Beyaz yakalının tatil düşü Yunan adaları, 5.5 liraya dayanan euro ile suya düştü! Ne varsa bizde var, diyen tatilciler bayramda Bodrum, Alaçatı'ya koştu. Turizm coştu, esnaf sevindi ama metropol insanları gittikleri yerlere yoğunluğu, trafiği ve stresi taşıdı.
Son 10 yıldır herhalde hiçbir bayramda bu kadar biz bize olmadık. Ege'nin karşı yakası bayramdaki birlik bütünlüğümüze, bir aradalığımıza bakakaldı, yolumuzu gözler oldu. Ancak arife ile birlikte dört günlük tatil boyunca kimse adımını 'komşuya' atmadı desem yeridir.
Efendim, bayramı Bodrum'da karşılayanlar arasındaydım. Tanıdığım, tanımadığım kim varsa Bodrum'daydı. 5 yıldızlısından, yıldızsızına tüm oteller doluydu. Otel sahiplerinin cakasından geçilmiyordu.
Ne oldu da okulların açık olduğu dönemlerde dahi haftayı tamamlayıp uzun bayram tatillerine çıkan gezgin ruhlu cemiyetimiz, beyaz yakalılarımız, Misak-ı Milli sınırlarımızın dışına adım atmaz oldu. Yerlilik ve millilik bilinci seyahat anlayışımızı da mı etkilemeye başladı yoksa!
Euro, faturayı kabarttı
Rastladığım herkese üşenmeyip sordum: "Bu ne ilgi böyle Bodrum'a!.. Bodrum, Bodrum olalı böyle bir kalabalık görmedi! Buna rağmen neden buradasınız?"
Cevap hep aynı oldu: "Dolar, euro'ya baksana. Bana mısın demiyor, yaz sıcağında harareti sönmüyor."
Gerçekten, son iki ayda TL karşısında hızla yükselen dolar ve euro, politika faizinin 6.25 puan artmasına rağmen bir türlü geri gelmiyor. Öyle olunca ucuz olduğu söylemleriyle yere göre koyamadığımız Yunan adaları başta olmak üzere yurtdışına giden insan sayısı azaldı. Gidenler de ödedikleri faturanın pişmanlığıyla döndü. Ege adalarının ucuz olduğu efsanesi birçok efsane gibi Ege'de battı.
Bir tabak salata 40 liraya dayandı
Basit bir hesap yapalım. İçinde domates, kalamata zeytin, bir kibrit kutusu beyaz peynir, salatalık ve soğanın bulunduğu 'Greek salad', Yunanlıların çoban salatası yani, fiyatı 6 - 7 euro. Bu fiyat eskiden ucuz geliyordu. Ancak şimdilerde 'Greek salad'ın TL bazındaki değeri 38 TL. E bu paraya İstanbul'da normal bir restoranda ana yemek yiyorsunuz. Öyle olunca bayramda tatil yapmak isteyenler Bodrum'un, Alaçatı'nın yolunu tuttu.
Turizmcinin yüzü güldü
Tuttu da iyi mi oldu! Turizmci açısından, esnaf açısından son derece iyi oldu elbette... Tam bir bayram hediyesi oldu, bereketini görsünler. Maça Kızı, Mandarin, The LifeCo'ya uğradım bayramda. Yüzde 80 oranında yabancı misafir vardı hepsinde. Sağlıklı yaşam merkezi The LifeCo'nun kurucusu Ersin Pamuksüzer bir talep patlamasıyla karşı karşıya kaldıklarını, Türk misafirleri için beach şubelerinde de ana merkezlerinde de önceden belli odaları rezerve ettiklerini söyledi. Pamuksüzer'e göre bu talebin ana nedeni sağlıklı yaşam bilincinin her geçen gün biraz daha artması ve LifeCo'nun bu alanda yılların tecrübesiyle dünyada öne çıkması.
Sağlık turizmi popüler
Ülkemiz için en hayırlı turizm; sağlık turizmi. Bir gelen sonra beş kişiyle geliyor çünkü. Nitekim Türkbükü'nde konuştuğum İngiliz yapımcı tam 5 yıldır Bodrum LifeCo'ya geldiğini söyledi. Lübnanlı aile ise terapilerini tamamlayıp ayrılmalarının ardından, kaldıkları odayı Beyrut'taki komşularına rezerve etmeye çalışıyorlardı. Yani esnafın, turizmcinin keyfi yerindeydi. Ancak Bodrum'a girişte trafik, köprü trafiği gibi milim milim ilerlerken, Gümbet'ten Bitez'e gitmek iş çıkışı Şişli yoğunluğunu hatırlattığında İstanbullu hemşehrilerime tatil tercihlerinden dolayı sevgilerimi ilettim bol bol! Çocukların okulunun bitmesini, yıllık izin tarihinin gelmesini bekledikleri uzun aylar boyunca tatilin hayalini kuran metropol insanları, buldukları ilk fırsatta indikleri Güney'de her yerde, her yerde ve her yerdeydiler! Restoranlar, kafeler, çarşılar doldu, taştı... Bayram tatilini Nişantaşı'nda ya da Etiler'de geçirmiş gibi oldum desem abartmış olmam. Dahası seçimin yaklaşması nedeniyle kimse tatilini uzatmadı ve hep birlikte metropolümüze geri döndük!
