Ortalık zaten toz dumandı, buna bir de İran şoku eklendi. Trump yine ucu bize de dokunan bir adım attı. ABD’nin İran’a yaptırımlara yeniden başlayacak olması sadece iki ülkeyi değil, bizi ve bizim gibi birçok ekonomiyi olumsuz etkileyecek bir karardır.
Trump’ın amacı ne?
Trump halefi Obama’nın 2015’te imza attığı nükleer anlaşmadan, daha doğrusu, kapsamından memnun değildi. Çerçeveyi daha da genişletmek istiyordu. Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın da desteklediği 2015 tarihli anlaşmanın İran’ın balistik füze programını ve 2025’ten sonraki nükleer çalışmalarını kapsamadığını belirterek, bunların da dâhil edilmesini istiyordu. Bununla yetinmeyerek İran’ın Suriye ve Yemen’deki faaliyetlerinin de sınırlanmasından yanaydı. ABD 40 yıldır İran’a sıkı yaptırım uyguluyor. Amaç belli: İran’daki rejimi değiştirmek. Ancak yaptırımlara rağmen Tahran’daki rejim değişmediği gibi, daha da kemikleşti.
Petrol fiyatına etkisi
Petrol fiyatları bu yazı yazıldığı an itibarıyla % 3 yükselmişti. 77.20 dolar, son 4 yılın zirvesi, yani hatırı sayılır bir etki oldu. Gerilimin artacak olması sert fiyat hareketine yol açtı.
Trump’ı bekleyen riskler neler?
İran ile Obama döneminde yapılan anlaşma İran nükleer faaliyetlerinin İran’daki uluslararası gözlemciler tarafından yerinde denetlenmesine imkân veriyordu. Eğer bu anlaşma tümüyle rafa kalkarsa bu gözlemciler de İran’dan ayrılmak durumunda kalacaklar. Dolayısıyla, İran’ın ne yaptığı ancak İran dışından izlenebilecek. Batı, izleme anlamında şimdikine göre daha zayıf bir pozisyona girecek. Böyle bir durum İran’a nükleer karartma yapma imkânı verecek. 2016 anlaşmasıyla yaptırımların hafiflemesi İran’daki ılımlıların elini güçlendirmişti. Batı’nın daha rahat ilişki kurabildiği bir kesim bu. Şimdi Trump’ın aldığı karar İran’daki sertlik yanlılarının elini güçlendirecektir. İsrail için de hayat bundan sonra sanılanın aksine daha zor olabilir. Bu gelişmenin Trump açısından bir diğer tersliği ise Fransa ve İngiltere gibi ülkelerle ve genelde Avrupa Birliği ile arasını bozabilecek olması. Çünkü bu ülkelerin diplomatik ve ticari çıkarları İran’a yaptırımların kalkmasını gerektiriyor.
ABD tepkisinden çekinenlerin durumu
Herkes pozisyon almaya çalışıyor. İthal petrol bağımlısı ekonomiler hemen alternatif kaynak arayışına başladılar. Özellikle Asya’daki rafinerilerden gelen ilk açıklamalar bu arayışın vardığı boyutu gösteriyor. Trump’ın kararından son derece memnun olduğu her halinden belli olan Suudi Arabistan hemen “Korkmayın bir şey olmaz, arz sıkıntısını geri kalanlar giderir” mesajını yaymaya başladı. ABD diğer ülkeler üzerinde İran’la iş ilişkisini kesmeleri için baskıyı artıracaktır ama işin boyutu büyük ölçüde uluslararası şirketlerin ve ülkelerin ABD’ye rağmen İran ile iş yapmayı sürdürme iradesine bağlı olacak. Bu irade de şimdilik var gibi görünüyor. Avrupalı büyük petrol şirketleri, otomobil üreticileri, elektronikçiler ve uçak şirketleri için İran kolay kaybedilemeyecek önemli bir pazar.
