ABD merkez bankası Fed, politika faizini 25 baz puan daha artırarak yüzde 2.25’e getirirken, bir faiz artırımını daha son derece pürüzsüz ve piyasaları ürkütmeden gerçekleştirmenin keyfini yaşadı. Fed’in toplantı metninden para politikasının “destekleyici” olduğu ibaresini çıkarması bile şahince karşılanmadı. Bir taraftan Başkan Powell bu değişikliğin ileri dönük patikada bir değişiklik anlamına gelmediği vurgusunu yaparken, bir taraftan da uzun vadeli projeksiyonlarda politika faizi tahminlerinde bir değişikliğe gidilmemiş olması bu mesajı inandırıcı yaptı.
Başkan Powell’ın basın toplantısında özellikle dikkatimi çeken konulara gelince:
1) Fed bağımsızlığı
Başkan olmadan önce Fed’i faizleri düşük tutmakla suçlayan Trump, başkan olduktan sonra bu sefer faizlerin yüksek olduğundan şikâyet etmeye başladı. Toplantıdan kısa süre önce de faizlerin düşük kalması yönünde tercihini belirtti. Fed’in bu yorumları dinlemeyerek faiz artırımına gitmesi Powell’a soru olarak yöneltildi. Powell, Fed’in yasayla tanımlanmış görevinin azami istihdam ve fiyat istikrarı olduğunu, bu görevi yerine getirmek için de ellerindeki araçları bağımsız bir şekilde kullandıklarını söyledi.
Fed’den bir araştırmacıyla yapmış olduğumuz çalışmada, Fed’e yönelik siyasi eleştirilerin etkilerini analiz ettik. Elde ettiğimiz bulgular siyasi demeçlerin gerek Fed’in kararlarında gerekse piyasa fiyatlamalarında etkili olmadığını teyit etti. Başkan Powell’ın dün vermiş olduğu cevap da bu bulgularla tutarlı bir şekilde Fed’in bağımsızlığı algısının altını çizdi.
2) Ticaret savaşları
Powell bu konuda doğrudan iktidarı eleştirmemeye özen gösterse de, yükselen gümrük vergilerinin üretim maliyetlerinde bir artış ve tedarik zincirlerinde kesintilere işaret ettiğini belirtti. Bu bulguların henüz makroekonomik tahminlerinde ciddi bir bozulma yaratacak kadar büyük olmadığını, ancak uzun sürmesi halinde ABD ekonomisinin de dünyanın geri kalanıyla beraber ticaret savaşlarından olumsuz yönde etkileneceğini söyledi. Powell, bir sonraki aşamada reel sektör güveninin olumsuz etkileneceğini ve bunu yatırımlar üzerinde daraltıcı etkisi olabileceğini de vurguladı. Keza ticaret savaşlarının uzun sürmesi durumunda finansal piyasalarda önemli bir düzeltme hareketi olmasını da risk olarak vurguladı.
3) Gelişmekte olan ülkeler
Powell’a sorulan bir diğer soru, Fed’in faiz artırımlarının gelişmekte olan ülkelerde yaratacağı olumsuz etkilerin bundan sonraki faiz artırımlarında bir engel teşkil edip etmeyeceğiydi. Powell bu soruya cevaben kendilerinin ABD’nin merkez bankası olduklarını ve aldıkları kararları ABD ekonomisinin geleceğine göre verdiklerini söyledi. Gelişmekte olan ülkelerde yaşanabilecek bir çalkantının büyük olması durumunda bu durum ABD’yi de etkileyeceği için elbette bu tür bir gelişmeye tepkisiz kalmayacaklarını dile getirdi. Öte yandan, Fed kararlarının gelişmekte olan ülkeler üzerinde en az hasarı yaratması için de şeffaflığa ve zamana yayılmış kademeli faiz artışlarına özellikle dikkat ettiklerini not etti.