Servet Yıldırım

Servet Yıldırım

servet.yildirim@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu sorunun cevabını bilen yoktur. Kadrosunda onlarca uzmanın çalıştığı ve en gelişmiş bilgisayar modellerinin kullanıldığı birçok finans kuruluşunun bundan bir yıl önce bugüne dair yaptıkları tahminlere bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Ya da hiç uğraşmayın; merkez bankasının sitesindeki geçmiş beklenti anketlerine bir göz atın. Mesela 2015 sonunda 1 yıl sonrasına ait “dolar kuru beklentiniz nedir?” sorusuna verilen yanıtların ortalaması 3.10’muş. Oysa dolar 2016’yı 3,52 lira ile kapattı. 2016 Aralık ayındaki ankette 2017 sonu dolar/TL tahmini ortalaması ise 3,6317’ydi. Bakalım ne olacak? Bu anketler öyle eften püften anketler değildir. Özelliklidir. Özelliği cevaplayanların işin içinde ve eli taşın altında olan profesyoneller olmasıdır. Yerli ve yabancı finans sektöründen ve reel kesimden bilgisi ve donanımı güçlü olan bir gruptan söz ediyorum, sokaktan rastegele seçilmiş bir gruptan değil.

Haberin Devamı

Kur tahmini ile  ‘nikah’ olmaz

Para gelecek mi?

Dolar kurunu tahmin etmek için birçok sorunun yanıtını vermek lazım. Önce doların diğer paralar karşısındaki değerini öngörmek gerekir. Bunun için önde gelen merkez bankalarının ne yapacaklarını tahmin etmek lazım. Son birkaç yıldır Fed’in faiz artırım sıklığını tahmin edebilen çok fazla çıkmadı. Yetmedi, politikacıların atacağı adımları öngörmek gerekir. Hatırlayın, Trump’ın öngörülemezliği yüzünden ne finansal pozisyonlar heba oldu, ne zararlar yazıldı. Dünyadaki sermaye hareketleri nasıl seyredecek? Gelişmekte olan piyasalara fon akışı sürecek mi? Türkiye bu akıştan pay almaya devam edecek mi? Bu pay artacak ya da azalacak mı? Bunlar başarılı bir kur tahmini için dışarıya dair öngörülerden bazılar...

İçeride ise önce politik gelişmeleri tahmin etmek gerekir. Mesela erken seçim olacak mı? Kabine değişecek mi? Ama bunun da ötesinde ekonomiye dair temel yaklaşımlar hakkında bir fikriniz olmalı. Örneğin hükümetin nasıl bir maliye politikası izleyeceğini bilmek şart. TCMB’nin para politikasını, faiz ve likidite hamlelerini öngörmek iyi tahmin yapmanın diğer bir boyutu.

Haberin Devamı

Öngörülmez boyutlar

Başka boyutlar da var, üstelik daha da öngörülmez olan boyutlar. Bunlardan biri de jeopolitik boyuttur. Jeopolitik tarafta sürprizler olacak mı? Mesela 2015 Kasım ayı başında o ay içinde Türkiye’nin bir Rus savaş uçağını düşüreceğini öngören olmuş mudur? Sanmam. Bunun gibi onlarca örnek verilebilir. Şu anda akla gelmeyen bir çok sıcak gelişme her an piyasaları sarsacak birer şok olarak ortaya çıkabilir. Akdeniz’de, Ege’de, Suriye’de veya Kürtlerin referanduma hazırlandığı Irak’taki “sıcak” bir gelişme piyasalardaki dengeyi birkaç saat içinde bozabilir. İşin içinde illa Türkiye’nin olması da gerekmiyor. Kuzey Kore ile ABD arasında belirli aralıklarla tırmanan gerilim bizim bir hayli uzağımızda ama gürültüsünden Türkiye piyasaları da etkileniyor. Mesela Japonya’nın üzerinden iki gün önce geçen Kuzey Kore füzesi belki Japonların derdiydi ama bütün piyasaları gerdi.

