Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

OHAL kapsamında yayımlanan KHK’nın 121. maddesi, ilk kez bir kararnamenin ihraçlardan çok içerdiği düzenleme nedeniyle tartışılmasına yol açtı.
CHP milletvekilleri ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den “iç savaş” uyarısı geldi.
CHP MYK, AİHM ve Anayasa Mahkemesi’ne başvuru kararı aldı.
Ak Parti’ye yakın bazı hukukçular da düzenlemenin sakıncalarına işaret etti.
Sıkıntı yaratan ifade
121. maddedeki düzenleme, ilk KHK’da yer alan, 15 Temmuz’da darbecilere karşı mücadele eden resmi görevlileri hukuki ve cezai yaptırımdan muaf tutan maddeye atıf yapıyor.
Bu maddeye, “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır” fıkrası eklendi.
Bu yolla, 15 Temmuz’da sokağa çıkan sivillerin yargısal sorumluluktan muaf tutulması düzenleniyor.
Düzenlemenin bu kadar tartışılmasının sebebi, “bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması...” ifadesi.
Sokağa çıkanları korumak için
Ak Parti Sözcüsü Mahir Ünal, önceki gün düzenlemenin sadece 15 Temmuz akşamı ve 16 Temmuz sabahı ile ilgili olduğunu vurgularken, “Bu ifade, daha sonra gerçekleşen terör eylemlerini hiçbir şekilde kapsamamaktadır. Bugüne şamilmiş gibi gösterilmek istenmesi tamamen dezenformasyondan ibarettir” dedi.
Dün de Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, net biçimde, düzenlemenin tamamen 15-16 Temmuz’la ilgili olduğunu, bugünle bir ilgisinin olmadığını vurguladı.
Bozdağ, muğlaklık ve eksiklik eleştirilerine de karşı çıktı.
Hükümet, net biçimde, düzenlemeyle sadece darbecilere karşı sokağa çıkanların hukuki güvence altına alınmasının amaçlandığını söylüyor.
Bu açıklamalara rağmen tepkiler dinmedi.
Hukukçulardan TÜSİAD’a, önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den barolara kadar geniş bir kesim, yasadaki muğlaklığın açıklamalarla giderilemeyeceği noktasında.
Psikolojik atmosfer sorunu
15 Temmuz’da darbecilere karşı koyanlar için ne bir soruşturma var ne de soruşturma açılmasını isteyen.
Herkes, sokaktaki mücadelenin tüm memleket için verildiğinde hemfikir.
“Hak aramak için sokağa çıkana bile terör bahanesiyle saldırılması cezasız kalacak” endişelerine gelirsek, sorunun yasa tekniğinden kaynaklandığını görürüz.
Ak Parti’nin amacının, darbeyle mücadele edenleri korumak olduğuna kuşku yok.
Siyaseten yapılan eleştiriler bir tarafa, işin psikolojik boyutuna bakmakta fayda var.
Yasa metinleri düzeltilir, kaygılar giderilir, giderilmelidir de.
Ama iktidara ve muhalefete düşen asıl görev, insanları birbirine kırdırmak için bir düzenleme yapılabileceği yönünde oluşabilen psikolojik atmosfer üzerine düşünmek olmalı.
İç savaş gibi uç bir tezin savunuluyor ve geniş kitleler nezdinde alıcı bulabiliyor olması asıl alarm veren durum değil mi?