Türkiye, bir başka ülkenin kolay baş edemeyeceği gerilimlere, siyasi tarih açısından çok kısa bir zaman diliminde maruz kalmış bir ülke.
Bırakın 12 Eylül darbesinden bu yana olup bitenleri, sadece Ergenekon operasyonlarının başladığı 2007’den bu yana tanık olduğumuz gerilimler, benzer ülkelerde neredeyse bütün ülke tarihi boyunca yaşanmıyor.
Halen, sınırlarının diğer yanında, bekasını yakından ilgilendiren gelişmelerle, sınırlarının içerisinde terör örgütleriyle boğuşuyor.
Bütün bu süreçleri atlattı, atlatıyor.
Ancak yaşananların gündelik yaşamı yakından ilgilendiren bir faturası var.
Türkiye çapındaki ülkelerde, gündelik yaşam, gelişmişliğin ve refahın en önemli göstergesi.
15 Temmuz gibi gündelik yaşamı yerle bir edebilecek çapta olaylar yaşandığından belki de bizim biraz ihmal ettiğimiz bir alan.
Sadece mali standartlar değil sözünü ettiğim, toplumdaki hoşgörü ve nezaket düzeyi.
Siyasi gündemin etkisi
Siyasilerin etkilerini tartışmanın dışında tutmak mümkün değil.
Söylemlerin düzeyi, kutuplaşmalara, öfkeye, kırgınlıklara yol açabiliyor.
Tipik bir örneğini geçtiğimiz hafta yaşadık.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı döneminde kurduğu bağımsız seçim hükümetine onayı olmamasına rağmen giren, sonrasında Ak Parti’ye katılarak yeni kabinede de Başbakan Yardımcılığı yapan Tuğrul Türkeş’in kabine dışı kalmasıyla ilgili soruya verdiği, “Gidişinden haberimiz yokken, gelişimizden nasıl haberi olacak? Onu Ahmet Davutoğlu ölçüsüyle birilerinin izah etmesi lazım” yanıtıyla tartışmalar başladı.
Başbakanlık görevini devrettikten sonra çok daha sert eleştirileri bile yanıtsız bırakan Davutoğlu, bu kez yanıt vermeyi seçti.
Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Sayın Bahçeli’nin kendi parti içi meselelere dair sorular karşısında kendi sorunlarıyla yüzleşmek yerine şahsımı hedef göstermesi, insani olgunluğa, siyasi ahlaka ve öncülüğünü yürüttüğü siyasi geleneğe yakışmamaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, bu açıklamalara, umulmadık bir sertlikte yanıt verdi ve “Ahmet Davutoğlu, Başbakanlık’tan ‘hal’ edildikten sonra iyice şaşırmış, tarihi sorumluluklarından kurtulmanın yolunu -eskiden olduğu gibi- MHP’ye yüklemekte bulmuştur. Davutoğlu’nun Bahçeli’ye edep, haya ve saygı sınırlarını aşan çirkin ithamları ayaklarımız altındadır. Sayın Davutoğlu’nun rotayı şaşırmış, zillet ve rezalete dalmış haliyle liderimize laf etmesi kabullenilemez” dedi.
Ak Parti tepkisi
Tartışma boyutlanınca Ak Parti’den de tepki geldi.
Parti Sözcüsü Mahir Ünal, yaptığı yazılı açıklamada, “...Sayın Davutoğlu’nun verdiği cevaba, MHP Genel Başkan yardımcılarının mukabil cevaplarıyla, hiçbir şekilde arzu etmediğimiz, siyasetin nefasetine yakışmayan, nahoş bir durum ortaya çıkmıştır. Ak Parti olarak, 15 Temmuz sonrasında MHP’nin izlediği politika konusundaki takdirlerimizi ve teşekkürlerimizi bizzat Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız vasıtasıyla her fırsatta dile getiriyoruz... Sayın Davutoğlu’nun, MHP Genel Başkanı’na yönelik eleştirilerinin de bu çerçevede ele alınmasını, cevapların da aynı doğrultuda verilmesini arzulardık...” ifadelerini kullandı.
Ünal, bu açıklamanın, “Bahçeli’ye destek” gibi algılandığı yönündeki soruya ise, “Kişisel tartışmaların ya da geçmişe dönük birtakım açıklamaların şu anda ne vakti ne de zamanı...” yanıtını verdi.
MHP’li Yalçın, bunun üzerine, “Sayın Mahir Ünal; eski genel başkanını ‘aklayan’, buna karşılık bizim değerlendirmelerimizi yeren bir açıklama yapmıştır... Biz Sayın Ünal’ın, Davutoğlu’ndan gelen üslup fukarası beyanları siyasetin hangi ‘nefasetine’ yakıştırdığını merak ediyoruz.”
Yalçın, Davutoğlu’nun zücaciye dükkânına giren fil gibi her şeyi bir anda yıkıp devirdiğini savundu, “Davutoğlu’nun açıklamalarında hadsiz bir aşağılama, seviyesiz bir iğneleme mevcuttur...” ifadelerini kullandı.
Bu esnada tartışmaya Türkeş de girdi. Sorulara, “Sarhoşların seviyesine inemem, bundan dolayı açıklama yapamam” dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin ise Twitter hesabından, “Davutunoğlu Cıyaklamış.. Kraliyet Şırıngalı Beyniyle, Yeni Osmanlıcılık Herzesiyle, BOP Safsatasıyla, KAOS’a Sürükleyensin. 15 Temmuz Eserin!” mesajını paylaştı.
Dilin etkisi
Elbette Davutoğlu da eleştirilebilir.
Ancak siyasete girdiği günden bu yana, üslup, hitabet ve nezaket konusunda ne kadar duyarlı olduğu ortada.
Ayrıca son 1.5 yıldır “içeriden-dışarıdan” nezaket sınırlarını aşan çok sayıda ithamla karşı karşıya kaldığı, ancak suskun kalmayı tercih ettiği, bunu da ülkenin içinden geçtiği kritik süreçler nedeniyle yaptığı herkesin malumu.
Bu nedenle, bir taraftan da yine nezaketli üslubuyla tanıdığımız Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın tartışmanın taraflarını eşitleyen nitelikteki sözlerinin Davutoğlu cephesinde kırgınlık yaratması sürpriz olmaz.
MHP Genel Başkanı Bahçeli de kişisel ilişkilerdeki nezaketiyle siyasete damga vurmuş isimlerden.
Siyasilerin kullandığı dilin hem devlet geleneğine hem nezaket kurallarına uygun olma zorunluluğunu söylemeye gerek bile yok.
Farklı tondaki bir dil hem siyasetin düzeyini hem gündelik yaşamı etkiliyor.
Türkiye’nin suni gerilimlere değil, sükûnet ve pozitif gündeme ihtiyacı var.