Geçtiğimiz hafta 300 baz puanlık sürpriz bir faiz artırımıyla kurdaki hareketi kontrol altına almaya çalışan Merkez, bu hafta başında da Geç Likidite Penceresi (GLP) uygulamasına son vererek, 2010 öncesi dönemde uygulanan geleneksel koridor uygulamasına geri döndü. Bu şekilde para politikası uygulaması dünyadaki uygulamalarla örtüşmüş oldu. Merkez’in son hamlelerinin ne anlama geldiğini değerlendirebilmek için önce bizi bu noktaya getiren gelişmeleri hatırlayalım.
Geleneksel koridor
Geleneksel uygulamada, merkez bankası bir faiz seviyesi ilan ettikten sonra efektif fonlama faizini politika faizine eşitler. Öte yandan, gün sonunda münferit olarak likidite fazlası ya da likidite açığı çıkarsa bankalar politika faizinin altında belirlenen “borç alma” faizinden fazla likiditeyi Merkez’e yatırır ya da politika faizinin üzerinde belirlenen “borç verme” faizinden Merkez’den borç alabilirler. Yani borç alma ve borç verme faizleri politika faizi etrafında aşırı oynaklığı engelleyici bir bant oluşturur. Uygulamanın en önemli avantajı, para politikası kararlarının net bir şekilde uygulanması ve iletişimidir.
Kasım 2010 sonrası
Küresel risk iştahının yüksek olduğu 2010 sonrası dönemde sıcak para girişini yavaşlatmak ve bu şekilde finansal istikrar sağlamak amacıyla ‘koridor’ olarak anılan uygulamaya geçildi. Bu uygulamada fonlama faizinin koridor içerisinde dalgalanmasına olanak tanındı. Ayrıca alt ve üst bantların ‘asimetrik’ olarak değiştirilebileceği ilan edildi.
Zamanın olağanüstü şartlarında, gelecekteki kırılganlıklara karşı önlem olarak geliştirilen ve politika faizinde kasıtlı olarak yaratılan belirsizliği risk iştahını azaltacak bir araç olarak düşünen bu uygulamanın kafa karıştırıcı boyutu olsa da gerekçeleri anlamak zor değildi ve inovatif boyutu takdir edildi.
Fed’in faiz artırım sürecine başladığı dönemde risk iştahı azalırken koridor uygulaması da gerekliliğini kaybetti.
‘GLP’ uygulaması
Keza 2015 sonrası dönemde Merkez koridorda kasıtlı olarak oynaklık yaratmak şöyle dursun, bilakis, düzenli faiz artırımlarıyla yabancı sermayeyi çekmek ve kurdaki zayıflamayı engellemek için çaba gösterdi. Bu şartlar altında tekrar geleneksel faiz koridoruna dönülmesi beklenirken 2017 başında Merkez daha da uç bir uygulamaya geçti. Üst bandın da üzerinde bulunan ve son dakikaya kadar likidite ihtiyacını karşılayamamış bankalara ceza faizi yerine geçen GLP faizini fonlama faizi olarak kullanacağını duyurdu. GLP uygulamasının gerekçelerini ben hiç anlayamadım. Risk iştahının düştüğü bir dönemde kasıtlı belirsizlik yaratma ve hızlı dönüş yapma ihtiyacı çoktan tükenmişti. Enflasyon beklentilerinin iki haneli seviyelere ulaştığı bir ortamda fonlama faizinin “dinamik” ve “geçici” olarak yüksek tutulduğu gerekçesi ekonomik temellere ters düştü. Çünkü Merkez’in yapması gereken uzun vadeli sıkı para politikasıydı. Nitekim enflasyon beklentileri 2017 boyunca düşmedi. Merkez, geleneksel uygulamayla yapsa çok daha etkili olabilecek faiz artırımlarını GLP ile yaparak beklenti etkisini azalttı.
Geldiğimiz nokta, GLP hatasından vazgeçilip, geleneksel uygulamaya geri dönüştür. Zararın neresinden dönülse kârdır. Bu mantıkla hareket eden piyasalarda kur ve faizlerin düşüşü bu olumlu tepkiyi yansıtmaktadır.