Fuat Tosyalı, 1952’de İskenderun’da 9 metrekarelik bir dükkândan doğan, bugün ise yılda 12 milyon ton çelik ve günde 5.000 metre boru üreten bir grubu yönetiyor. Baba Şerif usta soba, boru, kazan üreterek başlamış. Tosyalı Grubu şimdi ise yılda 600 milyon dolar ihracat yapan dev bir çelik üreticisi. Özel sektörün ilk yassı çeliğini üretti, bugünlerde de ithal ürünleri Türkiye’de üretmek için çalışıyor.
Tosyalı ile yatırımları ve sektörü konuştuk. Konu çelik olunca söz hemen ABD’nin çelik ithalatına uyguladığı ek tarifelere geldi. Türkiye ABD’ye çelik satan ülkeler sıralamasında 6’ncı olduğu için karardan en fazla etkilenenler arasında. Uygulamanın ihracatçımıza getireceği maliyet 267 milyon dolar olarak hesaplanıyor.
Fuat Bey bir çelik üreticisi gözüyle durumun “saçmalığını” anlattı:
Aynı teraziye koydu
“Normal şartlarda bu uygulamada muhatap biz değiliz. Ticaret dengesinde biz alacaklıyız. Kaldı ki oradan hurda getiriyoruz, atık ürün alıyoruz ve nitelikli ürün satıyoruz. Getirdiğimiz atık sattığımız nitelikli üründen fazla. Normalde bizim bas bas bağırmamız, ‘Kardeşim, senden 15-16 milyon ton hurda alıyorum, karşılığında benden 15-16 milyon ton ürün al’ dememiz lazım. Fakat ABD bir şekilde bizi de ticari dengesinin bozuk olduğu ülkelerle aynı teraziye koyuyor. Bunu çok iyi anlatıp müzakere etmeliyiz.”
ABD Türkiye’nin en fazla ticaret açığı verdiği 9’uncu ülke. Geçen yıl ABD’ye yaptığımız 8.6 milyar dolarlık ihracata karşılık 11.9 milyarlık ithalat yapmışız. Yani ticaret dengesi 3.3 milyar aleyhimize. Öte yandan, Türkiye ABD’ye çeliği en ucuza satan birkaç ülkeden biri. Tarife artışıyla, Amerikalılar çeliği daha pahalıya tüketecekler. Öyleyse bu adımı neden attılar?
“Burada olay biraz da siyasi. Ben düzeltileceğini düşünüyorum” diyor Tosyalı. Olayın siyasi olduğu ABD’nin kendisine yakın bazı ülkeleri kapsam dışına çıkarmasından belli oldu. Ama NATO üyesi Türkiye hâlâ listede...
İki önemli tehdit
Trump’ın bu adımıyla ABD’ye çelik ihracatımızın azalacak olması işin bir boyutu. Ancak en az onun kadar önemli olan bir tehdit daha var. O da ABD’ye mal satmakta zorlanan diğer ülkelerin Türkiye’ye yönelecek olmaları. Konu önemli, çünkü Türkiye dünyanın en büyük sekiz üretici ve ihracatçısı arasında ama aynı zamanda en büyük sekizinci ithalatçısı. Akla “ABD pazarını kaybeden, AB’ye ise artan vergilerle zor girebilen Rus ya da Ukraynalı üreticiler ne yapacak?” sorusu geliyor. Tosyalı’ya göre, bunlar “Avrupa’ya da satamadıklarını tamamen korumasız olan Türk pazarına aktarmaya göz diktiler.”
İran’dan Türkiye’ye giren tonlarca inşaat demiri de ayrı bir sorun. Tosyalı’ya sorduk, “Ne yapılabilir?” diye. “Burada yapılacak tek şey, ithalata karşı koruma önlemi. Bunlar testi kırıldıktan sonra değil de hemen yapılmalı” dedi.
Ancak önümüzde imza attığımız uluslararası anlaşmalar var. Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) ile imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması bazı Ar-Ge destekleri dışında sektöre doğrudan veya dolaylı devlet yardımını engelliyor. Çare anlaşmanın yenilenmesinde. Gümrük Birliği yenileme görüşmelerinde çelik sektörü özel bir başlık olmalı. Tosyalı diyor ki: “Türk çelik üreticisi bırakın teşviki, korumasız kaldı. Türkiye’nin de mutlaka koruma önlemleri alması lazım. Amerika’nın ulusal güvenliğine tehditse, daha büyük tehdit Türkiye için.”