Siyasetin gündeminde bir süredir erken seçim var.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Erken seçim yok” dese de kulisler hareketli.
Bu iddiaları sahayı iyi tanıyan isimlerden ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu ile konuştum.
ANAR’ın son anketine göre Ak Parti, 1 Kasım 2015 seçiminden 3 puan geride, yüzde 46-47 seviyesinde.
Aynı seçimde yüzde 11.9 oy alan MHP yüzde 7’ye, yüzde 25 oy alan CHP yüzde 22’ye gerilemiş durumda.
Uslu, kayıpların ağırlıklı olarak İYİ Parti’ye gittiğini düşünüyor.
Kararsızların oranının ise sandığa gitmeyen yüzde 10 hesaplandığında yüzde 15 dolaylarında olduğunu belirtiyor.
Erdoğan niye erken seçime gider?
Erken seçim iddialarının en önemli dayanağı, 2019’da önce yerel seçimin yapılacak olması ve Ak Parti’nin geleneksel olarak yerel seçimlerde daha düşük oy alması.
Erdoğan’ın, çok kritik Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçime düşük oy alarak girmek istemeyeceği konuşuluyor.
Uslu da aynı görüşte:
“Yerel seçimde daha az oy alınması muhalefeti cesaretlendirir, Ak Parti seçmeninde de, ‘oylar bu noktaya düştü’ algısı oluşturabilir. Seçime bu algıyla girilmek istenmez. İkincisi; enflasyon, faiz, işsizlik çift hanelerde. Çarklar dönüyor ancak 2018’de bir ‘take off’ (yükselme) gözükmüyor. Beklenmek istenmeyebilir.”
Erdoğan’ın ilkesel olarak erken seçime karşı olduğu, MHP’nin de erken seçim istemediği biliniyor.
Uslu ise Erdoğan’ın bu kararı vermesi durumunda MHP’nin ikna edilebileceğini düşünüyor:
“MHP’nin hem az oy kaybına uğrayacağı, hem vekil sayısını artıracağı hem de belki kabineye gireceği bir formül oluşturulabilir. Cumhurbaşkanı, erken seçime karşıdır ama 2007’de olduğu gibi koşullar bunu gerektirebilir. 16 Nisan referandumu, bu sistemde yönetim güçlükleri yaşandığı propagandasıyla kazanıldı. Buna rağmen yeni sistem için 2019’a kadar beklemenin makul olmadığı seçmene izah edilebilir.”
Uslu, belediye başkanlarını değiştiren, kongrelerini şubat ayına kadar bitirecek olan, YSK, taşeron ve istihdam düzenlemeleri yapan Ak Parti’nin gizli bir erken seçim ajandasıyla hareket ettiğini de düşünüyor.
Sarraf ve MAN etkisi
Muhalefet, Ak Parti’nin ABD’deki Rıza Sarraf’ın tanık olduğu dava ve MAN Adası iddiaları nedeniyle yıprandığı görüşünde.
Uslu ise Sarraf’ın tüm seçmenler açısından, “itibarsız, vatandaşı olduğu ülkeyi satmış, her şeyi kabule hazır” bir profil olduğuna dikkati çekiyor.
FETÖ’cü firari bir polisin ana tanıklardan olduğu, 17-25 Aralık belgelerinin taşındığı dosyanın seçmen üzerinde etkili olmayacağı inancında.
MAN Adası belgeleri konusunda CHP’nin de, “suç değil etik sorun” noktasına geldiğine işaret ediyor.
Bu dosyanın da “unutulur nitelikte” olduğunu belirtiyor.
Seçmen nezdinde bunların majör bir etkisinin olmayacağını düşünüyor.
Uslu’ya göre, etkili olabilecek faktörler ekonomi, Kürt meselesi ve dış politika.
“Beyaz sağcılar” diye tarif ettiği, merkeze yakın Ak Parti seçmeni üzerinde adalet, yargı ve OHAL başlıklarının da etkisinin olabileceğini değerlendiriyor.
Partiler bir süredir yarın seçim olacakmış gibi çalışıyor.
Ankara’da da bu ihtimal daha yüksek sesle konuşuluyor.