Servet Yıldırım

Servet Yıldırım

servet.yildirim@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Pek çok kişi “Bu koşullarda Merkez Bankası kolay kolay faizi artıramaz” demişti. Biri de bendim. Merkez’in faiz artıracağı tahmini ilk olarak yabancı aracı kurum ve bankaların raporlarında yer aldığında benim gibilere çok inandırıcı gelmedi. Aslında ben de onlar gibi enflasyon görünümündeki bozulma nedeniyle Merkez Bankası’nın faizi artırması gerektiğini, hatta geç bile kaldığını düşünüyordum. Fakat bir de realite vardı. Yüksek faiz yakınmaları ve “siyaset”ten gelen sert eleştiriler nedeniyle, kritik seçim arifesinde bu adımı atamayacağını düşünüyordum. Attı; benim gibileri şaşırttı. Merkez, kendi ifadesiyle, “ölçülü bir parasal sıkılaştırma”ya karar verdi.

Haberin Devamı

‘Yeterli’ diyebilirdi

Oysa 2017 başından bu yana ortalama fonlama maliyetini 4.5 puana yakın artırdığını, yani önemli bir sıkılaştırma yaptığını ve daha fazlasına gerek olmadığını söyleyebilirdi. İnandırıcı olmazdı, çünkü enflasyon hedefin çok üzerinde seyrediyordu. Faizin mevcut seviyesinin zaten yüksek olduğuna işaret edebilirdi. Piyasa faizleri şu anda 3-3.5 puan ve Merkez Bankası fonlama faizi ise 2-2.5 puan enflasyonun üzerinde seyrediyor. Yani negatif değil, pozitif bir reel faiz söz konusu. Bu düzeyde bir reel faiz varken, faizi daha fazla artırmadan idare edilebilir miydi? Zor çünkü fiyatlama davranışlarının bozuluyor olması reel faiz düzeyinin yeterli olmadığının bir işareti. Faizlerin mevcut seviyesinin yabancı yatırımcıları çekmek için yeterli olduğunu söylenebilirdi. İlk 4 ayda nette kısa vadeli sermaye çıkışı değil, yurtdışından giriş olmuş. Ama işin bir de “ama”sı var; bu girişin boyutu geçen yılın aynı dönemindekinin çok altında kaldı. Dolayısıyla, yabancılara sunulan faiz onları, algıladığı risklerle karşılaştırıldığında yeterince cazip değildi.

Siyasetten, “Faizi düşür” çağrıları ise ilk defa karşılaşılan bir durum değil. Siyasetçi açısından düşük faiz söyleminin seçmende her zaman bir karşılığı oldu. Düşük faiz ve yüksek büyüme yanlısı siyasi otorite ile fiyat istikrarını sağlama konusunda yasalarla görevli kılınan para otoritesi arasında bu tip bir diyaloğu sık sık yaşıyoruz. Aynı diyaloğu daha önce Avrupa Merkez Bankası ile Avrupa’daki liderler de yaşadı. Bu diyaloga zaman zaman başta ihracatçı olmak üzere iş dünyası da katılıyor. Geçmişte de buna benzer çağrıların yapıldığı dönemlerde Merkez Bankası faiz artırım kararları almıştı. Bu defa da öyle oldu.

Haberin Devamı

‘Merkez’i zorlayan faktörler

Merkez Bankası’nı bu adımı atmaya zorlayan bazı gelişmeler vardı:

- Enflasyon beklentileri hızla bozuluyordu. En son açıklanan TCMB beklenti anketinde enflasyon tahmini yıl sonu için yüzde 9.49’dan 10.07’ye, 24 ay sonrası için ise 8.31’den 8.63’e yükseldi.

- Enflasyondaki ana eğilimi gösteren dar kapsamlı göstergeler yani çekirdek enflasyon rakamları hala oldukça yüksek seviyede seyrediyorlar. Rakamlar durumun zorluğunu gösteriyor. Merkez Bankası’nın 2018 enflasyon hedefi yüzde 5, enflasyon tahmini yüzde 7.9, mart ayı yıllık TÜFE enflasyonu yüzde 10.23, çekirdek enflasyon ise yüzde 11.44’tü.

