İlk Fırsat programıyla başta Anadolu olmak üzere çok fazla bilinmeyen üniversitelerden mezun gençlerin, Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarında bir yıl boyunca çalışmalarını sağlayan Esas Sosyal, bu gençlerin maaşlarını da ödüyor
Üniversite mezunu her üç gençten biri işsiz. TÜİK verilerine göre diplomalı işsizlik oranı yüzde 34. Anadolu üniversitelerinden mezun gençlerin iş bulması daha da zor. Başta büyük şirketler olmak üzere eleman talep edenler, adı bilinen, marka üniversitelere yöneliyor. Bundan dört yıl önce genç işsizliğinin çözümüne farklı bir bakış açısı ile katkı sağlamayı amaçlayan bir girişim başlatıldı. Esas Sosyal Kurucular Kurulu Başkanı Emine Sabancı Kamışlı’nın öncülüğünde başlayan ‘İlk Fırsat’ programı istihdamda fırsat eşitliğine odaklandı.
Çifte destek
İlk Fırsat programıyla başta Anadolu olmak üzere çok fazla bilinmeyen üniversitelerden mezun gençlerin, Türkiye’nin önde gelen sivil toplum kuruluşlarında bir yıl boyunca çalışmaları sağlanıyor. Maaşları da Esas Holding’in girişimiyle kurulan Esas Sosyal tarafından ödeniyor. İlk iş fırsatının yanı sıra gençlere yabancı dil dahil donanımlarını geliştirecekleri eğitimler de veriliyor. Bu yıl 3’üncü dönem öğrencilerini alan Esas Sosyal’in İlk Fırsat programına katılan gençler arasında işsizlik oranı yüzde 8. Bu da öğrencilerin bir yerde çalışma şansı yakaladıktan sonra iş bulmalarının kolaylaştığını gösteriyor.
Emine Sabancı Kamışlı, “Neden STK’lar” sorumu ise şöyle yanıtlıyor: “Nitelikli insan kaynağına ihtiyaç duyan STK’ların bütçeleri kısıtlı. Gençlerin ise işe ihtiyacı var. Böylece gençlere iş hayatında basamak olacak ilk iş fırsatını yaratırken, demokrasilerin bel kemiği olan STK’lara da destek veriyoruz. İlk Fırsat’a katılan gençlerin cv’lerinde hem iş deneyimleri oluşuyor hem de normalde mülakata bile gidemedikleri şirketlerde işe girme fırsatı buluyorlar. Gençlerin bir kısmı STK kariyerlerine devam ederken, bir kısmı da Boyner Holding, Ernst and Young, Price WaterhouseCoopers, Trendyol, Ferrero, Binder Seidman International Grubu gibi şirketlere geçiş yapma fırsatı buldu.”
Havuzu geniş tut
Emine Kamışlı’nın bu noktada insan kaynaklarına önemli bir çağrısı var: “Şirkette kimlerin çalışacağı insan kaynaklarının sorumluluğunda. Mesuliyetleri havuzu geniş tutmak. Hata yaparım diye bilmediğinden korkmak değil. Şirketin gerçek ihtiyacına cevap verecek elemanı seçmek önemli. O da üniversitenin etiketine bakarak olmuyor, arz talep öyle ortaya çıkmıyor. ‘Eleman bulamıyoruz’ diyorlar. Kardeşim işsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir ülkede, nasıl eleman bulamıyorsun! O zaman sen doğru yere bakmıyorsun. Havuzun en azından bir kısmını, bu üniversitelerden gelecek gençlere ayırması lazım... Kaldı ki havuzun darsa ekonomik olarak maliyet de yüksek oluyor. Oradan seçmek zorundasın çünkü.”
Akıllı kent için imece
Toplumsal meselelere sosyal inovasyon ile çözüm üretmek isteyenleri bir araya getiren ‘İmece’, sosyal, kültürel ve çevresel meselelere kolektif bir şekilde çözüm üretilmesini sağlayan açık sosyal inovasyon laboratuvarı imeceLAB’i kurdu. imeceLAB birinci mesele sürecinde, ana partneri İstanbul Hollanda Başkonsolosluğu ile ‘Akıllı ve Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik’ teması üzerine gençlerle birlikte bir açık inovasyon sürecinde çözüm arayacak.
imeceLAB topluluğunun bir parçası olan 400’ü aşkın lise ve üniversite öğrencisi, imeceLAB’in yürüteceği açık inovasyon sürecinde, farklı kişi ve kurumlar bu mesele etrafında toplanarak, kentlerin gündelik hareketliliğinin değişen iklimine büyük ölçüde maruz kalan farklı ekonomik, sosyal ve kültürel gruplardan gelen bireylerin ihtiyaçlarına odaklanarak projeler geliştirecek.
Zorlu Holding ve ATÖLYE’nin kurucu ortaklığı, S360’ın stratejik partnerliği ile hayata geçirilen sosyal inovasyon platformu İmece, bugüne kadar 24 sosyal girişimin gelişmesine liderlik etti.
İnsan odaklı
Birinci mesele sürecinin açılışında düzenlenen toplantı, Zorlu Holding Yönetim Kurulu üyesi Emre Zorlu, İmece Direktörü Buğra Çelik ve Hollanda’nın İstanbul Başkonsolosu Bart van Bolhuis’in katılımıyla gerçekleştirildi.
