11 yaşındayken bir fotoğrafını görerek kilitlendiği New York’a 16 yıl önce cebinde sadece 200 dolarla giden Erzincanlı ‘Zach’ Erdem, bugün iki restoran, iki gece kulübü ve bir otelin sahibi, yılda 10 milyon dolar kazanıyor. Erdem, açmaya hazırlandığı bir gece kulübü ve otelle cirosunu üçe katlamayı planlıyor
TAB Gıda’nın Nasdaq’ta işlem görmesi için gittiğim New York’ta bugüne kadar dinlediğim en ilgi çekici hayat hikayelerinden birisine tanıklık ettim. Zach Erdem. 36 yaşında, asıl adı Zeynel. Amerika’da kulağa daha yakın olduğu için Zach ismini kullanıyor. Erzincan’ın bir köyünde çobanlık yaparken, tren rayı üstünde gördüğü bir gazete parçasında hayran kaldığı Manhattan fotoğrafına vurulmasıyla başlıyor her şey. 21 yaşında, cebinde 200 dolar ile gittiği Manhattan’da 6 ay sokakta yaşıyor.
Aylar süren arayışlardan sonra New York’un en ünlü restoranlarından Nello’da iş buluyor. Deli gibi çalışıyor. Barmenlik de yapıyor, tuvaleti de temizliyor. Çok çalışma dışında şansı da yok zaten.
BU BAŞARI ŞANS DEĞİL!
Ancak hedefli yaşamlarda mümkün olan bir başarıyla gün geliyor tuvaletlerini temizlediği restoranın sahibi oluyor. Bugün New York’un yazlık bölgesi Hampton’da popüler iki restoranı, iki gece kulübü ve bir oteli var. Ancak hedefli yaşamlarda mümkün olan bir başarıyla gün geliyor tuvaletlerini temizlediği restoranın sahibi oluyor. Restoranları 75 Main, Kozuhampton, gece kulüpleri Am Southampton, Summer House’da Leonardo Di Caprio, 50 Cent, Jenifer Lopez, Hugh Jackman, Sophia Vargara, Justin Bieber, Beyonce, Jay Z gibi isimleri ağırlıyor. Leonardo Di Caprio ile arkadaş, Kim Kardashian doğum gününde hediye göndermeyi ihmal etmiyor. Alman TV kanalı Pro7, onu ve mekanlarını üç gün boyunca çekerek şehrin belgeseline ekleyip, yayınladı. 40 yaş altı başarılı iş adamı ödülünü aldı. İmzalanma aşamasında olduğundan, söz verdiğim için ismini yazmadığım, şehrin eğlence hayatına yeni bir boyut getirecek gece kulübü için New York’taydı. Sorularımı Manhattan’da yanıtladı.
RAYLARDAKİ GAZETE...
- Seni tanıyabilir miyiz, nasıl geldin New York’a?
Erzincanlıyım. Ailem hayvancılıkla geçinirdi. Ben de çobanlık yapardım. 6 erkek kardeştik. Koyunları otlatma görevi ne hikmetse hep benimdi. Ufak siyah çantam vardı; annem içine ekmek, peynir domates koyardı. Niye her gün sıra bende, niye çobanlığı hep ben yapıyorum diye isyan halindeydim. Buradan gitmezsem çoban olarak öleceğim derdim. Bir gün koyunları yaylaya götürürken tren rayının orada bir gazete gördüm. 11 yaşındayım. Üstünde yüksek binaların olduğu bir fotoğraf vardı. Bir anda kilitlendim, içine girdim sanki o fotoğrafın. O kareden bir daha hiç çıkmadım. Gazeteyi götürüp sakladım.
- Okula gidiyor muydun?
Ağabeyim askerlik dönüşü İstanbul’a gitti. Esenyurt’ta inşaat işçiliği yapıyordu. Çağırınca koştum, liseyi okurum diye. Liseyi inşaatlarda çalışarak okudum, sonra Trakya Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünü kazandım. Bir yıl devam ettim. Hem okuyorum hem de barmenlik yapıyorum üç yıldızlı bir otelde. Odamın her yerini Manhattan fotoğraflarıyla kapladım. Sanki gerçek Manhattan, dışarısı kurguydu.
- Büyük şehirde yaşamak, Amerika hayalini kesmedi yani...
Pasaport çıkardım. Arkadaşlarım dalga geçiyor. Pasaport çıkarıp Erzincan’a mı gideceksin diye. Üniversite ikide öğrenci vizesi almak için Taksim’de bir ajansa gittim. Amerika’da kayıt yapmak için bir okul buldular bana. En ucuz okulu seçtim. ‘Bunun orada yaşamak için seçildiğini anladılar, son dört yıldır bu okula vize vermiyorlar’ dediler. Param yoktu, ‘Siz yine buna başvurun’ dedim. Vizeyi verdiler! Ağabeyim duyunca çok kızdı, bağırdı tabii. Dil bilmezsin, iz bilmezsin, ölürsün oralarda dedi. Biraz para biriktirmiştim. Annemle helalleştim, yıllarca görüşemeyebiliriz beni merak etme dedim. Uçağa atladığım gibi Amerika.
CEBİNDE 200 DOLAR
-Artık Manhattan’dasın.
Hayatımda ilk defa uçağa New York’a gelirken bindim. Heyecandan öleceğim. Uçaktan indik güvenliği geçtim. Cebimde 200 dolar. Telefon yok, olsa da arayacağım kimse yok, İngilizce yok, olsa da konuşacağım kimse yok. İki gün havaalanından çıkmadım. Üçüncü gün cesaretimi topladım. 13.50 dolarlık biletle bir otobüse bindim. 42. Cadde’de Grand Central’ın orada indim. Öyle kaldım. O sokakta, bu sokakta yatıyorum.