- Önemli bir maliyet unsuru olan petrol fiyatları yükseldi. Brent petrolün varil fiyatı 2014 yılından bu yana en yüksek seviyelerinde seyrediyor. Brent petrolün 74 dolar dolayındaki mevcut seviyesi bizim orta vadeli program yaparken öngördüğümüzün çok üzerinde. Genelde ithalat fiyatlarındaki yükseliş para politikasını zorluyor.

Haberin Devamı

- TL’de zayıflama devam ediyor. Yıl başından bu yana dolar karşısında yüzde 8.5 dolayında bir devalüasyon vardı. TL değer kaybının enflasyon geçişkenliği hatırı sayılır boyutta. Üstelik önceki yıllardaki değer kaybının birikimli etkisi henüz sona ermedi.

- Yurt içi üretici fiyatları yüksek seviyede kalmaya devam ediyor. Mart ayı sonu itibarıyla yüzde 14.28 yüksek bir üretici enflasyonudur. Buradan tüketici fiyatlarına olumsuz bir etki gelmesi kaçınılmazdır.

- Ekonomideki yüksek büyüme eğilimi önceki birkaç çeyrek kadar olmasa da devam ediyor. Yani talep hâlâ canlı ve bu canlılık fiyatları yukarı itiyor.

ABD TAHVİLİNİN UCU BİZE DOKUNUR MU?

Biz yoğun seçim haberlerini takip etmeye çalışırken, Amerikan 10 yıllık tahvillerinin getirisi 2014’ten bu yana ilk defa yüzde 3’ü aştı. “Ne önemi var?” diyebilirsiniz. Demeyin; önemli bir gelişmedir. Sadece ABD Hazinesi’ni ve yatırımcısını değil küresel piyasaları etkileyen sonuçları olabilir.

- Amerikan borçlanma faizlerinin artması diğer borçlanan ülkeleri zorlayacaktır. Bu yazı yazıldığı an, 10 yıllık ABD tahvilini alan yatırımcı yüzde 3 getiri elde ediyordu. Almanya’nın 10 yıllıklarına yatırım yapanlar için ise bu oran yüzde 0.639’du. İkisi arasındaki makas 29 yıldır hiç bu kadar açılmamıştı. Japon tahvilleriyle olan fark ise 11 yılın zirvesinde. Bu durumda borç vermek için Almanya ya da Japonya yerine ABD Hazinesi’ni tercih eden uluslararası yatırımcı sayısı artacaktır. Çünkü daha yüksek getiri sağlıyor.

- Türkiye’nin benzer vadeli kâğıdının yatırımcıya getirisi ise yüzde 6’nın hemen altında. Türkiye lehine olan bu fark şimdi daraldı. Bazı yatırıcımlar yüzde 3 getiriyle sıfır riskli gördükleri ABD tahviline parayı koymak varken, yüzde 6 getiri için daha riskli gördükleri Türk tahviline para yatırmak istemeyebilirler. 3 puan fena bir fark değil ama “Bu kadar fark için o kadar risk üstlenmeye gerek yok” diyen de çıkacaktır. ABD tahvil getirisinin artması Türkiye gibi dış borç bağımlısı ekonomileri borçlanmak için daha yüksek faiz önermeye zorlayabilir.

- ABD tahvil getirisinin artması piyasalardan fon bulan uluslararası şirketlerin de borçlanma maliyetlerinin artmasına neden olacaktır.

- ABD 10 yıllık tahvil getirileri birçok finansal araç için önemli bir barometredir. Genel faiz oranlarında bir artışı da beraberinde getirebilir.

- Dünya borsaları yıllardır soluksuz bir yükseliş trendindeydi. Faizlerin yükselmesi, tahvillerin yatırımcı için daha cazip hale gelmesi bu hareketin hızını kesebilir, tersine çevirebilir mi? Neden olmasın? Yükselişi başlatan 2008 krizinin ardından faizlerin tarihi düşük seviyelere inmesi değil miydi? Şimdi faizler “normal”e döndükçe borsalardaki trend de normale dönebilir.