Thomas Robert Malthus ekonomi tarihinin üzerinde en çok konuşulan ve tartışılan kişilik-lerindendir. 1766’da doğmuş, 1834’te ise ölmüştür. Aslında matematikçidir. Felsefe eğitimi de almış. Hatta rahiplik bile yapmıştır. Ama biz onu daha çok “Nüfus hakkında bir deneme”siyle hatırlarız.
Malthus bu çalışmasında nüfusun geometrik bir hızla, yani katlanarak artarken dünyadaki gıda arzının ise aritmetik arttığını ve bunun açlığa, kıtlığa, kitlesel ölümlere yol açacağını öngörmüş.
Nüfus artışı...
Malthus’a göre, nüfus çığ gibi artıyor ama toprağın verimi belli bir düzeye kadar artırılabilir ancak ötesi yoktur. İktisattaki meşhur azalan verimler kanunudur bu. Teorinin gerisi ise çok acımasızdır. Yaklaşan felaketi önlemek için doğum oranlarını düşürmenin gerektiğini söyler, ücret artışına karşıdır, nüfus artış oranının bir şekilde yavaşlaması gerektiğine inanır. Yoksullara yük gözüyle bakar. Bu yaklaşımları nedeniyle hem dindarların hem de ateistlerin tepkisini çekti.
Sonuçta realite Malthus’u haksız çıkardı. 200 yıl önce bu görüşü ortaya attığında dünyanın nüfusu 1 milyar bile değildi. Oysa şimdi 7 milyar. Ama ne küresel açlık var, ne de kıtlık. Ortalama yaşam süresi iki katına yükseldi. Malthus’un öngöremediği, teknolojik sıçramanın tarıma, gıda arzına olan etkisiydi.
Teknoloji, gübre ve ilaçlar sayesinde verimlilik arttı, buzdolabı diye bir şey çıktı ve gıda depolanabilir hale geldi.
Malthus’u hatırlatan yapay zekâ ve robotlar konusundaki öngörüler oldu.
Tesla CEO’su Elon Musk ve Stephen Hawking gibi bazı bilim adamları yapay zekânın gelişimini insan ırkının sonunun gelmesine benzetmeye varacak yorumlar yaptılar. Robotları “terminatör”lere benzeten tahminleri bir yana koyarsak en basitinden yapay zekânın ve robotların gelişmesiyle insanların işsiz kalacağını öngörüyorlar. Malthus’un 200 yıl önceki “Aç kalıp, kırılacağız” kehanetinin biraz daha hafifi.
Yeni işler çıkacak
Ancak yapılan bazı çalışmalar öyle olmadığını gösteriyor. Denetim firması PwC’nin çalışmasına göre yapay zekâ ve ilişkili teknolojiler boşa çıkarttıklarından daha fazla iş yaratacaklar. Mesela İngiltere’de gelecek 20 yılda 7 milyon iş yok olacakmış ama 7.2 milyon yeni pozisyon yaratılacakmış. Yani 200.000 artıdayız.
Bazı sektörler istihdam kapasitesi açısından küçülürken, bazıları büyüyecekmiş. Örneğin imalat sanayiinde iş kayıpları olurken sağlıkta artacakmış. Ortaya bir felaket senaryosu değil refah tablosu çıkıyor. Verimlilik artacak, fiyatlar düşecek, insanların reel geliri yükselecek; daha çok harcayacaklar ve ekonomiler büyümeye devam edecek.
Bir tarafta Hawking ve Musk’ın ortaya koyduğu tehditkâr tablo, diğer yanda Amazon CEO’su Bezos gibilerinin gördüğü rönesans ya da altın çağın başlangıcı. Ben ikinciye inanmak istiyorum. Bu konuya ilgi duyanların okuyacağı güzel bir kitap var: “Daha Yeni Başlıyor”. Faruk Eczacıbaşı teknolojik gelişmelerin getirdiklerini ve götürdüklerini incelemiş, bizi nelerin beklediğini tartışmış. Okuma listenize alın derim.