tuzlu ayran içilmesini' önerdi. Nasıl değerlendirirsiniz?
Kaya tuzu, Himalaya tuzu, deniz tuzu çok spekülatif, tartışmaya açık konular. Bilinmesi gereken basit gerçek ise şu; tuz, tuzdur. Sofra tuzunun kimyasal olarak ana bileşenleri yüzde 40 sodyum ve yüzde 60 klordur. Kaya, deniz, Himalaya gibi daha saf tuzlar maksimum yüzde 5-8 oranında başka faydalı minerallerden içermekle birlikte günün sonunda yine yüzde 40 oranında sodyum içerirler.
Her ne kadar doğal tuzları kullanmak işlenmiş sofra tuzuna nazaran daha iyi olsa da, içeriğinde az miktarda bulunan bu mineraller için kaya tuzunu gereğinden fazla tüketmek, tuzun asıl bileşeni olan sodyumu fazla tüketmeyi beraberinde getirir. Dünyadaki tüm beslenme kılavuzlarının önerdiği günlük tuz limiti 5-6 gramdır. Bu limiti aşmak, önerilen miktarın çok daha üstünde sodyum almamıza sebep olur, bu durum da kalp damar hastalıkları açısından oldukça tehlikelidir.
Son günlerde sanki kaya tuzu harikadır, basın yemeklere, ayrana gibi bir hava estiriliyor. Oysa bu mineralleri dengeli beslenmeyle doğal besinlerden zaten alabiliyoruz. Yüzde 5 mineral için Himalaya tuzuna bel bağlamak kaş yaparken göz çıkarmak demek.
Sodyumun arkadaşı
- Vücudumuzda sodyum miktarı yükselince ne oluyor peki?
Sodyum, organizma için önemli bir mineraldir, sinirler ve kasların çalışmasında temel rol oynar. Aynı zamanda vücutta su miktarı ve sıvı dengesinin düzenlenmesini de sağlar. Fakat sodyumun en yakın arkadaşı sudur, yani fazla sodyum vücutta su tutar.
Tuz çok tüketildiğinde, böbreklerin yüksek miktardaki sodyumu süzmesi zorlaşır, bu da kan basıncını arttırarak yüksek tansiyona davetiye çıkartır. Limitsiz kaya tuzu tüketin söylemi tüm beslenme kılavuzlarına aykırı. Sağlıklı insanın günde bir tatlı kaşığını asla aşmaması gerekir.
Melih Us: Kalp ve damar hastalıkları olanlarda ise bu oran yarım tatlı kaşığı olmalı. Türkiye'deki erişkinlerin üçte biri tansiyon ilacı kullanıyor.
Tuzlu ayran önerisi o kadar tehlikeli bir söylem ki... Kişi eğer tuzu atamıyorsa tansiyonunu zıplatır. Kalp ve damar hastalıklarına davetiye çıkarır. Zaten oruçlu kişi su içemiyor siz bir de tuz kullanın diyorsunuz. Genel bir tavsiye olamaz bu. Ancak tuzu düşük olanlara önerilebilir ama bu durumda zaten normal tuz yense de fark etmez.
- Kalp hastaları Ramazan'da neye dikkat etmeli Melih Bey?
Ramazan dönemi hem kalp damar hastalıkları hem de bu hastalıklara yandaş olan mesela toplardamar hastalıkları açısından önemli. Kalp hastalarının çoğu diüretikler dediğimiz idrar söktürücü ilaçları kullanıyor.
Bu ilaçların tamamı sıvı kaybına yol açar ve tabii hastalar oruç tutarken su içemedikleri için zaten sıvı kaybı olan kişiler, bir de bu ilaçları aldıklarından sıvı kayıpları artar.
Öte yandan, yeterli sıvıyı alamamak kanın yoğunluğunu arttırır. Bu da birçok hastalığa davetiye çıkarır.
Hem tansiyonlarında oynamalar oluşur hem de bizim en büyük korkumuz olan pıhtıya sebep olabilir. Dolayısı ile özellikle ilaç kullanan kalp ve damar hastalarının Ramazan öncesinde mutlaka doktor kontrollerini yaptırmaları gerek. Bu arada tansiyon ilaçlarında da idrar söktürücü özellik olduğundan, onlar da kontrollerini yaptırmalı. Diyabet hastaları da doktorlarına görünmeli. Son bir yılda büyük ameliyat geçirenlerin de dikkatli olması gerekiyor.
SUSUZLUK VE PIHTI
- Hangi düzeydeki kalp hastalarının oruç tutması sakıncalı?
Melih Us: Tromboz hastaları yani son bir yıl içinde pıhtı geçirmiş hastalar tutmamalı. Çünkü onlarda kanın yoğunluğu zaten problem. Bir de halk arasında yanlış bir kanı var. Hasta, 'ben zaten kan sulandırıcı ilaç alıyorum, bende pıhtı olmaz' diye düşünüyor.
Oysa ki bu ilaçlar kan sulandırıcı değil, kanın pıhtılaşmasını engelleyici ilaçlardır.
Kanı sulandıran tek yöntem su içmektir. Kalp damar hastaları mutlaka ramazandan önce doktorları ile görüşmeliler. Diyabet hastaları da doktorlarına görünmeli. Son bir yılda büyük ameliyat geçirenlerin de dikkatli olması gerekiyor.
