Akıl çağı dedikleri bu olsa gerek. BSH Türkiye’nin davetiyle Berlin’de düzenlenen Avrupa’nın en büyük tüketici elektroniği fuarı IFA’ya gittim. Dünyada akıl dışı birçok şey olurken teknolojinin bizi nereye götürdüğünü gördüm. Buzdolapları kameralı olmuş, içini görebiliyorsunuz. Ne kadar malzeme kaldığını ölçüyor, bu malzemelerle neler pişirebileceğinizi size söylüyor. Kumaşı ve lekeleri analiz edip ona göre ısı, deterjan ve su harcayan çamaşır makineleri çıkmış. Robot elektrik süpürgeleri, üstün nitelikli klimalar, drone’lar, incecik TV ekranları, 360 derece çekim yapabilen kameralar, optimum ses kalitesini yakalamış müzik aletleri, daha neler var neler...
Taklit mi, Ar-Ge mi?
Benim gibi hâlâ hesap makinelerinin nasıl çalıştığını anlamaya çalışanlar için müthiş aletler bunlar. Değişimi gösteriyorlar. Dizaynları mükemmel. Enerji tasarrufu sağlıyorlar. Kullanımları daha kolay, programlanabilir, zamandan tasarruf etme özelliği sunuyorlar.
Fırınlar ise sağlıklı pişirmeye odaklanmışlar. Yeni trendler bunlar. Kısacası 1) Akıllılar 2) Evdeki diğer aletlerle bağlantılı ve uyumlu hale gelebiliyorlar. Şu anda bu özelliklerdeki elektronik ev aletlerinin toplam içindeki payı çok sınırlı olabilir ama bundan 3 yıl sonra pazara bunlar hakim olacaklar gibi görünüyor.
BSH Türkiye CEO’su Norbert Klein’in dediği gibi, “Şu anda premium segmentte başladı ama hızla aşağı doğru yayılacak.”
Bu teknolojik dönüşümü yakalayamayan firmaların işi zor. Dünyada tüketici elektroniği pazarının bu yıl 890 milyar euro’ya ulaşması bekleniyor.
Dev ancak rekabetin kıyasıya olduğu bir pazar. Ar-Ge yapan fark yaratıyor, uzun ömürlü oluyor. Ar-Ge’si olmayana ise taklit etmek kalıyor. O da nereye kadar.
Peki, Türk firmaları bu sürecin neresinde?
Fuardaki 1806 katılımcı arasında Türk firmaları da vardı. Kaliteli ürünlerle pazarda kendilerine yer yapmış firmalar bunlar. Merzifon’da ürettiği davlumbazlarla dünya pazarında başa oynayan, Manisa’dan çıkıp dünyaya yüksek teknoloji ürünü ekran satan firmaların stantları ziyaretçi akınına uğruyordu.
Türkiye - Almanya gerilimi
BSH dünyanın en büyük tüketici elektroniği firmalarından. CEO’su Dr. Karsten Ottenberg ile konuştuk. Türkiye ve Almanya arasındaki gerilimin BSH’nin Türkiye’ye yatırımlarını etkileyip etkilemeyeceğini sorduk. “Hayır, etkilemez” dedi. “Biz bir Türk şirketiyiz. Türkiye’ye yatırım yapmaya devam edeceğiz. Farklı durumlardan dolayı iş planlarımızda bir değişiklik olmaz” diye anlattı.
BSH Türkiye bir Türk firması. Türkiye’deki tesislerinde 8.000 vatandaşımıza istihdam sağlıyor. Dünyadaki 3 ana Ar-Ge merkezinden biri Türkiye’de Çerkezköy’de.
Bugün birçok Alman firması uluslararasılıktan küreselliğe geçmiş durumdalar. Gelirlerinin önemli bir bölümü Almanya dışı operasyonlarından kaynaklanıyor. Mesela bazı Alman şirketlerin Çin’deki iş hacimleri Almanya’dakini geçmiş durumda. Kısacası, her politik krizde Alman şirketleri iş planlarını değiştirselerdi, bugün ortada ne Alman mucizesi ne de o dev Alman şirketleri kalırdı.
‘Siyah Kuğular’ meselesinin özü...
Yatırımcılar “siyah kuğu” metaforunu çok sever. Siyah kuğu tahminleri yanıltır, yanlış tahminler nedeniyle trilyonlarca dolarlık zararlara yol açar. Bir zamanlar siyah kuğu olmadığına inanılırdı. İmkânsızın örneğiydi. Ama Avustralya beyaz adam tarafından keşfedilince görüldü ki siyah kuğu varmış. Dünyanın en çok satan kitaplarından “Siyah Kuğu”’nun yazarı Nassim Taleb’in dediği gibi, “Tek bir gözlem, milyonlarca beyaz kuğunun binlerce yıldır teyit etmiş olduğu genel kanıyı geçersiz kılabilir. Bunun için tek bir siyah kuğunun olması yeterlidir.” Eski borsacı Taleb’in ünlü kitabı 30’dan fazla dile çevrildi ama en çok finans piyasalarında sevildi. Çünkü o güne kadar türlü şekillerde ifade edilmeye çalışılan finansal risklere yeni ve anlaşılabilir bir boyut kazandırdı.
Gevşeme etkisi
Siyah kuğu denilen olaylar gerçekleşmeden önce hiçbir belirti ya da işaret vermezler. İhtimal dışıdırlar. Ama gerçekleştiklerinde muazzam bir etki yaratırlar. Bunun en bilinen yakın zaman örneklerinden biri 11 Eylül saldırılarıdır.
Beyaz kuğuları öngörebiliyoruz. Mesela ECB’nin ve Fed’in piyasalara saldıkları likiditeyi hızla değil ama yavaş yavaş çekecek olmaları beyaz kuğudur. Ya da ABD borçlanma tavanının eylül ayı sonuna kadar yükseltilememesi ve bu nedenle ABD hükümetinin ödemelerini yapamaması da olasılıklar dâhilindedir, yani beyaz kuğulardandır.
Peki ya siyah kuğular?
Kuzey Kore’nin füzeyle ABD toprağını vurması siyah kuğu mudur? Ya da Kıbrıs açıklarında doğal gaz arayan Rumlar ile Türk savaş gemilerinin bir sıcak çatışmaya girmesi? Trump’ın AB’ye yaptırım açıklaması gerçekleşmesi imkânsız görülen bir olay mı?
Parayı çekmesi beklenen Fed’in yeni bir niceliksel gevşemeye gitmesi siyah kuğuya örnek olabilir mi?