Türkiye’nin başındaki dert bir tane değil.
Bazen biri, bazen diğeri öne çıkıyor.
Son haftalarda ABD’deki Sarraf davasına kilitlendik.
Türkiye’nin başındaki belaların hem içeriden hem de dışarıdan kaynaklı bir karakter taşıdığı aşikâr.
Bu bütün başlıklar için geçerli.
PKK’yla, FETÖ’yle, DAEŞ’le mücadelenin çift yönlü bir karakteri var.
Bu noktada FETÖ ve DAEŞ’le mücadele bağlamında, içeriden bazı önemli bilgileri paylaşmak istiyorum.
TSK kriptoları zaman alacak
Güvenlik kaynakları, emniyet teşkilatındaki FETÖ’cülerin temizlenmesinde sona yaklaşıldığını belirtiyor.
İmamların tamamına yakını ele geçirilmiş, kaçanların büyük bölümü de yakalanmış durumda.
Emniyet teşkilatından ihraç edilenlerin sayısı 23 bin.
13 bin personel de açığa alınmış durumda.
Peki, aynı şeyi asker için söyleyebilir miyiz?
Son dönemde yapılan operasyonlar gösteriyor ki bunu söylemek çok kolay değil.
Özellikle kripto FETÖ’cüler ve bağlantılı oldukları imamların faaliyetleri sürüyor.
Öyle anlaşılıyor ki askerdeki temizlik daha zaman alacak.
Bu alanda, FETÖ’cülerin tespiti konusundaki çalışmalar bin bir türlü yöntem konusunda uzman olan örgütün son numarasını da ortaya çıkardı.
Buna göre, FETÖ’nün askerden sorumlu imamları ve abilerinin her birinin hâlâ sorumlu oldukları 10’ar asker ver.
Bu imamlar, sorumlu oldukları askerleri her ayın cumartesi ya da pazartesi günü arıyorlar.
Aramalar, büfelerdeki kontörlü telefonlardan ya da ankesörlü telefonlardan yapılıyor.
Aranan kişiye, ya buluşma yeri bildiriliyor ya da maklube yiyecekleri yer tarif ediliyor.
İmamlar, hem kendilerinin hem aradıkları kişinin yakalanmaması için iz bırakmamaya çalışıyor.
Bunun için bulunan yöntem, “ardışık arama.”
Mahrem imam, önce görüşeceği subayla konuşuyor, telefonu kapatır kapatmaz, aynı GSM kodunu kullanarak ancak aradığı telefon numarasının 5 ve 7. rakamlarını değiştirerek ikinci bir arama yapıyor.
İkinci aranan kişi FETÖ’cü değil.
Mahrem imam, ikinci aramayı yaptıktan hemen sonra telefonu kapatıyor.
Mahrem imam, her seferinde 5 ve 7. rakamları değiştirmiyor.
Bir aramada başka sıradaki numaralar değiştiriliyor, bir diğerinde başka sıradaki.
Mahrem imam, sorumlu olduğu 10 kişi için de aynı yöntemi izliyor.
Kendisine bağlı ikinci kişiyi aramadan önce mutlaka ardışık aramayı yapıyor.
Bu yöntemle arayan imamlar ve aranan subaylar, uzun süre “kripto” olarak varlığını sürdürdü.
Ancak yöntemin çözülmesiyle yeni operasyonlar başladı, bu isimlerden bir bölümü yakalandı.
İstanbul’da yapılan son operasyonda gözaltı kararı verilen 333’ü asker, 27’si mahrem imam 343 kişi, bu yöntemin çözülmesiyle tespit edildi.
Gözaltına alınanların 50’si itirafçı oldu.
İtirafçılardan alınan bilgiler sistemin bütünüyle deşifre edilmesini de sağladı.
Eskişehir’de aralarında savaş pilotlarının da olduğu 66 kişi hakkında verilen gözaltı kararında da bu yöntemin tespiti etkili oldu.
Son operasyonlardan sonra, FETÖ, mahrem imamlara bu yöntemi artık uygulamamaları talimatını verdi.
Artık kotlu ve tıraşlılar
Gelelim DAEŞ meselesine.
Bu konudaki kritik gelişme, örgütün başkenti olarak bilinen Rakka’nın PYD-YPG tarafından ele geçirilmesinin ardından iki örgüt arasında yapılan anlaşma gereğince, DAEŞ militanlarının silahlarıyla birlikte ellerini kollarını sallayarak kentten çıkmalarıydı.
Değişik kaynaklardan, farklı rakamlar ortaya atıldı.
Kimi kaynaklar, 4 bin, kimileriyse 2 bin civarında militanın Rakka’dan ayrıldığını belirtiyor.
Bir bölümünün Suriye içinde kaldığı, bir bölümünün ise geldikleri ülkelere ya da Batı’ya yöneldiği belirtiliyor.
Geçtiğimiz günlerde, istihbarat kaynaklarından edindiğim bir bilgiyi bu köşeden paylaşmış, istihbarat ve güvenlik birimlerinin DAEŞ militanlarının Türkiye’ye sızmaları konusunda kötümser bir tablo çizmediğini, örgüt hücrelerinin yöntemleri konusunda başarılı çalışmalar yürütüldüğünü, sınırda da çok ciddi bariyerler oluşturulduğunu aktarmıştım.
Örgütün kullandığı haberleşme programı Eagle’daki şifrelemelerin bütünüyle çözülmesi, olası eylemlerin önlenmesi konusunda güvenlik birimlerinin elini sağlamlaştırdı.
Sınırda geniş önlemler alınırken, Türkiye içindeki örgüt militanlarının ve önlemlere rağmen sızmayı başaran militanların yakalanması için otogarlar, havaalanları başta olmak üzere tüm alanlarda yoğun denetimler yapılıyor.
Gelen istihbaratlar gösteriyor ki Türkiye’deki örgüt militanları artık teknolojik yöntemlerle haberleşmiyor, neredeyse hiçbir teknolojik cihaz kullanmıyor.
“Yalnız kurt” olarak geziyorlar ve tek başlarına hareket ediyorlar.
Emniyet birimlerinin çekincesi de bu nitelikteki militanların olası eylemleri.
“Yalnız kurt” olarak gezen bu örgüt militanlarının, tanınmamak için artık sakal-bıyık bırakmadıkları tespit edilmiş.
Daha önce “haram” saydıkları kot pantolonla, tıraşlı olarak geziyorlar.
Suriye’de ele geçirdikleri kentlerde zorunlu tuttukları sakal ve bıyığın kesilmesi, gizlenmenin ana yöntemi.
Kırşehir’de yakın zamanda Irak kökenli bir militan yakalanmış. İstanbul’da yapılan son gözaltılar hatırlarda. Yakalanan militanların 67 ayrı eylem için bomba düzenekleri hazırladığı, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını, AVM’leri hedef aldıkları ortaya çıkartıldı.
Güvenlik birimlerine göre, örgütün hâlâ eylem kabiliyeti var ancak tüm olasılıklara göre önlem alınıyor.
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Hatay, Gaziantep gibi kentlerde önlemler en üst düzeyde.
Buradaki örgüt hücrelerinin çözülmesi için özel çalışmalar yürütülüyor.
Son bir not; PKK/PYD-DAEŞ işbirliği sadece Rakka’daki anlaşmayla sınırlı değil.
İstihbarat ve güvenlik kaynakları, PKK/PYD’nin Türkiye’deki eylemler konusunda DAEŞ’i yanına çekmeye çalıştığı konusunda önemli bilgiler elde etmiş durumda.