Kararın bize etkisi ne olur?
Türkiye orta vadeli programda brent petrolün 2018 ortalama fiyatını 54.5 dolar olarak almıştı. Hedefler buna göre belirlenmişti. 70 doların üzerine çıkması nedeniyle bazı büyüklüklerde sapma olmaması imkânsız hale geldi. Yılın ikinci yarısında bir revizyonu gerektirecek bir duruma doğru gidiliyor. Öngörülenden daha yüksek petrol fiyatı öngörülenden daha yüksek enflasyon demektir. Zaten kur nedeniyle hedefin çok üzerinde seyreden enflasyon vardı; şimdi artan enerji maliyetleriyle bu enflasyon daha da katılaşabilir. Öngörülenden daha yüksek petrol fiyatı daha yüksek enerji ithalat faturası ve daha geniş cari işlemler açığıdır. Yani Trump’ın kararı bizi enflasyon ve ithalat kanalından olumsuz etkileyecek. İran ile turizm ve ticaret ilişkilerimiz de etkilenecek. Son yıllarda yaptırımların kalkmasından sonra Türkiye’ye gelen İranlı turistte ve İran’a ihracatta ciddi artış olmuştu. Ambargo nedeniyle İran ekonomisinin daralması ihracat, ve turizmde bize fatura çıkaracaktır.
Petrol piyasalarına bundan sonraki etkisi ne olur?
İran OPEC’in 3. ve dünyanın ise 6. büyük petrol üreticisi. Nisanda günlük 3.8 milyon varil petrol üretti. Bu rakam 2016 başında yaptırımların kalkmasından önce 2.9 milyon varildi. Yaptırımların kalkmasıyla günlük üretimini 1 milyon varil artırdı. Şimdi kısmak durumunda kalacak. Ama ne kadar? Obama dönemindeki ambargolar sırasında 1.5 milyon varil kısıntıya gitmişti. Şimdi o kadar yüksek olması beklenmiyor. Çünkü ABD’nin kararının uluslararası destek boyutu o zamanki kadar güçlü değil. 2012-16 dönemindeki yaptırımları Avrupa Birliği de desteklemişti. İran petrolünün neredeyse 3’te 1’ini alan AB bugün ise (şimdilik) ABD’nin yanında durmuyor. İran günde 2.5 milyon varil dolayında petrol ihraç ediyor. En büyük 10 alıcı sırasıyla Çin, Hindistan, Türkiye, G. Kore, İtalya, Japonya, BAE, Yunanistan, Fransa, ve İspanya. Bu 10 ülkeden sadece G. Kore ve Japonya’nın hemen ABD’nin peşine takılması bekleniyor. Diğerleri ya uymayacak ya da yavaş davranacak. Yaptırımların ilk aşamada İran petrol arzında en fazla günlük 200.000 varillik kısıntı yapması bekleniyor. Bu rakam en çok 500.000 varile ulaşabilir. Bir yıl sonra ABD yanlısı senaryo bile 1 milyon varil olabileceğini öngörüyor. Yani arz üzerindeki etki sınırlı kalır. Fransa Dışişleri Bakanı’nın dediği gibi, “Anlaşma ölmedi. Amerika çekildi ancak anlaşma hâlâ yerinde.” Bu sözler bizi kısmen rahatlatıyor.
Şirketler nasıl etkilenecek?
ABD bankacılık sistemini kullanarak İran ile iş yapmak zorlaşacak. İran ile iş yapan bütün şirketler durumlarını ve olası tehlikeleri gözden geçirecekler. Mevcut işlerin uyumu için kasıma kadar süre veriliyor ancak yeni işler için hemen uyum gerekiyor. Bu arada İran ile iş yapan ABD şirketleri de bu işten kârlılık olarak etkilenecek. Mesela Boeing İran ile 20 milyar dolarlık bir uçak alım anlaşması yapmıştı. Bu anlaşma artık zora girer.