Kişi ağırlığına göre su içmeli
- Gediz Hanım bir yetişkinin günde ne kadar su içmesi gerekiyor?
Burada tek bir sayı vermek doğru değil, kişinin beden ağırlığına göre hesap yapılmalı. Kilogram başına kışın 35 mililitre, yazın 40 mililitre sıvı tüketmeli. 70 kilo olan bir kişi; yazın 2.8 lifte sıvı almalı. 50 kilo olan birisinin ise 2 litre içmesi yeterli. 100 kilonun üstündeyseniz üç litre de yetmez. Kişinin vücut yüzey oranı önemli. Fakat çay miktarını toplam su tüketimi hesabına katmamak gerekir. Biliyorsunuz bizim insanımız iftarda başlar, sahura kadar çay içer. Çay içmesinler demiyorum ama içtikleri çayın yüzde 10'u idrar olarak çıkar. Çay kalmaz, vücutta su daha daha fazla kalır. Suyu da bölerek, sahura kadar yayarak içmeli. Üst üste içildiğinde yine idrar ihtiyacı oluşur. Öten yandan oruçlu iken güneşten uzak durmalı.
Terleme ve nefes de sıvı kaybına yol açar. Güneydoğu ve güneyde hava şu an sıcak olduğu için bu bölgede yaşayanların günlük tüketim miktarlarının üstünde, yarım litre daha fazla su içmesi gerekiyor.
Çay diüretiktir, su yerine geçmez
- Melih Bey, çay su yerine geçer mi?
Çay da diüretiktir, 20 bardak yani 500 cc çay içerseniz, 600 cc idrar yaparsınız. Çay sıvısı içerde durmaz, idrar ile dışarı çıkar. Ramazan yaz dönemine denk geldiğinden aç kalacağı için değil sıvı alamayacağı için belli hastalık grubundaki insanların dikkat etmesi gerekiyor. Açlık belli hastalarda tolere edilebilir, ancak susuzluk çok önemli.
- Toplum olarak bahsettiğiniz oranlarda, yeterince su içiyor muyuz peki
Yapılan araştırmalarda, Türklerin ortalama günde bir litre sıvı aldığı görülüyor. Az su içmek kanın yoğunluğunu artırdığından kalp ve damar hastalıkları için ciddi problem. Öte yandan böbrek de su ile çalışıyor, süzüyor. Az su böbreğe de zarar. İç varis hastalarında da su içilmesi çok önemlidir.
İç varis hastaları bir de pıhtı geçirdiyse genelde oruç tutmalarını pek istemiyoruz.
Ani bacak şişmesi tehlike sinyali
- Melih Bey varis hastalığı olanlarda su tüketimi neden önemli?
Damar iç duvarı bozulduğu zaman pıhtıya çok elverişli hale geliyor. Uzun süre su içmediğinde pıhtı oluşma sıklığı artıyor. Toplumumuzda her 10 kişiden dördünde venüz yetmezliği diğer adıyla toplardamar yetmezliği var. Bu hastalarda en büyük korkumuz bu damarların içinde pıhtı oluşmasıdır. Maalesef ilk zamanlar anlaşılmıyor bacak aniden şiştiğinde geliyor hasta. Bir adı da uçak hastalığıdır.
Uçakta basınç farklılığı olduğu ve bu da pıhtıya elverişli ortam hazırladığı için hasta uçaktan inerken bacağı davul gibi şişebilir. Bu da yine ani bir pıhtı oluşumunu gösterir. Hasta, İlk 24 saat içinde bize gelirse, pıhtıyı ilaçlarla eritme olasılığımız yüksek. 24 saati geçerse pıhtı yerleşmeye başlıyor. O zaman stent takmaya kadar götüren süreç başlıyor, iş gereksiz yere büyüyor. Oysa bu hastalar günlük yaşamlarında yeterli su içse bu risk azalıyor.
Öte yandan eğer ailede dış varis dahi varsa mutlaka doktora başvurup pıhtılaşma mekanizmalarına baktırmak gerekir.
Bunlar ultrason ve kan ile yapılan basit testler. Pıhtı oluşmadan patalojiyi düzeltmek mümkün. Dış varislerin yüzde 85'inin gerçek sebebi iç varistir. Kişi gidip lazer ve benzeri yüzeysel yöntemlerle tedavi olduğunu sanıyor! Oysa varislerin sadece yüzde 15'i yüzeysel yöntemlerle tedavi edilebilir. Yüzde 85'i iç varis kaynaklı pataloji olduğundan kalır. Doğru tanı olmadan doğru tedavi yapılamaz. Bunun yanı sıra, ilaç ve kan sulandırıcılara ek olarak kişi kilolu ise zayıflatmak gerekir ki damarlarda pıhtı riski azalsın...
- Pıhtının engellenmesi mümkün mü?
Bu tip pıhtıların bir kısmı sağ kalbe oradan da akciğere gidebiliyor. Akciğere büyük pıhtı giderse maalesef kişiyi kaybediyoruz. Oysa önceden saptansa belki bir varis çorabı, belki kan sulandırıcı ile kontrol altına alınacak. Üstelik bu hastalık ilerleyici bir hastalık. Erken teşhiste, ilaç ve çoraplarla ilerleme hızını yüzde 10'lara düşürebiliyoruz.