Hemen konunun başında birbiriyle çelişen iki örnek:
İlki Diyarbakır’dan.
Akrabası olan 13 yaşındaki kız çocuğuna istismarda bulunduğu kanıtlanan 20 yaşındaki sanığa, alt sınırdan 8 yıl ceza veriliyor.
Mahkeme, bir de indirim yapıp, cezayı 6 yıl 8 ay olarak belirliyor.
Sanık, infaz indirimleriyle, sadece birkaç yıl, üstelik bir bölümünü açık cezaevinde yatıp çıkacak.
İkinci örnek, Van’dan, tüylerimizi diken diken eden bebeğe tecavüz dosyası.
38 günlük bebeğin istismar sonucu öldüğünün anlaşılmasıyla açılan davada, hem anneye hem istismarda bulunan erkek arkadaşına ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veriliyor. İkisine yardım edene de 15 yıl.
Uygulama sorunu
Türkiye, uzun yıllar ceza kanunlarındaki eksiklikleri tartıştı.
2005’te TCK’nın yenilenmesiyle sorunlar bir ölçüde aşıldı.
Takip eden yıllarda bu suçlarla ilgili cezaları ağırlaştırıcı bir dizi yasal değişiklik yapıldı.
Buna rağmen ne haberler eksildi ne de davalarda verilen cezalarla ilgili tartışmalar.
Aksi kararlar veren mahkemeleri alkışladık.
Sanığa takdir indirimi, iyi hal indirimi yapılması uygulaması ise ne kadar eleştirilse de son bulmadı.
Sorun büyük ölçüde uygulamada birlik sağlanamamasında.
Cezalar yüksek olsa da kararların caydırıcılığı yok.
Aksine, “Zaten düşük ceza veriliyor, bir şey olmaz” algısı iyiden iyiye yerleşmiş durumda.
Bunun yanında istismar, kadın cinayeti kararlarına sızan, “O saatte dışarıda olmasaydı, sosyal medyadan mesaj yazmasaydı, o kıyafeti giymeseydi” gibi indirim gerekçeleri bu suçların faillerini iyiden iyiye cesaretlendi-rebiliyor.
Etkin denetim
Toplumda son olaylar nedeniyle yaşanan infial, iktidar ve muhalefette de yankı buldu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün çok açık bir tavır ortaya koyarak, “Caydırıcı olması bakımından en ağır cezai müeyyideler neyse bunlar da alınacaktır. Bu tür konuların beklemeye, uzatmaya, uzun uzun toplantılarla sürdürülmeye tahammülü yoktur. Hızlı ve etkin çözüm peşinde olmalıyız. Mesela bu suçları işleyenlerin infaz sistemindeki tüm indirim ve kolaylıkların dışında tutulması da şarttır” dedi.
Önceki gün başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu’nda, 7 bakanın katılımıyla bir komisyon oluşturuldu.
Aldığım bilgilere göre, komisyon, kimyasal hadım olarak bilinen kastrasyondan cezalarda indirim yapılmasının bütünüyle engellenmesine kadar bir dizi önlemi yasa paketine dönüştürecek.
Sosyal medyada işlenen suçlardan okullarda, yurtlarda, kurslarda işlenen suçlara kadar boşluklar araştırılacak ve yasal düzenlemeyle birlikte, etkin izleme gibi idari tedbirler de alınacak.
Yurt dışındaki “elektronik kelepçeyle takip”, “bu suçu işleyenlerin çocukların bulunduğu alandan uzak tutulması” gibi tedbirlerin nasıl etkin uygulanabileceği araştırılacak.
İndirimlerin kaldırılması bile başlı başına pozitif bir adım.
Bir yandan da hem çocukları hem yetişkinleri sürekli olarak bilinçlendirmek gerekiyor.
Öyle anlaşılıyor ki sorunun çözümü, cezaları giderek daha radikalleştirmekten değil, uygulamada, hem cezai hem idari tedbirlerin etkin uygulanmasından geçiyor.