Sanat piyasasına Uzakdoğu'dan can suyu
Önceki hafta Ali Güreli'nin Contemporary İstanbul (CI) için yaptığı davete katıldık. Sanat piyasası ile ilgili önemli bilgiler aldık. Dünyadaki siyasi ve ekonomik gelişmelerden en hızlı etkilenen sektör olmasına rağmen sanat piyasasının son 10 yılda yüzde 18 büyüdüğünü hatırlatan Güreli, "2014'te 68 milyar dolar olan sanat piyasasının hacmi, 2016'da 56 milyar dolara gerilemiş, 2017'de yeniden canlanarak 64 milyar dolara yükseldi" dedi.
Güreli, 2018 yılında da bir artış gözlemlediklerini söylüyor. Bu artışta en büyük payı Asya alıyormuş. 2017'de sanat piyasasında ABD'nin payı yüzde 34. İkinci sıraya ise İngiltere'yi geçerek Çin yerleşmiş. Çinli sanatseverlerin ortaya çıkması sanat piyasasına can suyu gibi gelmiş görünüyor. Zaten Contemporary İstanbul da Uzakdoğu'dan hem koleksiyoner hem de gazeteci davet etmek için bir dizi proje hazırlamış.
Dünyada sanat fuarı sayısı 280'i geçmiş. Başta Çinli milyarderler olmak üzere koleksiyonerlerin İstanbul'u seçmesi için Güreli ve ekibi pek çok yurtdışı fuarda İstanbul tanıtımı yapıyor.
Bienal'in misyonu farklı
Contemporary Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli toplantı boyunca İstanbul'daki tüm müzelerin, fuarların bir araya gelerek bir sanat takvimi oluşturması ve ortak orta yol oluşturmasının önemine vurgu yaptı. Bir araya gelememekten yakınan Güreli, "Üzülerek belirtmek isterim ki İstanbul'u daha iyi seviyelere ve başarılara taşımak ve bu rekabet ortamında güçlü olmak adına İKSV ile bir araya gelemiyoruz. Birlikte iyiye yönelemiyoruz" dedi.
Güreli, Contemporary İstanbul'u şehirdeki başta bienal olmak üzere diğer kültürel ve sanatsal aktivitelerle aynı haftaya getirmek istiyor. "Çünkü o zaman şehre gelen yabancı koleksiyonerlere, turistlere de daha geniş bir yelpaze sunabiliyor ve burada kalma günlerini uzatmış, ekonomiye de katkı sağlamış oluyoruz" diyor.
Bir grup meslektaşım ile birlikte Güreli'nin toplantısının hemen ardından Atlı Köşk'teki Osman Hamdi Bey'in sergisinin açılışına katıldık. Sergi açılış kokteylinde meslektaşım Şelale Kadak, Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer'e Gürel'inin önerisini sordu.
Bu yaklaşımı doğru bulmayan Nazan Hanım'ın gerekçesi çok net oldu: "Fuarlarda satış olur. Bienaller ve müzeler, satışın olduğu bir oluşumla birlikte hareket edemez. Misyonlar farklı. Doğru değil her şeyden önce."
Sanatsever kredisi
Güreli, bu yıl 15'incisi yapılacak Contemporary İstanbul için sanatseverleri ilgilendiren güzel de bir haber verdi. Ali Güreli, 13 yıldır fuarın kesintisiz ana sponsoru olan sanata azami desteği veren Akbank'a 'sanat kredisi' önerisi götürmüş.
“Akbank Sanatsever Kredisi” bu yıl ilk kez fuarda uygulanacak. Güreli konuyla ilgili şunları söyledi:
"CI’ın 80 bin ziyaretçisinin yüzde 50.5’inin 24-35 yaş arasındaki genç kitle olduğunu gördük. Bu genç kitleyi cesaretlendirmek ve sanat koleksiyoneri olmaya ilk adımlarını atmak amacıyla bu yıl için 30 bin TL ile sınırlı kredi Akbank tarafından sadece bir dakikada tesis edilecek. Geri ödemesi sanatseverin tercihine bağlı olarak 3-5 yıl vade ile ve özel sanat faizi uygulaması ile uygulanmaya pilot olarak seçilen 5 galeride başlandı. CI 2018 esnasında tüm fuarda uygulanacak bu kredi için TC kimlik numarası ile görevliler talepleri anında karşılayacak."