- Kaç yaşındasın?
2002’de 21 yaşında geldim buraya. Şimdi 36. Geldiğimde Allahtan mevsim yazdı. Bir süre sonra Central Park’ı keşfettim. Oraya yerleştim! Ama tekin değil. İzleyen 6 ay boyunca parkta yaşadım. Bazı insanlar yardım etti, Mersinli bir çocuk vardı. Onun çok yardımı dokundu. Bana oturma salonlarında yer verdi. Bir süre orada kaldım. İş arıyorum kimse iş vermiyor. Bu böyle aylarca sürdü. Çok perişan günlerdi.
BARMEN DE OLDU, MÜDÜR DE
- Derken...
Çalışma iznim yok, açım resmen. Derken Bronx’da, Dunkin Donuts’ta iş buldum. İki gün sonra çıkardılar. Mersinli arkadaşım 60 dolar verdi. Nedense o parayla New York’un yazlığı Hampton’a gittim. Belki orada iş bulurum diye. Sahilde yürüyorum Mc Donald’s arıyorum. 75 Main adlı restoranı gördüm. Girdim bara oturdum. Barın arkasında bir adam. Bana iş verin, ne iş olsa yaparım dedim. Biraz İngilizcem de var artık. Adam restoranın menajeriymiş meğer. Mucize oldu, bana iş verdiler. Restoranda her işi yapıyorum. Terfi ettim, barmen oldum üç ay içinde. Para biriktirdim orada. Miami’ye gittim, orada çalıştım. Sonra New York’a döndüm. Kimse beni tutamadı artık deli gibi çalıştım, yükseldikçe yükseldim.
- Nerelerde çalıştın?
New York’taki Nello yılların klasiği ve en ünlü restoranlardan biliyorsunuz. 75 Main’de çalışırken, ‘Nello’nun yazlığı açılıyor’ dediler. Gidip iş başvurusu yaptım. Nello beni işe aldı. Kısa sürede genel müdür yaptı. 300 kişilik restoran, bahçesi, özel odaları var. Çok zorlandım. Uykusuz çalıştım. Bunun üzerine beni 62. Cadde Madison Aveanue’daki ana Nello’ya getirdi. 6 yıl çalıştım. Yöneticisi olarak. Aylık maaşım 10 bin dolardı. Bir kuruş harcamazdım. Nello’nun deposunda yatıp kalkıyordum. Yeterli birikimim vardı artık. Amacım zaten hep vardı.
OTELİ DE VAR
- Kaç restoranın, çalışanın, paran var şimdi?
İlk çalıştığım yeri satın aldım. Ardından ikinci çalıştığım yer olan Nello’nun yazlık yerini satın aldım. Yıktım butik otel yaptım. Hampton’da 4 mekanım var şimdi. Restoranlarım; 75 Main, Kozu, Summer House ve Am Southhampton adlı iki de gece kulübü, bir de Hotel ZE adlı butik otelim var. Amerikan Eski Başkan Yardımcısı Joe Biden her yaz Hampton’a bir haftalığına gelir ve bizde kalır. Hampton Bodrum gibi bir yer, üç ay sezon. Yanımda 320 kişi çalışıyor. Önemli aileler çocuklarını kulübe almam, göz kulak olmam için beni arıyorlar şimdi. Yazlık mekanda yılda 10 milyon dolar ciro yapıyorum. Ama New York’taki yer açılınca tek başına 30 milyon dolar ciro yapacak.
İKİ YENİ İŞLER BÜYÜYECEK
- Hedefin ne?
Yılın 12 ayı çalışacak mekanları devreye sokmak istiyorum şimdi. New York’ta büyük bir kulüp ve otel açıyoruz. Bu kulüp 1960’larda doğmuş ve döneminin hiti olmuş. Şimdi o kulübü yeniden canlandıracağız ve New York’ta gece hayatında trendleri belirleyecek bir yer olacak. Şu anda anlaşma aşamasındayız. Kardeşim Ali yanımda. Hampton’da bana çok yardımcı oluyor. Onun da yardımı ile dünyaya açılıp farklı şehirlerde mekanlar açacağım.
KARDASHIAN'LA ARKADAŞ OLDU
- İlk restoranını nasıl aldın?
300 bin dolarım vardı artık. Hampton’a geri döndüm. 75 Main’e yemeye gittim. Sahibi yaşlandığını ve restoranı satmak istediğini söyledi. 7 saat içinde anlaşmayı yaptım. Balıkçıya, tedarikçilere param kalmadı, bana bir ay süre tanıyacaksınız. İşler iyi giderse ödeyeceğim, yoksa batacağım dedim. Borçluyum, malzeme alacak kuruşum yok. Güvenip malzeme verdiler.
- İşler nasıl gitti?
İşler patladı adeta. Rezervasyon alamıyorduk. Şehrin en iyi İtalyan restoranı seçildik. Restoranın karşısındaki bankta oturup ağlıyordum, burası gerçekten benim mi diye... Benim olduğunu şişen banka hesabımdan anlıyordum. Günde bin insan girip çıkıyordu mekana. Derken Kardashians Şov tartışması çıktı. Bir bölüm insan imza topladı, ‘Kardashians kardeşleri burada istemiyoruz’ dediler. Benim mekanımda şovu istedikleri kadar çekebilirler, dedim. Kapılarını ilk açan işadamı ben oldum onlara. Şovun restoran bölümlerini benim mekanımda çektiler.
75 Main daha da ünlendi. Fenomen oldu.
Kim Kardashian sipariş verdiğinde özellikle ben götürüyordum. Sonra arkadaş olduk.