Seçim sonrası dönemde piyasa-lardaki tedirginlik, geçtiğimiz cuma kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in notumuzu bir kademe daha düşürmesi ve görünümü negatife çekerek “daha da indirebilirim” mesajı vermesi ile zirve yaptı.
Piyasaların tedirgin olmasının temel nedeni Başkanlık sisteminde ekonomik dengelerin nasıl şekilleneceğine dair net bir perspektife sahip olmamaları. Nedir endişe ettikleri konular?
1) Merkez Bankası bağımsızlığı:
Son dönemde Merkez bankası kredibilitesinin ciddi şekilde hasar gördüğüne şahit olduk. Özellikle siyasi kanattan faiz indirimi konusunda yapılan yorumlar Merkez’in bağımsız karar aldığına dair algıyı zedeleyerek para politikasının etkinliğini azaltıyor.
Bunun üzerine Merkez Bankası başkan ve yardımcılarının görev sürelerinin kısaltılması kararının gelmesi mevcut endişelerin üzerine tuz biber ekti. Görev süresi kısa olan bir merkez bankasının iktidara hoş görünmek için popülist politikalara göz yumacağı ve bunun da enflasyonu hepten kontrolden çıkaracağından korkuluyor.
Faiz ve enflasyon
2) Enflasyon hedeflemesi:
Her ne kadar yeni yönetim de enflasyonun en kısa zamanda tek haneli rakamlara ineceği mesajını verse de piyasaların ciddi şüpheleri var. Bunun bir sebebi enflasyonun ne şekilde düşürüleceği konusunda kafaların karışık olması.
Bilindiği üzere enflasyonu düşürmek için faizlerin düşmesi gerektiğine dair bir görüş dile getiriliyor. Daha önce de yazdım, söz konusu görüşle tutarlı olduğu söylenen “New Fisherian” hipotez için gerekli altyapı bizde bulunmuyor.
Faizleri düşürdüğünüz zaman enflasyonun düşmesi için öncelikle sizin enflasyonda bir düşüş görmeniz ve daha sonra faiz indirimine gitmeniz ve bunu defalarca yapıp beklentileri o yönde şekillendirmeniz lazım.
Yani enflasyon yüzde 15 iken, ‘faiz indirelim ki enflasyon düşsün’ derseniz bu mekanizma tersine teper ve enflasyon beklentileri tepeye vurur. Keza faizin bir maliyet unsuru olduğundan yola çıkan görüş de maliyet etkilerinin 6 ay kadar sürdüğünü ve daha sonra talep faktörünün baskın çıktığını gösteriyor.
Yani yüksek enflasyon ortamında, ‘faiz indirip maliyeti düşürelim’ denirse ilk önce dilediğiniz gibi aşağı yönlü fiyat hareketi görseniz de sonrasında artan talep fiyatları yukarı çekiyor.
İktisat yazınında genel kanı böyle iken Türkiye’de bunun tersi bir uygulamaya gidileceği endişesi piyasalar için önemli bir risk unsuru. Bu endişenin giderilmesi için enflasyonla mücadelede dünyaca kabul görmüş, denenmiş ve etkinliği kanıtlanmış araçlardan sapılmayacağı mesajının verilmesi piyasaları sakinleştirecektir.
Merkez’in etkinliği
3) Para politikası etkinliği:
Merkez Bankası’nın yeni dönemde daha “etkin” olacağına dair bir sinyal veriliyor. Bu kanımca anlaşılması zor bir mesaj. Etkin ile kastedilen daha hızlı karar alabilen bir merkez bankası ise önceki sistemde Merkez Bankası’nın neden yavaş hareket ettiği ve yeni sistemde hangi pürüzün ortadan kalktığının açıklanması gerekir.
Merkez Bankası kararı PPK’nın bir araya gelip bir karar alması olduğuna göre bu süreci geçmişte ne yavaşlatmıştır ve şimdi ne hızlandıracaktır? Bu noktaların açıklanması verilen mesajın etkisini artıracaktır.