Kısacası kuru tahmin etmek çok zordur. O nedenle kur tahminleri kısa aralıklarla revize edilir. Bu işle uğraşan profesyoneller arasında en büyük tehlike tahminine körü körüne bağlanmaktır. “Kur tahmini ile katolik nikahı olmaz” derler.

Haberin Devamı

Uçmak ya da Overbook olmak

Uçak biletinizi 2 ay öncesinden aldınız ve şehir trafiğine rağmen uçuştan 3 saat önce havalimanına gidip check-in kuyruğuna girdiniz. Hemen rahatlamayın çünkü şu ana kadar yaptıklarınız uçacağınız anlamına gelmiyor. 26 Ağustos’ta 12 kişi havalimanına gittik ancak 8’imiz sorunsuz uçabildik. Geri kalanlardan biri uzun bir belirsizlikten sonra son dakikada binebildi, diğer 3’ü ise 6 saat sonraki uçuşla hedefe ulaşabildi. Böylece “overbook” satışı denilen kavramla tanıştık. Öğrendik ki, bu gibi durumlarda online check-in yapanlar öncelikle uçuyor, yapmayanlar ise stand-by konumuna geçiyorlar. Sizin anlayacağınız yedeğe alınıyorlar, yeri garantilemiş olanlardan uçağa binmeyen olursa son dakikada onların yerine uçabiliyorlar. Haftalar öncesinden parasını ödediği halde uçamayan yolcunun yaşadığı bu ızdırabın nedeni havayolu şirketlerinin koltuk sayısından fazla bilet satmaları. Yolcu açısından anlaması ve kabul etmesi zor bir durum. Hava taşımacılığında ise yaygın bir uygulama.

Algoritma halleri

Elimde Türkiye ile ilgili bir istatistik yok ama ABD’de geçen yıl 475,000 yolcu bu durumla karşılaşmış. Bir bölümü kendilerine teklif edilen tazminatı kabul edip başka saatte uçmuşlar. 40,000’den fazla yolcu ise rızaları olmadan koltuklarını kaybetmişler. Onlara da bir tazminat ödenmiş. Bizim havayolu şirketi ise rızaları dışında 6 saat beklettiği yolculara kişi başı 100 euro ödedi.

Havayolu şirketleri kayıtlarına göre yolcuların belli bir yüzdesi uçuşa çeşitli nedenlerle gelmiyor. Eğer bu biletler iade edilebilir türdense şirketin bir ciro kaybı oluyor. Bu nedenle uçağı dolu uçurmak isteyen şirketler, koltuk sayısından fazla bilet satıyorlar. Fazla bilet sayısı ise şirketin yazdırdığı bir algoritma tarafından belirleniyor.

Online check-in şart

Yolcuları zor durumlara düşüren ancak mevzuata uygun düşen bu uygulamaya karşı ne yapılabilir? En doğrusu fazla bilet satışının engellenmesi. Ancak bu, finansal nedenlerle şimdilik zor görünüyor. Geriye tahmin yöntemlerini iyileştirmek, daha etkili bir algoritma hazırlamak kalıyor. 26 Ağustos sabahı İstanbul Atatürk Havalimanındaki görüntü dünya lideri olma iddiası taşıyan bir şirketin algoritmasının yetersiz kaldığını gösterdi.

Havayolları “overbooking” konusunda yolcuları daha fazla bilgilendirip, şeffaf olmalı. Bu olasılığı biletin arkasına ya da web sitesinin bir yerine gizlenmiş bir uyarı ile yapmak yerine daha açık olabilirler. Yolculara tavsiyem ise özellikle uzun tatiller nedeniyle trafiğin yoğun olduğu Bodrum ve Dalaman gibi uçuşlarda online check-in yaptırmaları. Bu bile istediğiniz saatte uçmak için yeterli olmayabilir....