Ağustos ayında yaşanan kur şoku sonrası yüzde 22’leri gören on yıllık tahvil faizinin yüzde 17’nin altına indiği bir dönemden geçiyoruz.
Tahvil faizlerindeki düşüşün sebeplerini anlayabilmek için bu piyasadaki arz ve talep koşullarını incelememiz gerekir. Çünkü unutmamak gerekir ki faiz, arz ve talebin kesiştiği noktada oluşan denge fiyatının bir yansımasıdır.
Önce çok basit iki ekonomi prensibini hatırlayalım. Bir mala olan talep artarsa fiyatı artar. Mesela elmanın kanseri önlediğine dair bir haber çıkar da elma talebi artarsa, marketlerdeki elma fiyatları artacaktır. Benzer şekilde, bir malın arzı azalırsa, o zaman da fiyat artar. Mesela kurak bir senede elma hasadı düşerse, elma fiyatı da artar.
Son olarak, finansal bir ilişkiden bahsederek gerekli altyapıyı tamamlayalım. Bono faizi ile fiyatı arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Yani faizlerde son dönemde görülen düşüş, bono fiyatının artması anlamına gelmektedir. Peki, fiyat ne zaman artar? Ya bono talebi arttığında ya da bono arzı azaldığında. O zaman bu değişmelere sebep olabilecek faktörleri gözden geçirelim.
Talebi artıran faktörler
Risk primi: Rahip Bronson’ın serbest bırakılması sonrası ABD ile olan ilişkilerimizdeki gözle görülür iyileşme oldu. Bu durum CDS ile ölçülen risk primimizde ekim sonundan itibaren 30 puana yakın bir düşüş sağladı. Ülke riskinin azalması o ülkenin tahvillerine olan talebi artırır. Dolayısıyla, faizlerdeki geri çekilmenin altına yatan önemli bir faktör olarak risklerdeki azalışı gösterebiliriz.
Faiz beklentileri: Eğer piyasalarda bir faiz indirimi beklentisi oluşursa, bu durum bono talebini artırır. Merkez Bankası enflasyonist baskılar azalana kadar sıkı para politikasına devam edeceği sinyalini veriyor. Yani Merkez tarafından gelen bir indirim sinyali yok. Bununla birlikte, süregelen ekonomik yavaşlamanın Merkez üzerinde faiz indirimi yönünde baskı oluşturacağı fiyatlanıyorsa bu durum talebi yukarı çekip faizi düşürebilir.
Enflasyon beklentileri: Enflasyon beklentilerinde herhangi bir geri çekilme olmadığı gibi, bilakis, 12 ay sonrasına ait beklentilerde kasım ayında 30 baz puanlık bir yükseliş var. Bu durum tahvil talebini artırmaz, tersine, azaltır. Dolayısıyla, tahvil faizindeki son geri çekilişi enflasyon beklentileriyle açıklayamayız.
Arzı azaltan faktörler
Geçtiğimiz haftanın gündeminde Hazine’nin iptal ettiği tahvil ihaleleri vardı. Bono arzındaki düşüş, fiyatı yukarı çekip faizi düşürecektir. Dolayısıyla, faizlerdeki son düşüşte Hazine ihalelerindeki iptaller önemli bir faktördür. Öte yandan, hükümetin finansman ihtiyacı kalıcı bir şekilde azalmadan bu yolla gelecek bir faiz indirimi kalıcı olmayacaktır.