Konuşmasında Hollanda ve Türkiye arasındaki işbirliği potansiyelini vurgulayan Bart van Bolhuis, “İstanbul’da yaşayan insanlar her gün trafikte vakit kaybediyor. Fosil yakıtların kullanımı, küresel çapta iklim değişikliğine yol açan karbondioksit salınımına neden olmasının yanı sıra, insanların sağlığını riske atıyor. Yaklaşan yerel seçimlere katılacak tüm taraflar da akıllı ve sürdürülebilir hareketliliğe geçmenin önemini vurguluyor. Hollanda, bisiklet kullanımını günlük hareketliliğe başarılı bir şekilde entegre etmesinin yanı sıra, elektrikli araç uyumu alanında da öncülük ediyor ve insan odaklı tasarlanmış şehirler yaratıyor. İstanbul’daki partnerlerimiz ile işbirliği hâlinde, daha akıllı ve sürdürülebilir bir İstanbul’un yaratılmasına destek olmayı ve birlikte çözümler tasarlamayı ümit ediyoruz” dedi.
Kitlesel fonlama
Toplantıda konuşan Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu ise üç yıl önce yola çıkarken hedeflerinin İmece’nin kendi ayakları üzerinde durabileceği bir platform haline gelmesi olduğunu dile getirdi. Emre Zorlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Zorlu Holding olarak kaynakların toplum için etki yaratabilecek fikirlere ve girişimlere yönlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Programımızdan mezun olan sosyal girişimler, özel şirketler ve sivil toplum kuruluşları gibi farklı paydaşlarla işbirlikleri geliştirdi. Bu girişimler, kitlesel fonlama gibi imece usulü fonlama yöntemleri ile yurtdışından finansman sağlayabiliyor. imeceLAB gibi kitleleri çözüme dahil edecek yeni programlar başlatabiliyor.”
New Yorklular Amazon'u püskürttü!
Kentsel hareketlilik deyip geçmeyin, insanlar bunun öneminin farkına vardıklarında kentlerine ve kendi hayatlarına sahip çıkmada daha proaktif oluyorlar. Son örneğini geçen hafta gördük: Koskoca Amazon, 25 bin kişinin çalışacağı New York'un Queens bölgesindeki yeni merkezinin yapımını gelen tepkiler üzerine iptal etti.
Geçen günlerdeki New York seyahatimde Amazon’un, Queens bölgesine yapacağı yeni merkezini ve protestoları yazmıştım. Başta trafik artışı olmak üzere, metro, hastane, okulların yükü artacağı, gayrimenkul fiyatları tırmanacağı için New Yorklular yatırıma karşı çıkıyordu. Ancak 25 bini aşkın çalışan ve 2.5 milyar dolarlık yatırım söz konusuydu. New York Belediyesi sıcak baktığı için yatırımın önü açıktı. Ancak sonunda protestolar etkili oldu. Amazon yatırımdan vazgeçti... Bu kararlılık ve bilinç daha fazla coğrafyaya egemen olduğunda dünya daha yaşanılır bir yer olacak.
Hayalin renkleri gerçeğe başkaldırıyor
Muzaffer Akyol ve Gaye Su Akyol’un tuval resminin yanı sıra, farklı malzemelerin de oyuna dahil olduğu “Tahayyüller Okyanusunda İki Kuş” adlı üçüncü ortak sergileri 28 Şubat’a kadar Ekavart Galeri’de görülebilir. Tahayyüller Okyanusunda İki Kuş, ortak geçmişi ve kan bağı olan, farklı zamanlarda ve yakın coğrafyada doğmuş, son çeyrek yüzyıla birlikte tanıklık etmiş baba-kızın, iki farklı anlatım dilinin, iki bağımsız kuşağın, gücün dikte ettiği boğucu gerçekler yerine, kendi “karşı gerçeklik”lerini kurguladıkları bir tahayyüller kâinatı. İçine doğdukları kültüre yabancılaşmadan, ona ait izleri sürerek yeni semboller tanımlama, somut dünyanın karmaşasıyla ve politik kaosuyla mücadele etme, şiirle, renkle, müzikle hayallere sahip çıkma ve karşı gerçeklik yaratarak, muhafazakârlaşan bir dünyayı kolektif hayallerle dönüştürme pratiği. Gaye Su Akyol’un eserlerinde kadınlar, aralarında sözleşmişler gibi sıkı bir dayanışmayla, yoğun bir atmosfer eşliğinde gücü, arzuyu, değişimi yeniden tanımlıyor, toplumsal cinsiyet rollerine başkaldırıyorlar.
Dönüştürüyor
Muzaffer Akyol’un eserlerinde kâinatın devinimi, dönüşümü, çığlığı, nar formuyla vücut buluyor. Dökülen narlar, kurtlar sofrasında paylaşılan büyük pasta, politik mevsimin çetin şartlarını haber veriyor. Tahayyüller Okyanusunda İki Kuş, zaman, hayal ve olasılıklar üzerinden birbiriyle ilişkili fakat bağımsız kompozisyonları su yüzüne çıkarırken, okyanusu olmayan bir coğrafyadan açık denizlere açılarak, mevcut gerçekliği dönüştürüyor, yerine yepyeni olasılıklar sunuyor. Özgün şarkılarıyla müzik dünyasındaki ezberleri sarsan Gaye Su Akyol’un eserleri de sanatın farklı dallarındaki yeteneğini gösteriyor. Ekav Galeri’den çıkarken fanları bu müthiş yeteneğin eserlerini görmek için grup halinde içeri giriyordu.