Çarşamba günü açıklanan Orta Vadeli Program’ın (OVP) beklenmedik tarafı vergi artışları oldu. 2016 son çeyreğinden beri gerek vergi teşvikleriyle gerek kredi garanti fonu aracılığıyla gerekse diğer teşvik programlarıyla yürütülmekte olan bir gevşek maliye politikası var. Bu politikanın amacı, ekonomik durgunluğu aşıp büyümeyi canlandırmak. Nitekim son birkaç çeyrektir izlenen büyüme rakamlarında bu desteğin olumlu katkısını gözlemliyoruz.
Öte yandan, gevşek maliye politikasının yaratabileceği iki önemli endişe var:
1) Hükümet harcamalarının bütçe açığını artırması,
2) Eğer söz konusu politika ekonomiyi potansiyeli üzerinde üretime zorluyorsa bunun enflasyon üzerindeki olumsuz etkisi.
Birinci madde bir süredir yabancı raporlarda dile getiriliyor ve hükümet harcamalarıyla desteklenen büyümenin Türkiye’nin kırılganlıklarını artıracağının altı çiziliyor. OVP’deki vergi artışları hükümetin bu endişeleri giderme çabasını yansıtıyor. Vergi artışı gevşek maliye politikasının tersi adım, yani sıkı maliye politikasını temsil ediyor. Ancak önümüzdeki üç senelik dönemde büyümeye yapılan vurgu bir taraftan artan vergilerle sıkılaştırılan maliye politikasının bir taraftan da destek ve teşviklerle gevşek tutulacağını söylüyor. Yani maliye politikası geçen seneye göre görece sıkılaşsa da net olarak genişleyici bir politika bekleniyor.
Gelelim ikinci etkiye. OVP’de 2017-2019 dönemi için büyüme oranı yüzde 5.5 öngörülmüş. Bu büyüme rakamı enflasyon yaratır mı? Bu sorunun cevabını bir süre daha tam olarak bilememenin acizliğini yaşayacağız. Çünkü potansiyel büyüme rakamımızı hesaplayabilmemiz için gerekli olan geçmişe dönük GSYH serisi elimizde yok. Eğer 2009 sonrası kısa dönemli veriden bir çıkarım yapmaya kalkarsak yüzde 5.5’lik rakam potansiyelin altında kalıyor ki enflasyon yaratmaz. Ancak 2009 sonrası dönem çok kısa olduğu için bu tür bir tahmin yanıltıcı olabilir. Kaldı ki enflasyonun tek sebebi talep de değil. Bir süredir Türkiye’deki enflasyonun büyük ölçüde maliyet yani kur kaynaklı olduğunu konuşuyoruz. Peki, o tarafta durum nasıl?
Kur ne olur?
Fed bir sonraki faiz artışını aralıkta mı yapar yoksa daha sonra mı yapar bilemeyiz ama gelen sinyaller ABD ekonomisinin er geç enflasyon yaratacağına olan inancı yansıtıyor. Dolayısıyla, önümüzdeki üç senelik dönem genel olarak Fed’in para musluklarını kıstığı yükselen faiz dönemi olacak. Buna bir süre sonra ECB de eklenecek. Böyle bir ortam, bundan sonraki dönemde gelişmekte olan ülkelere para akışının yavaşlaması ve yerel para birimlerinin değer kaybetmesi anlamına geliyor. Yani kurda OVP’de hafif artış gerçekçilikten uzakken, kur kaynaklı enflasyonun kontrol altına alınması da oldukça zor görünüyor.
OVP’deki enflasyon hedeflerine baktığımızda, gelecek sene 9.5’ten 7’ye, ondan sonraki sene ise yüzde 6’ya inen ciddi bir dezenflasyon süreci görüyoruz. Enflasyonda böylesine radikal bir düşüş imkânsız değil ama yıllardır kemikleşmiş beklentiyi kırmak ve kurdan gelen baskıyla boğuşmak son derece sıkı ve istikrarlı bir para politikası gerektirir. Keşke uygulansa, ancak bu zamana kadar gösterilemeyen bu sabrı bundan sonra göstereceğimiz konusunda ciddi şüphelerim var.